Dürzi Şeyhi Fadi Bediriye: Evet, bağımsızlık talep ettik, ayrılık talep ettik
SİYASETDürzilerin Şeyhi Fadi Bediriye, "Biz bağımsızlık istiyoruz. Birkaç gün içinde Süveyda vilayetinde savaş yeniden başlayabilir” dedi.
Şeyh Fadi Bediriye Rûdaw TV 11.00 bültenine katılarak Dürzilerin durumunu değerlendirdi.
Şeyh Fadi Bediriye'ye göre, "önümüzdeki günlerde" Süveyda vilayetinde savaşın yeniden başlama ihtimali var ve şu anda "kuşatma" söz konusu.
Şeyh, Dürzilerin dini liderlerinin öncülüğünde "bağımsızlık ve ayrılma talebinde bulunduklarını" belirtti ve "Bu fesat gruba artık tahammül edemeyiz" dedi.
Şeyh Bediriye, Süveyda'da "bu aşamayı yönetebilecek yeterince önemli şahsiyetlerin" bulunduğunu ve "Arap Dağı'nın kendisini savunabileceğini" ifade etti.
Şeyh Fadi Bediriye, Süveyda'da ayrı bir bölge oluşturma kararlarının "ülkelerin desteğini" aldığını belirtti ancak bu ülkelerin isimlerini vermedi ve "Karmel'den Süveyda'ya insani bir koridorun açılması"ndan bahsetti.
Şeyh, “krizin Dürzileri, Kürtleri ve Alevileri bir araya getirdiğini” söyledi. Şeyh Fadi Bediriye, Rûdaw TV sunucularından Sima Abhizir'in sorularını yanıtladı:
Rûdaw: Şeyh Hikmet Hicri neden şu anda Süveyda'da ayrı bölge konusunu gündeme getirdi? Şartlar sizin için ne ölçüde uygun?
Fadi Bediriye: Elbette, tüm dünya Süveyda vilayetinin, muhteşem Arap Dağı'nın hedef alındığı o barbarca saldırıyı gördü. Bu barbarca bir saldırıydı, işgaldi. İşgal terimi bir devletten diğer devlete, yani düşman devletten düşman devlete kullanılır. Süveyda vilayeti barışçıl, tarihi, özgün ve kadim bir vilayet. Devrim, kahramanlık ve şerefli şahsiyetlerin beşiği. Şam'daki zorba iktidar, Şam'ın işgalcisi Süveyda'yı sistematik katliam ve etnik-mezhepsel soykırımla hedef aldığında, bir yaşındaki emzikteki bebekten başlayarak kelleler kesildi, bir yaşındaki çocuğun kafası kesiliyor ve bununla gururlanıyor, sokaklarda dolaştırıyor ve otomobil bagajlarına asıyor ki halkı korkutsun.
Yaşlı adama (medyaya bıyık ve sakalları kesilirken görüntüleri yansıyan) karşı yürekleri yumuşamadı, ne merhamet vardı ne de insanlık. O yaşlı adamın hiç aklına gelmezdi bu kadar barbarlığa maruz kalacağı. Ona hakaret ettiler ve bıyıklarını kestiler, kahve getirmek için çıkmıştı ve medyanın önünde ona "Sana zarar vermeyeceğiz" diyorlardı.
Medya kameraları gittikten sonra, diğer kameralar ona nasıl işkence ettiklerini, nasıl öldürdüklerini ve nasıl başını kestiklerini vb. çekmek için geldi. Aynı şekilde kadınlarımız kaçırıldı.
Bu fesat grup, bu zorba iktidar, kendi üyelerini bile bu çürüklerden, tarih çürüklerinden ayrılma talebinde bulunmaya zorladı; bunlar açık ve sistematik bir bölme projesiyle gelmişti.
Bu iş sistematikti, aniden olmadı, yani küçük bir anlaşmazlık değildi bu aşamaya gelmiş olan, sadece sistematik bir projenin uygulayıcıları olmak ve üzerinde çalışmak için kendilerini (başlangıçta) açık etmediler. Bu sebeple evet, kendimizi korumamız gerekiyor.
Süveyda'da askeri bir kurum, yani Vatan Koruyucuları kuruldu ve bu kurum kurulduğunda, sizin aracılığınızla ve tüm izleyicilerle bu kurumu kuran ve tüm unsurların bu kurum içinde toplandığı kahraman önderimiz Şeyh Hikmet Hicri’ye selamlarımızı iletiyoruz. Bütün bileşenler bu yapı altında toplandı. Biz parçalanmadık, bütün herkesi kapsıyoruz.
