Enerji alanı yönetilemiyor

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Enerji alanı yönetilemiyor
Enerji alanının yönetilemez olduğunu söyleyen Ulutaş, “Kamu idaresi dâhil hiç kimse ne yapacağını bilmiyor” dedi. Ulutaş, dirençli kentler inşasında telekomünikasyon planlanmasının yaşamsal önemde olduğunu vurguladı.

Havva GÜMÜŞKAYA     haberidir

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) 49. Olağan Genel Kurulu, bugün Ankara’da toplanacak. Genel Kurul öncesi EMO 48. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş, enerji alanında uzmanlaşan EMO ve mühendislik mesleğinin geleceği üzerine konuştu.

Enerji alanının yönetilemez bir hale geldiğini kaydeden Ulutaş, “Kamu idaresi dâhil hiç kimse ne yapacağını bilmemektedir” dedi. Ulutaş, afet dirençli kentler inşası ve afet yönetimi açısından enerji ve telekomünikasyon alanlarının da planlanmasının yaşamsal önemde olduğunu vurguladı.

Mühendislik yıllar içerisinde itibarsızlaştırılan bir konuma itildi. Geçtiğimiz dönem TMMOB, bu sorunlara dikkat çekmek için “Boşuna mı okuduk?” kampanyası başlatmıştı. Genel olarak mühendislerin karşılaştığı sorunları özetler misiniz? 

49. Dönem Genel Kurulumuzu gerçekleştirdiğimiz bu dönemi yakın tarihimizin ve meslek alanlarımızın en zor koşulları altında tamamlıyoruz. Geçtiğimiz yıllar içerisinde ulusal sanayiler ve kamu kurumları tasfiye edildi, mühendislik eğitimi değersizleştirildi, mühendisler tasarım sürecinden uzaklaştırıldı ve birbiri ardına plansız bir şekilde açılan üniversitelerle mühendis işsizliği büyük bir sorun haline geldi.

Bugün kamuda çalışan meslektaşlarımız düşük ve eşitsiz ücret, sözleşmeli istihdam, özlük hakkı kayıpları ve teknik personel ataması yapılmaması gibi sorunlarla yüz yüze... Serbest çalışan, küçük büro sahibi meslektaşlarımızın pek çoğu artan maliyetler, iş hacminin azalması, artan borç yükü nedenleriyle iş yerlerini kapatmak zorunda kalıyor. Ücretli çalışan meslektaşlarımızın tamamına yakını düşük ücretlerle ve Odalarımızın asgari ücret denetim yetkisinin ve SGK ile yapılan protokollerin iptal edilmesi nedeniyle zor şartlarda çalışıyorlar. Yeni mezun meslektaşlarımızın yüzde 40’ı işsiz. Birçok genç meslektaşımız, mesleki, maddi ve sosyal tatminsizlik nedeniyle geleceğini yurt dışında arıyor.  İşsizlik, esnek çalışma, güvencesizlik, sağlıksız çalışma koşulları ve ücret kaybı gibi sorunlar ise tüm meslektaşlarımızı tehdit ediyor. Bu nedenle TMMOB ve bağlı Odaları olarak  “Boşuna mı Okuduk?” başlığı ile bir kampanya başlattık. Üyelerimiz arasında ve genel kamuoyunda ciddi bir etki yaratan bu kampanyada dikkat çektiğimiz bu sorunlar önümüzdeki dönemin en önemli mücadele başlıklarını oluşturacak.  

EMO olarak enerji gibi çok önemli bir altyapı alanında uzmanlaşıyorsunuz. Özelleştirme politikalarının bu alanlarda yaratmış olduğu yıkım hakkında ne söylemek istersiniz?

Sorunuzda ifade ettiğiniz üzere bu alanlar özelleştirme süreci sonucunda büyük bir yıkıma uğradılar. İlk ortaya atıldığı dönemden bu yana özelleştirme, “verimsiz, hantal, kamu bütçesi üzerinde yük” olarak sunulan kamu kurumlarının özel sektöre satılması olarak tanımlanmıştır. Özelleştirmenin temel amacı devletin ekonomide işletmecilik alanından tümüyle çekilmesinin sağlanması olarak sunulmuştur. Devletin neden işletmecilikten çekilmesi gerekliliği için tamamen mali gerekçeler öne sürülmüş, aynı şekilde elektrik hizmetinin özelleştirilme gerekçesi olaraksa, büyük ölçüde yeni yatırım yapmak için devletin kaynağının bulunmadığı, özel sektör tarafından yatırımların yapılacağı, kayıp-kaçak oranlarının düşürüleceği, enerjinin ucuzlayacağı ve daha kaliteli olacağı iddia edilmiştir.

