haberanaliz

Erdoğan: “Türk devletleriyle dış ticaretimizi, uzun vadede 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz”

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Erdoğan: “Türk devletleriyle dış ticaretimizi, uzun vadede 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı”nda yaptığı konuşmada, “Birçok başlığın yanında bilhassa ekonomik alandaki stratejiler vizyon belgemizin belkemiğini oluşturmaktadır. Ticaret hacminin genişletilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ortak pazar hedefi mevcut ekonomik ilişkileri yeni bir düzeye taşıyacaktır. Türk devletleriyle dış ticaretimizi orta vadede 60 milyar dolara, uzun vadede 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi’nde düzenlenen, "AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Programı"na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Türk Dünyası Vizyon Belgesi Tanıtım Toplantısı’nın Türk dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.

“SON İKİ ASRIMIZ SADECE MİLLETİMİZ İÇİN DEĞİL, BÜTÜN TÜRK DÜNYASI İÇİN ZORLUKLARLA GEÇTİ”

Bugün aynı zamanda UNESCO tarafından ilan edilen 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nün idrak edildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türk dünyasının ve yeryüzünün farklı köşelerinde aynı dili konuştuğumuz, aynı hayali kurduğumuz, kalplerimizin beraber çarptığı tüm kardeşlerimizin Türk Dili Ailesi Günü kutlu olsun" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "İşgalin ve zulmün dayanılmaz boyutlara ulaştığı 1930'larda Özbekistan'ın yiğit evladı Süleyman Çolpan, daha sonra kurşuna dizilerek bedelini hayatıyla ödeyeceği şiirinde, şöyle sesleniyordu, 'Güzel Türkistan sana ne oldu? Seher vaktinde güllerin soldu. Çemenler berbat, kuşlar hem feryat. Hepsi de mahzun olmaz mı dil şad? Bilmem niçin kuşlar ötmez bahçelerinde.' Son iki asrımız sadece milletimiz için değil, bütün Türk dünyası için zorluklarla, sıkıntılarla, çilelerle ve işgallerle geçti. Kültür coğrafyamızın birçok bölgesinde o toprağın kadim kimlikleri, dilleri, inanç değerleri yasaklandı, halklar parçalandı. Kelimenin tam anlamıyla bir hazan mevsimi yaşadık. Azerbaycanlı şair Rüstem Behrudi, bir dönem âdeta Türk dünyasının kaderi hâline gelen manzarayı bakın nasıl anlatıyor. 'O hangi millettir, kaderi sırdır. Yüz ada bölündü, yine de birdir.'"

“TÜRKLERİN BİRBİRİYLE KUCAKLAŞMAMASI İÇİN TÜM YOLLAR DENENDİ”

Türklerin birbiriyle kucaklaşmaması, kaynaşmaması, tek yürek, tek bilek olmaması için tüm yolların denendiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimliğini savunan, değerlerine sahip çıkan münevverlerin Turancılıkla suçlanarak ya hapse atıldığını ya sürgün edildiğini ya da Süleyman Çolpan gibi nicesinin kurşunların, darağaçlarının kurbanı olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk dünyasının varlığından bahsetmenin sadece sınırların ötesinde değil, 1940'ların "tek parti" döneminde Türkiye'de de yasaklandığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1944 yılında sırf Türkiye dışındaki soydaşlarla ilgilendikleri için birçok aydın, yazar, sanat erbabının "Turancı" denilerek tabutluklara konulduğunu ve işkence gördüğünü kaydetti.