Bugün Arap Dağı birleşik ve kendini savunabiliyor. Dağın tüm sınırları gözetim altında ve korumalı ama biz bugüne kadar uluslararası kararlarda Şeyh'in (Hikmet Hicri) görüşüne saygı gösterdik, her gün bizim karşımızda onların ihlalleri var ve biz hâlâ edebimizle şeyhimizle birlikte hareket ediyoruz.
Biz hiçbir hareket yapmak istemiyoruz, yoksa bir saat içinde onları kurtarabiliriz, eğer emir gelirse, bir saat içinde onları kurtarırız ve kalanları da sevgili köylerinden çıkarırız.
Rûdaw: Süveyda'daki barbarca saldırıdan sonra güvenlik ve siyasi durum nasıl? Şam'ın geleceği nasıl olacak?
Fadi Bediriye: Üst düzey bir komite görevlendirildi, bu komite deneyimli hakimler ve avukatlardan oluşuyor ve dağın onuruna layık olmak için gereken dürüstlüğe sahipler. Görevlendirilen bu komite aracılığıyla güven sağlandı ve aynı şekilde siyasi ve ekonomik şekil ve dağın saygın bir koruyucu olmak için ihtiyaç duyduğu her şey çıktı.
Rûdaw: Suriye'den ayrılma talepleri var mı? Bu halkın talebi mi yoksa siyasi ve askeri liderlerin tutumu mu? Hedef ne, federal bir devlet mi yoksa tam bağımsızlık mı?
Fadi Bedriye: Başlangıçta, Sultan Paşa Atrêş'e ve Büyük Suriye Devrimi'ne dönersek, kendisine iktidar teklif edildiğinde, Suriyeli, vatansever ve Arap olduğumuz için reddetti. Suriye’ye (bağlılık vardı). Salih Ali, Hanano ve diğerleri, her bölge birbirine bağlı ve birbirini seven önemli şahsiyetler yetiştirdi.
Ama bölen, öldüren, katleden, kaçıran ve her şeyi yapan bu yozlaşmış grup geldiğinde, evet, bağımsızlık talep ettik, ayrılık talep ettik, bu gruba artık tahammül edemeyiz dedik. Ülkemizin topraklarını altına satmıyoruz, ama onurumuz altından daha değerli. Bu insanlar onurumuzu biraz altın karşılığında sattılar, bırakın onlar ve altınları tarihe geçsin.
Rûdaw: Siyasi çözüme inanıyor musunuz yoksa askeri çözüm tek yol mu?
Fadi Bediriye: Biz başından beri siyaset olarak konuya yakın olmadık, bu halkı koruyacak bir anayasa talep ettik. Çünkü bugün maalesef İbniTeymiyye'nin fetvası üzerinde çalışıyorlar ve hepimiz İbni Teymiyye'nin ne fetva verdiğini biliyoruz.
"Dürzî küfrün en yüksek derecesidir" dedi. Bizi küfrün en yüksek derecesine koydular, bu yüzden güvene layık değiller. Öldürme ve sürgün emri verdi ve tövbelerinin kabul edilmeyeceğini söyledi.
Bugün bu fetva yeryüzünde uygulanıyor. Bu yüzden bugün, tüm dünya görmeli ki biz bu tercihe mecbur ve zorunlu kaldık. Yarının getireceği şey… Yarın ona bekleyenler için yakın. Biz haklıyız, bu bizim toprağımız ve namusumuzu koruyoruz, kimseye saldırmadık, bir yerden başka bir yere gitmedik. Prensibimiz şu: "Bizden doğru gidebilecek saldırıyı haram kılıyoruz, sonra üzerimize gelen saldırıyı haram kılıyoruz. Saldırıya karşı çıkmayan bizden değil." Bu grup bize saldırdı, bu yüzden ayrılma talebi zorunluluk haline geldi.
Rûdaw: Talepleriniz için uluslararası destek var mı? İster Rusya'dan ister diğer ülkelerden, ayrı devlet veya özerklik için… Yoksa yalnız mısınız?
Fadi Bediriye: Gerekli ve evet destekçi ülkeler var ve evet insanlığı hisseden ve bu bölgedeki bu tehlikeyi hisseden halklar var. Evet, suçlara karşı sesini çıkaracak bir dünya var. Evet, bugün masum insanların kanı üzerinde anlaşma yapmak isteyenler var ki istediklerini elde etsinler ama barışı koruyan ülkeler olmalı ve onlar bölgeyi yıkıcı barbarlıktan kurtaracaklar.
