UMUDU OLMAYAN BİR GENÇLİKLE NASIL BİR GELECEK!
UMUDU OLMAYAN BİR GENÇLİKLE NASIL BİR GELECEK! (TÜRKİYE CEZAYİR MUKAYESESİ)
Cezayir'in Oran kentinden döndüğümden beri, yani yaklaşık 2 aydır, Cezayir toplumunun, başta ekonomisi olmak üzere, yaşadığı gerilemeye hâlâ şaşırıyorum desem yeri var; ziyaretimden önce okuduğum yorumlardaki "zengin ile fakir arasındaki uçurumun son on yılda derinleştiği" yönündeki tespit, yaptığım çeşitli temaslar sırasında doğrulandı diyebilirim.
Ancak, kalış amacımıza uygun olarak Cezayir ile Türkiye arasında dış ticaretin geliştirilmesine katkımız beklendiğinden burada - orada herhangi bir ilerleme belirtisi olup olmadığını halen izlemeye devam ediyorum...
Büyük ihtimalle Türk Dışişleri Bakanı’nın, Nisan ayı ortasındaki, Cezayir ziyaretiyle, Türkiye-Cezayir Ortak Planlama Grubu toplantısında, bir atılım gerçekleşti ve ikili ilişkiler ele alındı.
Cezayir'deki mevcut durum gerçekten karmaşık bir tablo ortaya koyuyor.
Ülkede, 2025 yılı sonunda nominal GSYİH'nın 268,9 milyar dolara ulaşması beklendiğinden, Arap ekonomileri arasında dördüncü sıraya yerleşmesi yönünde ekonomik ilerleme sinyalleri alınıyor.
Bu gelişme büyük ölçüde hidrokarbon, sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerindeki toparlanmaya bağlanıyor.
Ancak bu haftanın başında, Mayıs ayının sonuna doğru gelen şok haberin ardından Cezayir'de toplumun ilerlemesi için hala bir şans var mı acaba? diye sormadan edemiyor insan; okuduğumuz bilgiye göre:
“…hukuk alanında mesleki yeterlilik belgesi almış yüzlerce genç mezun, teorik eğitimlerine başlamadan önce aldıkları işsizlik ödeneklerini geri ödemek zorunda kalıyor!”
Hocam, nasıl ya diyeceksiniz mutlak…
Bu haberin ardından, daha önce yerel istihdam ajanslarına iş arayan olarak kayıtlı gençler, eğitim masraflarını karşılamanın tek kaynağı olan işsizlik yardımlarını geri ödemek zorunda kalmalarına şaşırdılar tabi ki üstelik bu destek Cumhurbaşkanı tarafından 2023'ten bu yana başlatılan yardımın bir parçası olarak anılıyordu!
Gençlerin ekonomiye katılımının Cezayir'in ekonomik ve sosyal kaygılarının merkezinde olması gerektiği düşünüldüğünde, bu durum / haber daha da şaşırtıcıdır; Ülkenin, 2000’li yıllardan bu yana artış gösteren işsizlik oranıyla ve özellikle 2024 yılında %29,8'e ulaşan genç işsizliğiyle (15-24 yaş) nasıl baş edeceğine karar vermesi gerekmektedir.
Cezayirli gençlerin geleceğe dair beklentilerinin olmaması, yurt dışında fırsatlara erişimde yaşanan zorluklarla birleşince durum daha da hassaslaşıyor.
Gözlemlenen ekonomik gelişmelere rağmen, nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan gençler için daha iyi bir geleceğin güvence altına alınması amacıyla bu yapısal sorunların acil ve derinlemesine çözümlere ihtiyacı bulunmaktadır.
Genç işsizliğinin % 30'a yakın olduğu sorununa, ekonomik ve sosyal dengesizlikler (özellikle kuzey ve güney bölgeleri arasında), nüfusun zengin doğal kaynaklara sahip olmasına rağmen alım gücünün komşu ülkelere kıyasla zayıf olması, uluslararası yatırımların yetersizliği, kayıt dışı sektörün büyüklüğü gibi sorunlar da eklendiğinde, sorunlar çok daha vahim bir hal almaya başlıyor...