Tek parti döneminde Türkiye dışında da "Türk var" demenin suç sayıldığını, yıllarca tabutluklarda işkence görmek anlamına geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Sadece bununla da kalmadılar. Türkiye'ye sığınan Azerbaycan Türklerini, Boraltan Köprüsü'nde kurşuna dizileceklerini bilerek katillerine teslim etmiş, tarihe 'Boraltan Faciası' olarak geçen bir utanç lekesi bulaştırmışlardır. Boraltan Faciası, CHP'nin Türkiye'nin tarihine geçmiş bir kara lekesidir. Boraltan Faciası hem milletimizin hem de Azerbaycan Türklerinin zihin ve gönül dünyasında iyileşmesi uzun yıllar alan derin yaralar açmıştır. Tek parti zihniyetinin önümüzdeki temsilcisi olan ve günümüzde de yerini koruyan CHP, Türk dünyasına hâlen şaşı bakmayı, yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir."

Karabağ'ın 44 gün süren vatan muharebesinde bunu bir kez daha gördüklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin düşmanlarının servis ettiği söylentileri üzerinden, Türkiye'nin Azerbaycan'a destek vermekle suçlandığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hatırlayın, CHP'nin dış politikasını yöneten isim çıktı, aynen şunu söyledi. 'Maalesef gelen haberlerde Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor.' dedi. Tıpkı 1945 yılında Boraltan Faciası'nda olduğu gibi Karabağ'ın azatlık mücadelesinde de yanlış yaptılar, milletimizi mahcup ettiler, utandırdılar. Sadece Karabağ'da değil, onun öncesinde Suriye ihtilafında da aynı basiretsizliğe, aynı vicdansızlığa şahit olduk. Suriye halkının tepesine varil bombaları yağarken, CHP'nin devrik Genel Başkanı grup kürsüsünden şunları söylüyordu, 'Bayırbucak'tan söz ediyorlar. Ne bayırı kaldı ne bucağı kaldı. Hâlâ dünyadan haberleri yok bunların.' Ya bu CHP, bu. Başka bir şey beklemeyin. Son yıllarda yaşadığımız iki önemli meselede CHP'nin tavrı bu oldu."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni Genel Başkan'ın geçen günlerde bir televizyon programında, elinde binlerce soydaşın kanı olan Baas diktasını sekülerlik üzerinden aklamaya çalışmasının, daha ileri giderek CHP ile Baas rejimi arasında özdeşlik kurmasının bu zihniyetin hâlen devam ettiğinin işareti olduğuna dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Alevi canlarımızla ilgili partimize yönelik iftiraları ise bühtandan öte apaçık bir provokasyondur. 86 milyonun kardeşliğini kundaklama teşebbüsüdür. Partimize oy veren milyonlarla birlikte Alevi vatandaşlarımızı da derinden yaralayan bu çirkin yakıştırmaları biz reddediyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi soydaşlarıyla birlikte gönül coğrafyasındaki tüm kardeşlerinden, hatta bütün dünyadan izole ederek yönetmeye çalışanların bu büyük ülkeyi yıllarca içine kapattığını, yalnız hâle getirdiğini anımsattı.

“KARDEŞ CUMHURİYETLERİN BAĞIMSIZLIĞINI TANIYAN İLK ÜLKE TÜRKİYE OLDU”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1974'teki Kıbrıs Barış Harekâtı ile 1980'lerdeki Jivkov'un asimilasyon dayatmasına kadar sınırlar dışındaki Türklerle yeterince ilgilenilmediğini söyledi.

Bu ilgisizliğe son veren kişinin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "1990'ların hemen başında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte yeni bir dönem başladı. 1991 yılında Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşurken, kardeş cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye oldu. 1992 senesinde Türkiye'nin girişimleriyle Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveleri düzenlenmeye başlandı. Merhum Turgut Özal'ın 'Türkiye'nin önünde hacet kapıları açılmıştır. 21. asır Türk ve Türkiye asrı olacaktır' sözleri çok anlamlıdır. Merhum Özal'dan sonra rahmetli Demirel de Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem vermiştir. Elbette ülkemizde bu mücadelenin bayraktarlığını son nefesine kadar, Cumhur İttifakı ortağımız MHP'nin kurucusu ve ilk genel başkanı rahmetli Alparslan Türkeş yapmıştır. Bu vesileyle Türkiye'nin Türk dünyasıyla kucaklaşma için kalemiyle, kelamıyla gayret gösteren herkesi bir kez daha rahmetle yâd ediyorum. Onların özlemini çektiği birlikteliği, dayanışmayı ve kardeşlik iklimini son 23 yıldır attığımız adımlarla biz gerçeğe dönüştürüyoruz."

