Dr.Binhan OĞUZ

Dr.Binhan OĞUZ

Mail: binhanoguz@gmail.com

Tam bağımsızlıkta tarımın vazgeçilmezliği

Tam bağımsızlıkta tarımın vazgeçilmezliği

Ulusal ve Ekonomik Bağımsızlık

Tam bağımsızlıkta tarımın vazgeçilmezliği

Haber Analiz okurları ile tekrar buluşmak için ekran başına geçtiğimde Dolar kritik seviyeyi çoktan aşmıştı…her zamanki gibi karamsarlığa yer vermeyip, önümüzdeki eşsiz ekonomik modeli canlı tutacağız demek istiyorum…

”….Hakikaten Türk tarihi tetkik olunursa itila, inhitat esbabının iktisadi mesailden başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır….”Atatürk, Türk tarihinde gerileme ve yıkılma nedenlerinin, ekonomik problemlerden başka bir şeyolmadığının altını 17 Şubat 1923[1]tarihinde düzenlettiği İzmir İktisat Kongresi 'nin açılış konuşmasında belirtmiştir. Yine Cumhuriyet’in ilanından 8 ay öncesinde yapılan bu kongredeki açılış söylevinde ” … . Arkadaşlar, kılıç ile fütuhat yapanlar, sabanla fütuhat yapanlara mağlûp olmaya ve binnetice terki mevki etmeye mecburdurlar. …diyerek Milli ekonominin temelinin tarım olduğunu hatırlatmıştır…Elimizdeki büyük zenginlik Tarım ve üreticinin önemini bıkmadan dile getireceğiz ekonomik bağımsızlığımızı korumak hedefi ile…

Daha öncede değinmiştim pek çok ürünün üretiminde en önemli ülkeler arasında yer alan Türkiye, küresel tarım ticaretinden maalesef gerektiği kadar pay alamıyor; Türkiye üretim miktarlarındaki liderliğini ihracata yansıtamamaktadır genelde dünya payı %2’leri aşamamaktadır…

53 Milyon ton üretim değeri ile dünyanın önemli yaş meyve ve sebze üreticilerinden biri olan Türkiye’nin, meyve üretimi 22 milyon ton, sebze üretimi 31 milyon ton şeklindedir.Yaş Meyve Sebze İhracatı ise 2018’de  2 milyar dolar civarında kalmıştır…Kontrolsüz ilaç ve gübre kullanımı, (Pestisit kalıntıları), İyi Tarım Uygulamalarının tam olarak hayata geçirilmemesi (EUREPGAP) , Paketleme tesislerinde alt yapı eksikliği, Küçük ve dağınık birimlerde yetiştiricilik,Düşük verim,Pazarın istediği çeşitlerin yetiştirilmemesi,Kaliteli ihraç vasıflı ürünlerin yeterli miktarlarda yetiştirilmemesi…anılan tarımsal ihracat başarısızlığının temel sebepleri arasında sayılabilir…

Ancak, Türkiye, mandalinada anılan kötü yazgıyı bu yıl değiştirmişe benziyor yıllık ortalama 759.000 ton ile dünya mandalina ihracatında lider konuma gelmiştir. Bunu 644.000 tonla Çin (2.), 294.000 tonla Fas (3.), Güney Afrika (4.), 228.000 tonla Avrupa Birliği (5.), 98.000 tonla İsrail (6.) ve Avustralya (7.) takip ediyor. 69.000 ton ile…Mandalina, dünya toplam turunçgil üretimi içerisinde portakalın ardından en fazla üretimi gerçekleştirilen turunçgil türüdür.

Daha yakından izleme imkanım olan Muğla ilinin bir ilçesi konumundaki Bodrum, mandalina  ve turunç, bergamot gibi turunçgiller başta olmak üzere çeşitli tarımsal ürünleri ile öne çıkmaktadır. Muğla genelinde lider meyve türleri arasında Washington portakal, yağlık zeytin, nar ve limon sayılabilir.

