Sağlık ANALİZ

Sağlık ANALİZ

Mail: saglikanaliz@gmail.com

Alengirli işler devam ediyor

Ne kadar yazarsak yazalım halen kurumlarının veb sitelerindeki ihale, alım satım ilanları, doğrudan temin işlerinin duyuruları ve içerikleri yayınlanmıyor. Sözde yayınlamışlar. Ama aylar öncesinin bilgileri. Bir türlü güncellenmiyor. Gün gün ihaleye çıkan, alımı yapılacak olan doğrudan teminli işler burada kamuoyuna aktarılmıyor. Size ufak tefek gelebilir ama trilyonluk işler bunlar. Bütünlük arz eden işler bile istenirse bölünüp parçalanıp pazarlıklı alım dediğimiz üç teklifli yolla alınır. Kimse şikâyet etmez ise teker döner gider. Böyle şey olur mu, olur… Oldu da… Yurt geneli teftiş geçirilen yerlere bir bakın, abartı ve kabartının boyutunu görün. Hırsızlık ve yolsuzluğun ebadını görün. Neyse…

Mersin de bulunan hastanelerdeki satın almalar neden kurumun kendi veb sitesine gün gün dakika dakika konmuyor?

BAŞTA, YEMEK- TEMİZLİK- GÜVENLİK- BİLGİ İŞLEM- MR- TOMO- ÇAMAŞIR olmak üzere tüm alımlar. Üç teklif metodu ile bile olsa, davet usulü de olsa 5- 10- 15- liralık alım bile olsa bunlar neden kurumun web sitesine gününde konmuyor?

Konulursa kurumun yararına mıdır, zararına mıdır? Bu işte ne sıkıntı var? Bizim söylediğimizde yetkiliyi ve ilgiliyi üzecek, sıkıntıya sokacak, ne gibi bir şey var? Biz yanlış bir şey mi söylüyoruz ki, aylardır yazıp çiziyoruz, Hastanelerin web sitelerinde bu ihale ve doğrudan alımların ilanları, duyuruları, teknik ve idari şartnameleri günü gününe yayınlanmıyor? Nasıl olsa büyük ihalelerde KİK’e bilgi veriyorsunuz. Bu işlerin teknik ve idari şartnamelerini web sitenizde aleni bir şekilde gününde ve süresinde yayınlarsanız ne olur, ne sakınca var, size ne gibi zul getirir? Merak ediyoruz, ne var bunda, niye yayınlanmıyor?...

Bakın Kadın doğum hastanesi yeni yakınlarda yaptı. Onlar yapıyor da, siz niye yapmakta imtina ediyorsunuz? Ne sakınca var? Vallahi bunu anlayamadım, içinizde bizi okuyanlardan anlayan varsa Allah aşkına anlatsın da bilelim (!)

MERSİN DEVLET HASTANESİ: Tuvaletlerin üstleri akıyor. Çoğu böyle. Büyük aptese oturacak olsun, oraya şemsiye ile mi oturacağız. Ayıp ya. Bu akan yerlerin onarılması çok mu zor? Ayrıca Tuvaletler temiz değil. Sürekli saat başı elden geçmesinde fayda var. Burası Hastane. Hijyen olması lazım... Siz hiç Mutfağa gittiniz mi. Orada bir koridor var. Duvarlar dökülüyor. Leş gibi kokuyor.  Havalandırma yok. Hijyen koşullarını taşımıyor. Acilen bakım ve onarımı lazım… O mutfakta yemek pişirmek bile ayıp.

Tekerlekli sandalye sayısı az. Yeterli değil. Her katta en az 2 adet çalışır, sağlıklı şekilde tekerlekli sandalye olmalı,  Yine girişte Danışmada en az 5- 10 tane olmalı. Kocaman hastanede ne acıdır ki bu yok. Yeterli değil. Yine Sedye kıtlığı var. Her Katta 3 adet en az olmalı. Acilde 10 adet olmalı. Hazır beklemeli. Toplu vakalar geliyor. Oradan buradan katlardan indirene kadar Acilde bir odada bunlar hazır tutulmalı. 21. yüzyıla girdik, Sağlık da her alanda değişim deniyor, ama bizim burada hastalar hasta yakınları tarafından sırtta taşınıyor.

Siz hiç tıbbi atık ve evsel atık deposunun olduğu yere geldiniz mi, gelinde görün. Resmen çevre kirliliği... Yazın kokudan ve sinekten duramıyorsunuz, kışın böcekten. Bu depoların içinin tazyikli sular ile yıkanması gerekir. Yıkanamıyor. Her iş için su varda burası için mi yok? Orada bir çeşme olmaz mı? Burası neden gün aşırı yıkanmaz?