“TÜRK DÜNYASI İLE ARAMIZDA YENİ KÖPRÜLER KURDUK”

İsmail Gaspıralı'nın işaret ettiği "Dilde, fikirde, işte birlik" şiarına uygun şekilde Türk devletleri ile iş birliklerini her alanda güçlendirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2009 yılında, 9. Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi'nde, Türk Konseyi'nin kuruluşuna dair Nahçıvan Antlaşması'nın imzalandığını hatırlattı.

Türk Konseyi'nin kurucu belgesi Nahçıvan Antlaşması'nın Türk dünyası açısından bir dönüm noktasını teşkil ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: "2021 senesinde Türk devletlerinin bağımsızlığının 30. yıl dönümünün kutlandığı İstanbul Zirvesi'nde iş birliğimizi bir üst aşamaya çıkardık ve Türk Devletleri Teşkilatı olarak yola devam etme kararı aldık. Zirvede, ayrıca, Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi'ni kabul ettik. Teşkilatımızın gözlemci üyelerinden Macaristan'da düzenlenen zirvede ise teklifimiz üzerine 2021 Mart'ın Türk Devletleri Teşkilatı Nevruz Anma ve Kutlama Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdık. Geride bıraktığımız 34 yıllık süreçte, Türk devletleri olarak eğitimden ticarete, güvenlikten enerjiye, kültürden sanata kadar her alanda geçmişle kıyas dahi yapılamayacak sıkı bağlar geliştirdik. TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Türkiye Maarif Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlarımız aracılığıyla Türk dünyası ile aramızda yeni köprüler kurduk."

“TÜRK DEVLETLERİ ARASINDAKİ ENTEGRASYONUN DERİNLEŞTİRİLMESİNİ AMAÇLIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün, bütün bu çabaları çok daha güçlü bir şekilde geleceğe taşıyacak yeni bir adım attıklarının altını çizdi.

AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesine ilişkin "Türk halklarının birikimini, tecrübesini aynı ufukta buluşturan belge, gelecek yüzyılın inşasında önemli rehber niteliğindedir" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Merhum Erol Güngör, 'Türk dünyasının birliğinin ortak bir tarih ve kültür şuuruna dayanması gerektiğini' vurgulamıştı. Mümtaz Turhan Hoca da 'Türk dünyasının birliği için önce ortak bir alfabe ve ortak bir edebiyat dili oluşturmanın şart olduğunu' ifade etmiştir. Bu anlayışla vizyon belgemizi 6 lehçede ve ortak alfabe ile hazırladık. Belgemiz AK Parti'nin küresel sorumluluk bilinciyle Türk dünyasında birlik ve beraberliği pekiştirme iradesinin en somut göstergesidir. Türk devletleri arasındaki entegrasyonun derinleştirilmesini ve çok boyutlu iş birliklerinin kurumsal bir çerçevede güçlendirilmesini amaçlıyoruz. Ekonomik kalkınma, kültürel dayanışma, stratejik iş birlikleri ve bölgesel barışın sağlanması vizyon belgemizin merkezinde yer alıyor. Belge hazırlanırken mevcut uluslararası anlaşmaları, ikili ve çok taraflı iş birliklerini, bölgesel ve özellikle küresel gelişmeleri dikkate aldık. Türk Devletleri Teşkilatı'nın kurumsal yapısını, Türk dünyasındaki siyasi ve ekonomik dönüşümleri, partimizin dış politika perspektifini, belgeyi hazırlarken rehber ettik."