İşte bu nedenle zaten zor olan bu ortamda gençleri daha fazla taciz etmek pek de akıllıca görünmüyor.
Kısacası, bazı ekonomik cephelerde ilerleme kaydedilmesine rağmen, özellikle gençler için sosyal zorluklar, acil ilgi gerektiren gerçek bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor; çünkü çeşitli radikalliklere, özellikle de İslamlaşmanın yükselişine karşı pek de hazırlıklı gözükmüyor toplum...
Bazı gençler için radikalleşme, fırsatların sınırlı olduğu bir ortamda, kimlik veya amaç bulmanın bir yolu olabilmektedir.
Mayıs 2025 Kısacası, genç işsizliği Cezayir'de geleceğin bir sorunu ama benzer şekilde Türkiye'de de gençlerin istihdamı gerçek bir endişe kaynağı; ekonomik olarak nispeten daha iyi konumda olmasına rağmen Türkiye, son dönemdeki siyasi ve ekonomik krizlerle daha da kötüleşen, önemli genç işsizliği sorunlarıyla karşı karşıyadır.
OECD'ye göre ülkemizde, gençlerin % 33,5'i NEET (ne istihdam, ne eğitim ne mesleki eğitimde olmayan gençler) olarak bilinen endişe verici durumda bulunuyor.
Türkiye'de nitelikli mezunlar yetiştiren bir eğitim sistemine rağmen her üç gençten biri işsiz ve eğitimsiz durumdadır (2022 yılı istatistiklerine göre).
Söz konusu durum, işgücü piyasasındaki beceriler ile işverenlerin ihtiyaçları arasındaki uyumda derin bir dengesizliğe işaret ediyor.
Özellikle bilişim, inşaat, lojistik gibi sektörlerde şirketlerin %76'sı yetenek bulma konusunda zorluk çekiyor.
Bu kopuşa, hızla artan yaşam maliyeti karşısında satın alma gücünün çok sınırlı olmasıyla daha da güçlenen, ekonomik geleceğe ilişkin artan belirsizlik duygusu eşlik ediyor.
Belirsiz bir gelecek karşısında duyulan bu hayal kırıklığı ve toplumsal bir anlam arayışı, ekonomik ana akımın dışında kalma riskiyle karşı karşıya kalan Türk gençleri arasında toplumsal hareketlerin yükselişine sebep olabilir mi sorusu geliyor uzmanların aklına ve bu durum ülkenin genel ekonomisi üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir mi acaba dedirtiyor.
2018 yılından bu yana rekor enflasyon oranları ve giderek kötüleşen döviz kuruyla kendini hissettiren ekonomik kriz, gelir eşitsizliğini sürekli artırıyor.
Emekli maaşlarının (1 Ocak 2025'te 14.469 TL veya 369 dolar) ve asgari ücretin (1 Ocak 2025'te 22.104 TL veya 630 dolar) olarak yeniden değerlendirilmesi bile toplumun en güvencesiz olanları için sadece zorluk yaratmış, yaralarına merhem olamamıştır; TÜİK'in (2024) son verilerine göre Türkiye'deki hanelerin %13,6'sı yoksulluk içinde yaşıyor.
Türkiye'de de Cezayir'de olduğu gibi gençler kendilerini dışlanmış hissedebilir ve bu durum, bazılarını dayanışma ve toplumsal kimlik oluşturma amacıyla toplumsal hareketlere yöneltebilir.
Dolayısıyla bu dinamikler, Türkiye'de genç işsizliğinin sadece ekonomik bir sorun olarak değil, aynı zamanda davranışları ve ideolojileri etkileyen sosyal ve kültürel boyutları ile ele alınmasının önemli olduğunu göstermektedir.
Gençlerin işgücü piyasasına katılımını teşvik etmeyi, istihdam kalitesini iyileştirmeyi ve mesleki eğitimi güçlendirmeyi amaçlayan 2025-2028 Ulusal İstihdam Stratejisi kapsamındaki tedbirlerin sonuçları, iletmeye çalıştığımız Cezayir mukayesesi ile yetkililerce dikkat ile izlenmelidir diyerek kısaca toparlayalım Cezayir izlenimlerimizi…