Rûdaw: Arap Dağı devlet kurmak için gerekli siyasi, ekonomi ve askeri kapasitelere sahip mi ve bunun için gerekli kadrolar var mı?
Fadi Bediriye: Evet, daha önce Suriye'yi yönetmiş yeterince önemli şahsiyetlerimiz var ve dağ verimli ve eğer dünyada araştırma yaparsanız göreceksiniz ki düşünce ve kültürün çoğu muhteşem Arap Dağı'ndan ama her zaman gizlenirdi. Bu dağ kendini kurmaya, saygınlığa, sadık subaylara, önemli hakimlere, siyasetçilere, analistlere ve ekonomistlere sahip. Bütün bunlar organize ediliyor, yani bugün yeni bir doğum var, bu gruptan kurtulmak için işlerimizi temizlik ve dürüstlük ve birbirimizi tanıyarak yapalım.
Rûdaw: Önümüzdeki günler ne getirir? Askeri karışıklık beklentiniz var mı ve Süveyda halkı buna hazır mı?
Fadi Bediriye: Evet, önümüzdeki saatler ve günlerde, evet, bu kesin olacak çünkü bu baskıcı rejimin ve onun yardımcılarının ve terörizmi destekleyen ülkelerin muhteşem Arap Yarımadası'nda uyguladığı kuşatma, Süveyda'yı her yönden boğdu.
Devletlerin Busra'dan Şam'a kadar izin verdiği koridor bile, halkın parasını ve geçim kaynaklarını harcaması ve gasp etmesiyle ünlü Mahir Esad liderliğindeki Dördüncü Tugay'ı biliyorsanız, bugün bu koridor boğulmuş durumda, mevcut değil ve güney bölgesinde "Genel Güvenlik Dışı" veya "Utanç Güvenliği"nden sorumlu Delati, Delati'nin ona atadığı Şaher Maruf, Bakur ve "Savunma Dışı Bakanlığı”nda Ebu Beraa adlı kişi tarafından ele geçirildi, çünkü bunlar vahşiler.
Bu nedenle bir alternatif olmalı, Ürdün'e soruldu ama reddedildi. Dolayısıyla, Karmel ve Süveyda'daki halklarımız arasında, heybetli Arap Dağları arasında bir alternatif olmalı, çünkü dünyanın; onuruna, geçimine ve yiyeceğine kast edilen bir yeri görüp izlemesi imkansızdır. Bu nedenle, bazı insani yardım görevlilerinin insanlık görevlerini yerine getirmeleri gerekmektedir.
Rûdaw: Suriye'deki Kürtler ve Aleviler gibi diğer azınlıklarla ilişkiniz nasıl? Ortak bir siyasi proje için bir koordinasyon var mı yoksa her iki taraf da bağımsız mı çalışıyor?
Fadi Bediriye: Elbette, felaket bizi bir araya getirdi. Hayatımızda hiçbir zaman mezhepçilikten bahsetmedik ve buna dahil olmadık. Bizim sloganımız Sultan Paşa Atreş'in sloganıdır: "Din Allah içindir, vatan herkes içindir." Fakat Kürtler kendi davalarında hedef alındığında ve onların davası bugün bizimkine benzer olduğunda, kıyıdaki Alevi kardeşlerimiz de hedef alındığında ve onurları çiğnendiğinde, hedef alma konusunda biz de aynıydık. Genel olarak bizi hedef aldılar, bu yüzden ihmal edilmiş bir azınlık olduğumuz ve istedikleri zaman bize saldırabilecekleri, bizi katledebilecekleri veya bize her şeyi yapabilecekleri görüşü (bizi birleştirdi). Ama Süveyda aracılığıyla varoluş davamızda hedef alınan herkesi, onurumuzu savunarak ve durarak koruduğumuzu dünyaya gösterdik.
Rûdaw: Son olayların şehit, yaralı ve kayıp sonucu nedir?
Fadi Bediriye: 2000'den fazla şehidimiz var. Allah'ın rahmeti onların üzerinde olsun ve bugüne kadar sayamadığımız sayılarda yaralılarımız var ama evet hedef alma sistematikti, soykırım, kelimenin tam anlamıyla soykırım ve yaklaşık 34-36 köy yağmalandı ve yakıldı.
Dünya bizi zayıf sanıyor ama biz güçlüyüz çünkü haklı olarak güçlüyüz, toprak sahibiyiz ve inancımız var, saygınız ve koruyoruz.