“ALINAN KARARLAR DAHA HIZLI VE ETKİLİ HAYATA GEÇİRİLECEK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Dünyası Vizyon Belgesi'nin, birbirine bağlı 61 alt başlıkta bütüncül bir yaklaşım geliştirdiğini dile getirdi.

Ekonomik entegrasyon hedeflerinden kültürel iş birliklerine, enerji güvenliğinden ulaştırma ağlarına, eğitimden gençlik politikalarına kadar geniş bir yelpazede düzenlenmiş bölümlerin, Türk devletlerinin mevcut potansiyelini verimli biçimde harekete geçirmeyi hedeflediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Özellikle son dönemde attığımız karşılıklı adımlarla ülkelerimiz arasında artan güven, bu hedeflerin uygulanabilirliğini daha da güçlendiriyor. Böylece, Türk dünyasının geleceğine yönelik planlar soyut önerilerin ötesine geçerek somut projelere dönüşüyor. Belgenin bir diğer önemli yönü kapsamlı bir kurumsal yapılanma teklifidir. Koordinasyonu güçlendiren, karar alma mekanizmalarını hızlandıran ve ortak projelerin takibini mümkün kılan bir yönetim modeli sunuyoruz. Bu adımlar sayesinde iş birlikleri daha sistematik bir çerçeveye kavuşacak, alınan kararlar daha hızlı ve etkili şekilde hayata geçirilecektir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik alandaki stratejilerin vizyon belgesinin belkemiğini oluşturduğunu belirterek, ticaret hacminin genişletilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi ve ortak pazar hedefinin mevcut ekonomik ilişkileri yeni bir düzeye taşıyacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Enerji koridorları, lojistik hatlar ve dijital altyapı çalışmalarının birbirini tamamlayan unsurlar hâline gelmesi, Türk dünyasını küresel düzlemde yükselen bir ekonomik güç odağına dönüştürecektir. Türk devletleri ile dış ticaretimizi inşallah, orta vadede 60 milyar dolara, uzun vadede 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz" dedi.

Ulaştırma ve lojistik stratejilerinin de bu vizyonun önemli halkalarından olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, orta koridor, Bakü'den Nahçıvan'a uzanan koridor ve Hazar geçişli hatların bütünleşik bir sistem hâline getirilmesinin Türk devletleri arasındaki ticaret akışını hızlandıracağını belirtti.

“BELGENİN GÜVENLİK PERSPEKTİFİ İSE BÖLGESEL BARIŞIN PEKİŞTİRİLMESİNE YÖNELİK DETAYLI BİR YAKLAŞIM SUNUYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dil, tarih, edebiyat ve sanat alanlarındaki birçok katmanlı çalışmaların kültürel bağların canlı tutulmasına katkı sağlayacağını belirterek, "Gençlik programları, değişim mekanizmaları ve ortak akademik ağların kurulması, gelecek kuşakların birbirini daha iyi tanımasını ve ilişkilerin sürekliliğini güvence altına alacaktır. Belgenin güvenlik perspektifi ise bölgesel barışın pekiştirilmesine yönelik detaylı bir yaklaşım sunuyor. Terörle mücadele başta olmak üzere çeşitli tehditlere karşı ortak hareket etme iradesi, Türk devletleri arasındaki dayanışmayı somutlaştırıyor" diye konuştu.

“SOYDAŞ VE AKRABA TOPLULUKLARIMIZLA BİRLİKTE TÜRK DÜNYASININ ETKİ ALANINI GENİŞLETEN BİR BAKIŞ AÇISI ORTAYA KOYUYORUZ”

