© Haberanaliz.net 2005

Elektrikte saadet zinciri: Bize nasıl kazık atıyorlar?

BAHADIR ÖZGÜR GAZETE DUVAR DA YAZDI: Elektrikte saadet zinciri: Bize nasıl kazık atıyorlar?

Elektrik faturasının ardına öyle bir saadet zincirini gizlediler ki, sadece tükettiğimiz elektriği değil, bir avuç şirketin tüm maliyetlerini biz finanse ediyoruz. Kamu hizmetinin böyle sürdürülmesinin imkanı kalmadı artık. Hizmetler çöküyor. Ve biz paramızla da canımızla da bu enkazın bedelini ödüyoruz.

İzmir’de su birikintisinden geçen Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay, 5 yıldır tamir edilmeyen kablo yüzünden öldü. Bir ay önce de bakımı yapılmayan hatlardan çıkan yangınlarda, Diyarbakır ve Mardin’de 15 kişiyi ve yüzlerce hayvanı yitirdik. Depremin üzerinden 1.5 yıl geçmesine rağmen Hatay’a doğru düzgün hizmet verilemiyor. Ama o günlerde ertelenen faturaların acısı şu günlerde fersah fersah çıkarılıyor. İki yıl önceki olayı da unutmayalım. Koskoca Isparta, kışın üç gün elektriksiz kaldı.

Bütün bunlar tesadüf mü peki? İhmalkarlıkla izah edilebilir mi?

İşin doğrusu memleketin elektrik hizmeti hızla çöküyor. Biz bunu, sonuçları kahredici bazı olaylar olduğunda fark ediyoruz ancak. Oysa bir çok yerde hemen her gün elektrik sorunu yaşanıyor. Kamu hizmetinin önemini Hatay’da gördük. Ya bir İstanbul felaketi yaşanırsa? Ne olacağını kestiremiyoruz bile. Çünkü üretimden dağıtıma ülkenin enerji politikası bütünüyle karartılmış halde. Akkuyu Nükleer Santrali’nden tutun da Konak’ta ulu orta bırakılmış kabloya kadar, denetimsizliğin nerelere uzandığı meçhul.

Dolayısıyla tesadüf ya da ihmal değil olan biten. Tam 12 yıl önce temeli atılan çöküşün henüz başlangıcındayız daha.

DEREBEYLERİNE PAYLAŞTIRIR GİBİ DAĞITTILAR

Ülke derebeyi haritası gibi 21 parçaya bölünüp elektrik dağıtımı özelleştirildi. Ne demişlerdi satarken? Rekabet sayesinde hizmet kalitesi artacak, devlet yatırım, dağıtım vs. maliyetlerden kurtulduğu için dolaylı yoldan vatandaşın yükü azalacak, kamu denetimi üstlenecekti. Bir tanesi bile gerçekleşti mi? Amaç neydi öyleyse?

Garantili otoyol, havalimanı, köprü, şehir hastanesinde gördüğümüz üzere, 30 yıl boyunca bir avuç şirkete istikrarlı nakit akışı sağlamaktı. Nitekim büyük ulaşım ve altyapı ihaleleriyle, elektrik özelleştirmeleri eşzamanlı başladı. Dağıtım hatlarının çoğunu da aynı inşaatçılar aldı. İnşaat ve elektrik ihaleleri olmasa Kolin’i, Kalyon’u kim bilecekti. Doğal tekel ve mecburi olan kamu hizmetleri sayesinde istikrarlı bir kâr kaynağına sahip oldular. Varlıklarını buna borçlular.

İşte İzmir’de kaçak yapan kabloyu ortada bırakan Gediz Elektrik de özelleştirmelerle büyümüş bir şirket. Tezgaha ne sürülmüşse payını kapmış. Muğla, Aydın, Denizli bölgesine elektrik satan bir diğer dağıtım şirketi Aydem ile aynı çatı altında. Yatağan Termik santrali ile Ege linyitlerini ve Çatalağzı Santrali’ni de aldı. İlk özel HES’i kuran da oydu. Sahibi Ceyhan Saldanlı. 1985’te mermer ticaretiyle başladı.