Yapılan görüşmelerde genelde yetiştiriciler üretim girdi maliyetlerini oldukça yüksek bulmakta ve sorun olarak ortaya koymaktadırlar; maliyetler bu derece yüksek olurken, üretimde devlet desteği olmaması ayrıca önemli bir rekabet kaybına işaret etmektedir.

Bahçelerin bölünmüşlüğü de aynı şekilde rekabetçiliği zayıflatan bir halka olarak görülmektedir.

Mandarinde üretim masrafları; işgücü ve çekigücü masrafları, materyal (gübre, ilaç vb.) masrafları, masraflar toplamının faizi, yönetim karşılığı, çıplak arazi değerinin faiz karşılığı, tesis masraflarının amortisman payı, koruma ücreti ve arazi kirasından oluşmaktadır.

Benzer şekilde daha önce inceleme fırsatı bulduğumuz elma yetiştiriciliği ile ilgili yapılan masraf analizlerinde;  incelenen işletmelerde masraf unsurlarının üretim masrafları içindeki paylarında;  ilaç ve ilaçlama masrafının %22'lik payla ilk sırada yer aldığı görülmektedir. İlaç ve ilaçlama masrafını sırasıyla çıplak arazi değerinin faizi (%18), hasat (%11), döner sermaye faizi (%9.47), su ve sulama masrafı (%7.23), gübre ve gübreleme masrafı (%7.10), budama (%6.16) ve toprak hazırlığı (%4.54) izlemektedir. Yani şu son dönemde maliyetleri fırlayan ilaç ve gübre masrafı, üretim maliyetlerinin, yaklaşık %30 kadarı olduğundan mandalina ve elmada olduğu gibi tüm üreticiler için tarım girdi maliyetlerinde beklenmedik bozulma sürecek gibi gözüküyor…

•   Arazilerin bölünmüş ve dağınık yapıda olması,

•   İstikrarlı kalitede ürün alınamayışı,

•   Budama/Hasat işçilerinin eğitimsiz olması,

•   Üretici ve bahçecinin sertifikalı veya sertifikasız fidan temininde halen sorun yaşıyor olması,

•   Planlı dikim olmamasından kaynaklanan verim ve kalite sorunlarının devam ediyor olması,

•   Zararlılarla ve hastalıklarla mücadelede eksiklikler, yanlışlar,

•   Yanlış hasatın ürün kaybına sebep olması,

•   Ucuz, kalitesiz üretim girdileri (plastik konstrüksiyon, gübre, ilaç) kullanımı nedeniyle zararlılarının oluşması ve kalite kaybı,

•   Üretim planlaması eksiklikleri: Üretim öncesinde hedef pazarın ve tüketim alışkanlıklarının tespit edilmemiş olması ve özellikle ihracata yönelik arz talep dengesinde sorun yaşanıyor olması,