Türk dünyası olarak güçlenen birlikteliği, tüm insanlığın barış, huzur ve dayanışmasının da güçlenmesi olarak gördüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevre, iklim, sürdürülebilirlik başlıklarının çağın gereklilikleri doğrultusunda ayrıntılı biçimde belgede ele alındığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeşil dönüşüm hedeflerinin koordineli şekilde yürütülmesinin ekolojik hassasiyetin politikalarında güçlü bir yer edinmesini sağlayacağını belirterek, su kaynaklarının korunmasının, doğal afetlere karşı dayanıklı şehirlerin inşasının ve karbon nötr hedefinin desteklenmesinin Türk dünyasının çevre politikalarında ortak bir duruş geliştirilmesine imkân verdiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Vizyon belgesinin en dikkat çekici yanı, dil ve kültürel ortaklığa dayalı genişleyen bir coğrafi ufka sahip olmasıdır. Soydaş ve akraba topluluklarımızla birlikte Türk dünyasının etki alanını genişleten bir bakış açısı ortaya koyuyoruz. Bu stratejik bakış, gönül coğrafyamızda insan ve kalkınma odaklı kültürel derinliğe dayalı bir diplomasi anlayışını esas almaktadır. Türk Devletleri Teşkilatının kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, ortak dış politika mekanizmalarının oluşturulması ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin uluslararası tanınırlığının artırılması gibi hedeflere de belgemizde yer verdik. Bununla birlikte bölgesel entegrasyonun sürdürülebilir olması için finansal mekanizmaların kurulması hayati önem taşıyor."

Kamu-özel sektör iş birliği modelleri, dijital finans çözümleri ve uluslararası yatırımcıların bölgeye çekilmesi gibi kritik hususların üzerinde durduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin sanayi, teknoloji, tarım, enerji ve lojistik alanlarında sahip olduğu birikimin bu noktada önemli imkânlar sunduğunun altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vizyon belgesinin ayırt edici yönlerinden birinin iş birliğini derinleştirmeye dönük pek çok somut öneri ortaya koyması olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: "Türk Dünyası Verimlilik Ajansı, Yapay Zekâ ve Dijital Dönüşüm Merkezi, Çevre Fonu, Acil Müdahale ve Sağlık Destek Birimiyle Ortak Dil Platformu kurulması gibi teklifler, müşterek ve müreffeh geleceğimizin inşasında önemli alternatifler olacaktır. Şu müjdeyi de paylaşmak isterim; bu kapsamlı vizyon belgesini hayata geçirebilmek gayesiyle bir düşünce ve araştırma merkezini kurmayı planlıyoruz. Merkezimizin Türk dünyasına şimdiden hayırlı olmasını diliyorum."

“SAMİMİYETLE ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

2026 yılının Türkiye için uluslararası zirveler yılı olacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP31 Zirvesi vesilesiyle 200'e yakın ülkeyi Antalya'da ağırlayacaklarını, temmuzda ise NATO Zirvesi'ni Ankara'da gerçekleştireceklerini anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı'nın 13. Zirvesi'ne de ev sahipliğini yapacaklarını belirterek, şunları kaydetti: "Türk dünyası olarak bizi birbirimize bağlayan sadece tarih kitaplarında okuduğumuz satırlar değildir. Bizleri bir arada tutan, aynı semaya bakan gözlerin, aynı rüzgârı hisseden gönüllerin kardeşliğidir. Her ziyaretimizde, her zirvemizde şunu çok net görebiliyoruz. Türk dünyası, Balkanlar'dan Hazar'a oradan Taşkent'e, Bişkek'e kadar uzanan geniş coğrafyada düşünen, üreten ve yön veren bir merkez olma potansiyeline ziyadesiyle sahiptir. Bu potansiyeli harekete geçirecek irade, azim, vizyon ve cesaret de Türk dünyası liderlerinde ve halklarında hamdolsun fazlasıyla vardır. Biz bunun için samimiyetle çalışmaya inşallah devam edeceğiz. AK Parti Türk Dünyası Vizyon Belgesi'yle bugün işte bu yönde kıymetli bir adım atıyor, kararlılığımızı çok net ortaya koyuyoruz."


Kallas: Ukrayna'nın NATO üyeliği artık gündemde değilÖnceki Haber

Kallas: Ukrayna'nın NATO üyeliği artık g...