Bu enerji grubunun ismi neydi biliyor musunuz? Bereket Enerji. 2018’in Ağustos ayındaki kur şoku sonrası 4.6 milyar dolarlık banka borcunu yapılandırması ile bayağı bir gündem olmuştu. Sonrasında düşük faizle dağıtılan TL kredileri sayesinde de dolar-TL takasıyla, borç bir anlamda kamulaşıp bize yıkıldı. Adı ‘kirlenince’ de Bereket’i 2020’de Aydem yaptılar.

Yalnızca bir örnek bu. Hangi elektrik dağıtım şirketine el atsanız ardından siyasi yakınlık sayesinde alınan kamu ihaleleriyle zenginleşme hikayesi çıkıyor. Mesele bütün bunların maliyetini türlü yollarla bize yıkmaları. Zira elektrik hizmetinde aksamayan yegane şey fahiş faturalar. Devlet her birine bir yazar kasa teslim etmiş, aylık fiş kesip nakit topluyorlar. Karartma da tam orada başlıyor zaten. Faturaya baktığımızda hangi hizmete ne kadar para ödediğimiz, ha bire yapılan zamlarla neyi, kimi finanse ettiğimiz belli değil. Belli de olmasın istiyorlar çünkü, özelleştirmeyle beraber faturaların ardına bir saadet zinciri gizlendi.

ELİMİZDEKİ FATURAYA GİZLENMİŞ SOYGUN

Makine Mühendisleri Odası (MMO) her yıl Türkiye’nin Enerji Görünümü Raporu yayımlar. 2024 raporu birkaç gün önce çıktı. Tamamı enerjide hızla yuvarlandığımız çöküşü anlatıyor. Rapordan da yararlanarak, faturanın ardında gizlenen saadet zincirini özetleyelim şimdi. Bakın iktidar elektrik şirketlerinin kârını korumak için nasıl sinsice işler yapıyor.

Elektrik dağıtımı özelleştirildikten hemen sonra EPDK ‘brüt kâr marjı’ sınırı getirdi. Yani perakende satış yapan şirketlerin ne kadar kâr edeceği düzenlemeyle belirlendi. Oran yüzde 2.33’tü. Sonra 2012’de hemen bir değişikliğe gittiler ve oranı yüzde 3.49’a çıkardılar. Elektrik Mühendisleri Odası, artışın vatandaşın faturasında 400 milyon liranın üzerinde ek yüke sebep olacağını belirterek dava açtı ve kazandı. EPDK, oranı 2016-2020 dönemi için yüzde 2.38’e çekti. Çekti çekmesine de 2020’de yeni bir sinsiliğe imza attı. 2025’e kadar geçerli olacak kâr marjını ‘bürüt’ değil, ‘net’ olarak belirledi. Brüt hesabından hangi kalemleri çıkarıp netleştirdiğini elbette bilmiyoruz. Yani ta 2015’te mahkeme kararı ile iptal edilen artışın intikamını halktan 2020’de aldı.

“Kâr marjı düşük” diyen çıkacaktır. Bir başka sinsilik de burada başlıyor ama. Az önce Gediz Elektrik örneğinde gördüğümüz gibi hem dağıtım hem tedarik şirketleri aynı çatı altında. Faturaya yansıyan ‘perakende bedeli’ ile ‘dağıtım bedeli’ ayrı ayrı kâr demek. Bu şirketler bir de ihaleler açıyor, yatırım yapıyor. Onları alanlar da yine kendilerinin taşeronları. Kesilen faturalar doğrudan bizim elektrik faturamıza yazılıyor. Hani ay sonu gelen faturaya bakıp, “ne kullandım da bu kadar ödüyorum” diyorsunuz ya, şirket yaptığı her işin maliyetini bize ödettiği için kabarıyor o rakamlar.