Hastane personelinin yarısı aracını dışarıdaki otoparklara ücretli bıraktığı halde, içerde otopark sorunu yaşanıyor. Parklar düzensiz. İçi içe giriyor. Personelden yâda içerde aracı olan biri acilen çıkacak olsa çıkamıyor. Kargaşa var. Bakan yok. Hastasını getiren vatandaş aracını yanaştıracak yer bulma sıkıntısı çekiyor. Hastasını indirmekte güçlük çekiyor.

Acil servislerde görevli hekimlerin çoğunluğu pratisyen hekim… Bu arkadaşlar gece nöbette eksik kadro çalışıyorlar. Birbirlerini idare ediyorlar. Gerçekte nöbette olanlar orada olmadığı oluyor. Ayrıca branş nöbeti tutanlar gece gelmiyorlar. Çağrılınca geliyorlar. Oysa hastanede olması mecburidir. Her gün orada vatandaş ile personel arasında huzursuzluk ve kavga çıkıyor. Bunu takip edecek, ara sıra baskın yapıp nöbetçileri orada kontrol edecek kimse yok mu? Kim niye bu işi savsaklıyor?

AMBULANS HİZMETLERİ: Ambulanslar kimsenin babasının malı değil. Özel işte kullanılamaz. Bu denetimi arttırın. Doktor yâda çalışanın anası, babası, kardeşi, karısı, oğlu, kızı bu ambulans ile çarşıya pazara taşınamaz ve bu araçlar özel işler için kullanılamaz. Kim denetleyecek? Ananı kim öptü kadı, kime şikâyet edecen kadı misali olmasın. Bu işleri kurum dışından kurulacak bir komisyon ve ekip denetlesin. Yoksa önlem almak zor…

MERSİN’E ÇOK ACİL BRANŞ HASTANELERİ YAPILMASI LAZIM: Mersin’de halen branş hastaneleri yok. Ve kimsenin umurunda değil. On kere yazdık. Niçin bir Trafik hastanesi yok. Niçin bir Onkoloji hastanesi yok? Niçin bir Deri ve Zührevi hastalıklar hastanesi, Verem hastanesi, Geriatri rehabilitasyon merkezi yok? Bunların yapılması acilen lazım… Mersin deki tüm yetkili ve ilgililer bu işe omuz vermeli. Nüfus hızla artıyor, kent büyüyor. Ama BRANŞ HASTANELERİ bir türlü gelmiyor… Sebep ne? Niye gelmiyor, niçin gelmiyor veya getirilmiyor? Birilerinin avantası mı kesilecek? Birilerinin suyu, arpası mı kesilecek? Kim bu işe engel oluyor? Vatandaşın sağlıklı yaşam hakkı adına soruyoruz. Artık yeter. Mersin’de ilgili ve yetkililer ile siyaset yapanlar bu işe ciddi manada el atsınlar. Laf ebeliği, vır vır, zır zır, dır dır yapmadan bu işi çözsünler. Kanayan yaradır. Ayıptır. Utanç verici bir haldir

NÖBETÇİ ECZANE DÜZENİ: Her gece nöbetçi eczaneler var. 24 saat açıklar. Ama bunlara ilaç veren depolar gece 11 e kadar açık. Onlarında 24 saat açık kalması vatandaşın menfaatinedir. Depolardan da her gece biri 24 saat açık kalmalı. Ayrıca Hastanelerin acil kısımlarında mutlaka her gece 1 değil 2 eczane nöbetçi olmalı. Pahalı reçeteyi alıyor, ucuz olanı vermiyorlar. İki tane olursa bunun önüne geçersiniz. Haksızlık ortadan kalkar.

BU ARADA bizle ilgili yazılarımızın altına koyulan yorumlarda var.

Olsun. 

Bilsinler ki, HASTANELER kamu kuruluşudur. 

Oraya herkes elini kolunu sallayarak girer çıkar. 

Ancak Gazetecilerde kamu görevi yaparlar. 

Onların oraya girmesini çıkmasını engelleyecek hiçbir güç ve kuvvet yoktur. 

Onları oradan kovacak bir makamda yoktur. 

Orası devletin dairesi, kimsenin babasının çiftliği değil.

Memurlara, çalışanlara baskı kuran idareciler akıllarını başlarına toplasınlar. 

Ayrıca taşeron şirketlerin temsilcileri ve çalışanları da arkalarına aldıkları bir kısım idarecilerin gücü ile memurlara ahkâm kesip, gözdağı vermeye kalkmasınlar. 

Devlet tüm o odalarda ne konuşuluyor, ne olup bitiyor yakından takip ediyor. 

Bekleyelim görelim.