Bize saldıran düşmanımızın sayısı 70 bin savaşçıydı. Bu saldırıdan sonra dünyayı korkutacak bir gözlemimiz var. 70 bin savaşçıyı bozguna uğrattık, bunlardan yaklaşık 17 bin 696 kişi öldürüldü. Bu, bu barbarca saldırı ile bize saldıranları bozguna uğrattık. Aynı şekilde yaklaşık 22 bin yaralıları da vardı. Bu yüzden onlara cevap olarak namus, toprak ve onurumuzu korumaktan geri durmadık.
Kimse bizi zayıf sanmasın, kendimizi bize yönelen saldırıya karşı savunuyoruz. Suriye'nin bu şekilde ele geçirileceğini beklemiyorduk ve bugün ayrılıkçı olmakla suçlanıyoruz. Sorumluluklarınızı yerine getirmediniz, yaşanan bu vahşeti engellemediniz diyen çok az kişi var.
Beşar Esad ile savaş sırasında, Suriye-Suriye savaşı varken gençlerimizin Suriye ateşine girmesini engelledik, bu kanın bir parçası olmayı kabul etmedik ve çocuklarımızı evlerimizde bıraktık, onları etkisiz hale getirdiğimiz için güvenlik güçleri tarafından hedef alındık.
Ne yazık ki bugün çoğu il çocuklarını göndermeyi kabul etti ve sadece bu değil, fetvalar yayınlayıp "Allah Süveyda'ya yücedir, ey latif!" diye bağırıyorlar. Süveyda onlara ne yaptı? Kalplerinde ne bıraktı? Bir Suriyelinin başka bir Suriyelinin evine saldırmasına şaşırdık, bu ne yazık ki gerçek bir şoktu.
Rudaw: Saldırganlar IŞİD ve diğer gruplar mıydı?
Fadi Bediriye: Savaşçı değiller. "Utanç Güvenliği"… "Savunma Bakanlığı" dedikleri "Saldırı Bakanlığı”... Terminolojimizi değiştirdiler. Koltuğa oturanın emriyle, apaçık Türk istihbaratının desteğiyle kurdukları tüm yapılarla saldırdılar.
Evet, sistematik bir şey vardı. Düşünün, içeri giriyorlar, bir kişinin evinde olduğunu, bir kadının bulaşık yıkadığını, bir başkasının evinin yerlerini temizlediğini, birinin gelip onu aldığını ve götürdüğünü biliyorlar. Elbette rehin ve tutsak alacaklar. Cephede silah taşımadılar. Tüm bunlar uluslararası hukuk ile örf ve adetlerin ihlalidir ve uluslararası hukukun ihlal edilmesine izin verildiğini üzülerek görüyoruz.
Kadınlara tecavüz edilirken uluslararası hukukun ihlal edildiğini, dünya hukukuna da tecavüz edildiğini varsayıyoruz. Uluslararası hukuk savunulmalılar, insanların barış içinde onurları ile yaşama hakları korunmalıdır.
HABER İÇERİK VE KAYNAK: RUDAW
İlginizi Çekebilir
Erdoğan: “Türkler, Araplar, Kürtler olarak bu coğrafyada kıyamete kadar hep beraber yan yana yaşayacağız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin 954. Yıl Dönümü Kutlama Programı’nda yaptığı konuşmada, “Kimse unutmasın Türkler, Araplar, Kürtler olarak bu coğrafyada kıyamete kadar hep beraber yan yana yaşayacağız. Müslüman kanından beslenenler tarih sahnesinden çekildikten sonra bile biz yine burada olacağız” dedi.
Süleyman Soylu: Ben siyasete inanan bir kardeşinizim
AK Parti İstanbul Milletvekili önceki dönemlerin Efsane İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Ben siyasete inanan bir kardeşinizim" dedi ve önemli bir paylaşım yaptı. işte o paylaşımın amamı:
Efkan Ala: siyasi hesaplarla dile getirilen mesnetsiz bir ithamdır.
Devletimizin ciddi, kararlı, istikrarlı devlet adamlarından olan Bursa Milletvekili, AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala, bir paylaşım yaparak: "Netanyahu’nun 1915 olaylarına ilişkin açıklaması, tarihi gerçekleri açıkça çarpıtan, siyasi hesaplarla dile getirilen mesnetsiz bir ithamdır. Bu açıklama, Filistin’de işlenen ağır insanlık suçlarının ve soykırımın üzerini örtme çabasından başka bir anlam taşımamaktadır" dedi.
Feti Yıldız: meseleyi tam olarak anlamadığı görülmektedir.
MHP'NİN KURMAYLARINDAN, DÜRÜSTLÜĞÜ İLE TANINAN FETİ YILDIZ PAYLAŞTI: