BABACAN, ÖZELLEŞTİRMEYLE HATA YAPTIKLARINI SÖYLEMİŞ
4 Eylül 2025 tarihli medya haberlerine göre: Cezaevindeki gazeteci Fatih Altaylı'nın ‘Boş Koltuk’ programına konuk olan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’dan dikkat çeken itiraflarda bulunmuş.
Bir zamanların Maliye Bakını olan Babacan:“Hiç yanlışlar yapmadık mı? Mesela özelleştirdikten sonra tekel olan kuruluşlar var. Mesela gaz dağıtım şirketleri, elektrik dağıtım şirketleri… O kuruluşların özelleştirilmesi, geçmiş muhasebesi yapacak olursak, iyi olmadı.
Özelleştirdikten sonra maalesef tekel güçlerini iyi kullanmadılar. Doğru düzgün denetim yapamadı o şirketler üzerinde. Vatandaşlarımızı hizmet memnuniyeti sınırlı kaldı. Bunların olacağını baştan görseydik, belki o özelleştirmelerin hiç yapılmaması, devlette kalması daha iyi olacaktı diye düşünüyorum mesela.”demiş.
Babacan’a,”Şu anda ekonomi ve gelir dağılımı açısından yaşamakta olduğumu çöküşün kök nedenlerden birisinin özelleştirmeler olduğunu görmek gerekmiyor mu?” diye sormak gerekiyor.
Özelleştirmenin Kökeni ve Amacı Neydi?
Dilerseniz Babacan’a şunları da anımsatalım: “Özelleştirme; Batı ülkelerinde iç ve dış pazarın daralması ve sanayileşmiş ülkeler arasında rekabetin kızışması gibi nedenlerle, özellikle 1980’li yılların başından itibaren ekonomide bir durgunluk, hatta gerileme ile ortaya çıktı. Tekelci sermayenin karlılığında ciddi düşüşler oldu. Bu bunalımı aşmak üzere, Amerika Birleşik Devletleri’nde Reagan, Britanya’da Thatcher yönetimleri, öncelikle kendi ülkelerinde sosyal devlete karşı savaş açtılar. Bu bağlamda;
- İşçi sendikaları etkisiz duruma getirilmeye çalışıldı.
- Ücretler ve sosyal amaçlı kamu harcamaları geriletildi.
- Varlıklı kesimlerin gelir vergileri düşürüldü.
- Kar marjları sabit olan kamu kurumları özelleştirilmeye başlandı.
Bununla birlikte, uygulanan yeni bölüşüm politikaları ve bunun sonucu olarak ekonomik dengenin sermayenin lehine daha yüksek oranda değiştirilmesi, durgunluğu gideremedi. Bu nedenle, krizin çözümü için, sermaye, mal ve hizmetler stokunun başka ülkelere aktarılması, ancak özünde; “çevre ya da gelişmekte olan ülkelerin ürettiği katma değerin eskisine oranla daha yüksek düzeyde denetlenmesi ve el konulması” ndan başka bir şey olmayan “yeni liberal politikalar” ın devreye sokulması gerçekleştirildi.
Yeniliberal politikaların en önemli uygulamalarından biri de ; Çevre ulus ülkelerinin kamu şirketlerinin değişik araçlar kullanarak özelleştirilmesi oldu.
Çevre ülkelerinde de özelleştirme, devletin küçültülmesi uygulamalarının bir aracı olarak devreye sokuldu. Bununla, devletin başlıca üç müdahale alanından çekilmesi istendi. Bu alanların başlıcaları şunlardı;
- Devletin piyasa malları üretimi,
- Devletin piyasayı düzenlemede kural koyucu işlevi,
- Devletin sosyal devletle ilgili kamu hizmetleri.
Böylelikle, devletin bu alanlardan çekilmesi gerçekleştirildi ve tekelci sermayeye yeni kar alanları açıldı. Devletin sosyal niteliğinden uzaklaştırılmasıyla devlet-yurttaş ilişkisi yerine tüketici ilişkisi oluşturuldu ve yurttaşın devletle bağı, en alt düzeye indirildi.”
Türkiye’de KİT’lerin Başlıca İşlevleri Neler Olmuştu?
Özelleştirmenin hedefi olan KİT’ler, Türkiye’de emperyalizme karşı verilen mücadele ile kurulan Cumhuriyet döneminin ürünü idiler. Siyasal alanda kazanılan bağımsızlığın, ekonomik ve toplumsal alanda kalkınma ile korunabileceği yaklaşımının gereği olarak kurulmuşlardı.
Türkiye’de KİT’lerin başlıca işlevleri şunlar olmuştur:
- Sanayiyi ülke geneline yayma,
- Ara-malı ve üretim-malı üretimindeki boşluğu ve gecikmeyi kapatma,
- İstihdam yaratma,
- Planlama ile ülkesel kaynakları üretime dönüştürme,
- Bölgesel kalkınma ile gelir dağılımında dengeyi ve sosyal adaleti sağlama,
- Kamuya yeni kaynaklar yaratma.
KİT’ler bu işlevlerini gerçekleştirerek, işgücünü de üretim sürecinde eğitmişler ve çağdaş yaşam koşullarını yurt genelinde yaygınlaştırmışlardı.Kısaca, ülkenin hem üretim gücünü artırmışlar hem de Türkiye’nin birliğini pekiştirmişlerdi.
KİT’lerin varlığı, yurttaşların siyasal ve ekonomik karar sürecine katılmalarını sağlama açısından da önemli olmuştu.Bu şekilde, güçlü sermaye çevrelerinin kamu üzerinde etkisi, belli oranlarda dengelenmeye çalışılmıştı.
Özelleştirilen KİT’ler Yeniden Devreye Sokulmalı!
Yeniyelim: İçinde yaşamakta olduğumu ekonomik çöküntünün ana nedeni, dışa bağımlı serbest piyasa ekonomisi olarak adlandırılan ekonomi-politik tercihler.
Babacan gibi bir neoliberal bile özelleştirmenin yanlışlığını ifade ediyorsa, seçenek ne olmalı?
SEÇENEK: “BİZ DAHA İYİ YÖNETİRİZ” DEĞİL.
İNSANLARIMIZIN SAHAYA ÇIKAN MUHALİF POLİTİKACILARA SORMASI GEREKEN TEMEL SORUNUN,” SİZ İKTİDARA GELDİĞİNİZ ZAMAN HANGİ POLİTİKALARLA ÜRETİMİ ARTIRACAK, GELİR DAĞILIMINI DAHA DENGELİ DURUMA GETİRECEKSİNİZ? ÖZELLEŞTİRİLEN KİT’LERİ YENİDEN DEVREYE SOKACAK MISINIZ?”ŞEKLİNDE OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.