Elektrik enerjisi gibi depolanamayan ve arz-talep dengesinin sistem tarafından sürekli olarak, gerçek zamanlı korunması gereken, bir hizmetin birden çok üretici tarafından yapılmasının fiziki veya ekonomik olarak olanaklı olmadığı, tek üretici tarafından daha az bir maddi ve toplumsal maliyetle hizmetin verilebildiği, doğal ve hatta iletim ve dağıtım açısından bakıldığında fiziki tekel olan bu alan üretimin yanında dağıtım alanında da özelleştirilmesiyle neredeyse tamamen özel sektöre devredildi. Fiziken tek ve bir bütün olan sistem, sanal bir takım aktörlere parçalanıp zorlama bir piyasa oluşturulurken, bu zorlama piyasa, fahiş elektrik zamlarıyla ve birbiri ardına getirilen teşviklerle maliyeti kamuya yıkılarak ve dahası ilkel koşullarda kömür madenlerinde üretim yapan madencilerin canı pahasına ayakta tutulmaya çalışılmakta.

Gelinen nokta açıktır: Elektrik fiyatları düşmek bir yana yıldan yıla enflasyonun ve asgari ücretin üzerinde artıp son zamlarla kabul edilemez bir noktaya ulaşmış; halkın yarısından fazlası enerji yoksulluğunun pençesinde günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmiş ve toplum bir bütün halinde yükselen enerji fiyatlarına karşı patlamaya hazır bir enerji biriktirmiş;  bir kente günlerce elektrik verilemeyecek kadar iletim ve dağıtım şebekeleri bakımsızlık ve yatırımsızlık içinde kendi kaderine terk edilmiş; yani özetle tam teşekküllü bir toplumsal buhran görüntüsü oluşmuştur.  Alan yönetilemez haldedir ve kamu idaresi dâhil hiç kimse ne yapacağını bilmemektedir.

Aynı durum telekomünikasyon alanı için de geçerli. Türk Telekom’un iki yıllık karına özelleştirilmesi sonucu kamusal bir hizmet alanı özel sektöre devredildi.  İçi boşaltılan kurum, en sonunda borcuyla birlikte Varlık Fonuna devredildi.

Diğer yandan 6 Şubat depreminde yakından gördüğümüz üzere büyük bir afet anında bu hizmetlerin sürekliliği hem pek çok canın kurtarılması açısından, hem diğer tüm kaynakların seferber edilmesi ve hatta kullanılabilmesi açısından hem de genel toplum sağlığı açısından vazgeçilmez önemdedir. Diğer yandan hastaneler, havaalanları ve diğer ulaşım sistemleri, kanalizasyon ve arıtma sistemleri, kamuya ait veri depolama alanları gibi stratejik sistemler de elektrik enerjisi ve iletişim ağı olmadan sürekliliklerini sağlayamazlar. Bu nedenle afet dirençli kentler inşası ve afet yönetimi açısından enerji ve telekomünikasyon alanlarının da planlanması yaşamsal önemdedir.

Genel Kurula giderken üyelere ne mesaj vermek istersiniz?

Odamız bir süredir kendi iç tartışmalarıyla meşgul, üyesinin ve meslektaşlarının sorunlarıyla ilgilenemeyen bir durumun içindeydi. Geçtiğimiz iki yıl,  birimleriyle kavga etmeyen, yüzünü meslek ve ülke gündemine dönen bir Oda merkezi oluşturmayı belli oranda başardık. Önümüzdeki iki yıl içerisinde bu temel üzerinde daha güçlü ve koordineli bir çalışmayı önümüze hedef olarak koyduk. Bu çabalarımızın başarılı olması için tüm üyelerimizin desteğine ihtiyacımız var.

BİRGÜN GAZETESİ


Bu Araçların Sahipleri Artık Trafiğe ÇıkamayacakÖnceki Haber

Bu Araçların Sahipleri Artık Trafiğe Çık...

ABD Dışişleri Sözcüsü istifa ettiSonraki Haber

ABD Dışişleri Sözcüsü istifa etti

Başka haber bulunmuyor!