Sırf yediğimiz kazığı görmeyelim diye ayrı ayrı açıklanan perakende, dağıtım, iletim sistemi kullanım, kayıp/kaçak, faturalama ve sayaç okuma bedelleri 2016’da ‘enerji’ ve ‘dağıtım’ diye iki kalem altında birleştirildi. Yetmedi, 2019’da bu sefer ikisini bileştirip adına ‘enerji tüketim bedeli’ dediler. Böylece ne için ödeme yaptığımızı hiç göremiyoruz.

1 Temmuz’da gelen zam sonrası EMO’nun yaptığı bir hesap işin iç yüzünü bize gösteriyor. Asgari yaşam standardını korumak için 4 kişilik bir ailenin tüketmek zorunda kaldığı 230 kWh elektrik için 354.4 lira ödeniyordu. Zamdan sonra fatura 476 liraya çıktı. Faturanın yalnızca yüzde 23.8’i elektrik bedelinden oluşuyor. Fon ve vergi oranı da yüzde 10.3. Kalan yüzde 65.9’u dağıtım bedeli. Özelleştirme olduğundan beri tükettiğimizin kat kat fazlasını ödetiyorlar bize.

Daha neler ver neler…

Sonuç olarak elektrikte kurulmuş bir saadet zinciri var. Hizmetler çöküyor, şirketlerin kârını korumak için devlet halkına açık açık kazık atıyor. Özel şirketlerle kamu hizmetini sürdürmenin imkanı kalmadı. Cezasını paramızla da canımızla da ödüyoruz.

Her şeyi kendimiz finanse edeceksek, inşaatta da enerjide de biz bu şirketleri niye sırtımızda taşıyoruz ki?

KAYNAK: DUVAR

https://www.gazeteduvar.com.tr/elektrikte-saadet-zinciri-bize-nasil-kazik-atiyorlar-makale-1706253

İlginizi Çekebilir

NE DEDİYSEK O ÇIKTI, YOKMU BİR HESAP SORACAK OLAN!!!

Müneccim değiliz, niyet okuyucu değiliz, haberciyiz. Ortada sabit gerçekler var. Devletin işine gelmiyor. Daha doğrusu siyasi yerler olan BELEDİYELERİN işine bir türlü gelmiyor. Ardı ardına ihale yapıyorlar, sonra iptal ediyorlar. Gerekçeleri hep aynı… Defalarca yazdık. Sonucun değişmeyeceğini, bu işlerin ihale ile değil, kendi imkan ve olanakları ile araç ve gereçleri ile devlet eli ile yıkılması gerektiğini, işin ifa edilmesi gerektiğinin altını çizdik. Kimse o yerli olmuyor, tüyü bitmedik yetimin ve şehidin hakkı olan kasadan ihale için harcamalar yapılıyor, zaman harcanıyor, netice yok!!! Günah bu devlete. Bir tane yetkili ve ilgili yok mu, bunun hesabını soracak olan?!

MBB’DEN KENDİ İŞTİRAKİ OLAN ŞİRKETE BİR İHALE DAHA

Yürürlükte TASARRUF genelgeleri var. Acili yeti olmayan işlerin bile ihaleleri yapılıyor. İşte bir ihale daha:

GSB AYNI TAS AYNI HAMAM

Yürürlükte tasarruf genelgeleri mevcut… Ayrıca KİK mümkün olduğu kadar açık ihale yapın demesine rağmen Mersin GSB bir türlü pazarlık alımlardan ve doğrudan temin işlerinden vazgeçmiyor. Ayrıca ne hikmet ise hep aynı firmalar arasında işler dönüyor.

MBB’DE PAZARLIKLI ALIM YİNE AYNI FİRMALAR

Mersin Büyükşehir Belediyesi kendisi ve iştirakleri ne zaman bir ihale yapsalar, çoğunlukla bu işleri aynı firmalar alıyorlar. Ya akrabalar, ya yakınlar. Birbiri ile ilintili bağlantılı firmaların aldığı işleri sürekli dile getirdik, o yerli olmayan bir devlet yetkilileri ile karşı karşıyayız. Yürürlükte TASARRUF genelgeleri var. Aciliyeti olmayan işlerin bile ihaleleri yapılıyor. İşte bir ihale daha:

TÜM HABERLER