•   Ürün bazında teşvik olmaması,

•   İlaçlama hataları ve kalıntı sorunun devam ediyor olması,

•   İzlenebilirlikte denetim eksiklikleri,

•   Çiftçi Kayıt sisteminde yaşanan sorunların sürmesi,

•   Ürünün yetiştirilmesi aşamasında yapılması gerekli analiz (toprak, gübre, tohum su, yaprak gibi) desteklerinin seçici ve yönlendirici olmayışı gibi özetlenebilecek sektörün üretim ve tedarikteki zaaflarına bir de bu son dönemde maliyetleri fırlayan ilaç ve gübre masrafı kaynaklı bozulma ekleniyor aslında …Pandemi belası öncesi, tarım gıda dışı bir ihracatçı heyetinin müşteri bulma arayışına destek olmak üzere 2018 yılında gittiğim Şili’nin tarımını nasıl “yoktan var ettiği”ne tanık olma fırsatım oldu…Tarım, ülke GSYH’sinin de %6’sını oluşturmakta[2] ve ülke ihtiyacının yarısına yakını ülke içi üretim tarafından karşılanmaktadır.2020 yılı içerisinde Şili, 6.3 Milyar Dolar değerinde meyve, 5.8 Milyar Dolar değerinde deniz ürünü, 2.6 Milyar Dolar değerinde diğer gıda ürünleri, 1.8 Milyar Dolar değerinde ise şarap ihracatı gerçekleştirmiştir. Şili’nin tarım ürünleri ihracatında, geniş STA (Serbest Ticaret Anlaşması) ağı da  önemli rol oynamaktadır. Son yıllarda genellikle tarım ve hayvancılık sektöründe istihdam edilenlerin toplam istihdam içerisindeki oranı %8.5 ila %9 arasında değişmekle birlikte Covid-19 Pandemisi sebebiyle 2020-2021 döneminde bu oran % 6-7.5 arasına gerilemiştir.[3]Şili Tarım sektörü dışa açık bir sektördür ve üretici destekleri tahmini olarak toplam desteklerin%3’ünü oluşturmaktadır.

Sektöre Pazar Fiyat Desteği (Market Price Support) verilmemektedir yani devletin  fiyatları destekleyici veya kontrol edici bir politika aracı yoktur ve fiyatlar serbest piyasa ekonomisinde belirlenmektedir.Devlet harcamaları genellikle küçük ölçekli tarımsal işletmelere doğrudan ödeme şeklinde olmakta, sektörde verimliliği ve rekabet gücünü arttırma odaklı harcamalar yapılmaktadır.

•   Örneğin, 2013 yılında tarımda verimliliği ve rekabetçiliği arttırmaya yönelik programlar toplam bütçeden %28 oranında pay alarak 222 milyon dolarlık bir değere ulaşmıştır.

•   Sulamaya yönelik yatırımlar sektör bütçesinin %22’sini, toprak düzenleme programı ise %8’ini oluşturmuştur.

•   Küçük ölçekli tarımsal işletmelere verilen kredilerde %5 artış yaşanmıştır.

•   Tarım Bakanlığı’nın geliştirdiği iş ortaklığı programı ile küçük üreticilere teknik destek ve direkt pazarlama olanaklarının sunularak aracıların ortadan kalkması amaçlanmıştır. Bu sayede üreticiler, üretici birlikleri ve perakende zincirleri ile 180’den fazla ortaklık geliştirilmiştir.

Türkiye’de ise 2020 yılında dahi açıklanan ekonomik önlem paketi, ve tüm  borçlarla ilgili yapılan “mücbir sebep” düzenlemesinerağmen tarım ve gıda sektörüne dönüp bakan olmadı. Koronavirüs önlemleri kapsamında tarıma verilen yeni destek olamadı, 2021 için ise mazot ve gübre desteği ufukta belirdi…ama geçtim ABD ve AB gibi ekonomisi güçlü ülkeleri, yeni rakipler Şili, Çin ile bile bu üretim şartlarında koşmamız zor…

Geleneksel ürünlerle dünya pazarlarında tutunmaya çalışmak yerine, ürettiğimiz ürünlere katma değer katmak konusunda daha ileri noktalara gitmemiz gerektiği ortadadır.

Dolayısıyla,AR-GE kapasitesi geliştirilerek, katma değeri yüksek ürün üretme, tarım sal ürünlere fonksiyonellik ve teknik özellikler kazandırmanın yolları irdelenmelidir…

Elimizdeki ender zenginlik Tarımda inovasyon ve AR GE‘nin  önemini bıkmadan dile hatırlatalım ki  ekonomik bağımsızlığımız daim olsun…

 

[1]http://www.izmir.gov.tr/izmir-iktisat-kongresi

[2]https://www.mfa.gov.tr/sili-ekonomisi.tr.mfa

[3]https://ticaret.gov.tr/data/5ee360e113b876e54c705f88/%C5%9Eili%20Pazar%20Bilgileri.pdf