Rauf AYDEMİR

Rauf AYDEMİR

Mail: gazibeyoglu.agra@com.tr

SİZ HİÇ DÜŞÜNMEZ MİSİNİZ?

Hayatlarında bir ağaç ekmemiş, bir bahçe oluşturmamış kafalar bizlere nebatat üzerine ahkam kesiyor.
Dalları toprağa gömüp, köklerini dışarıda bıraktıkları ağaçların "ne kadar güzel ekildiğini" bize yutturmaya çalışıyor.
Beynimiz yanıyor...
Aklımız uçup gidiyor...
Nevrimiz dönüyor...
Açıyoruz sinkaf musluklarını, suçlu oluyoruz.
Cennet Mersinimiz cehenneme çevirme gayretleri "Bahçıvandır biberi yok, pezeve..tir haberi yok "cenahınca artırılarak devam ediyor.
Kaynağı netameli ceplerindeki paraları aldığında, adamlıktan eser kalmayacak adamcıklara soran yok, "Bezirgan sefer nereye?"
Söylenmesi gerektiği yerde söylenmeyen söz, boş beleş sözdür. Hükümsüzdür.
"Atı alan Üsküdarı geçtikten sonra"  ardından koşsan ne çare!
Bizim sözlerimiz
Bizim yazılarımız 
Yol yakınken yolun temizlenmesi, takozların kaldırılması, netameli ve necaset ehlinden kurtarılması üzerinedir.
Dost acıyı söyler, ancak asgari üzmeden söyler.
İyilikte, kötülükte bulaşıcıdır.
Kötüyle yol alanların kötülükten etkilenmemesi mümkün değildir.
Memleketi idare etmek üzere yola çıkanların "Kötüleri ve kötülüğü" bilerek veya bilmeyerek idare etmeye çalışması aymazlık değilse akılsızlıktır.
Milletvekili adaylığı
Belediye Başkan adaylığı 
İl ve belediye meclisi adaylığı
Cihetini tekelinde zanneden utanmazlık artık bitmeli, "O olmadıysa bu olsun" gafletinden uzak durulmalıdır.
Memleketin ilçelerini saymaktan azade isimleri, memlekete idareci kılmak, memleketin kaybetmesi demektir.
Bilmedikleri şehri
kavrayamadıkları inancı 
Papağanvari ezberlerle izole etmek nafiledir.
"Torpille" makam elde edişler bitmelidir.
"Sevmeyebilirsin, ancak saygı duymalısın" cümlesini kökünden reddediyorum.
Ne yapacağız, PKK dan nefret ediyoruz, saygı mı duymalıyız?
FETÖ den nefret ediyoruz, saygı mı duymalıyız?
Davamıza, teşkilatımıza, Cumhur İttifakına PKK dan, FETÖ den bin kat fazla zarar veren kafaları sevmek zorunda da değiliz, saygı duymak zorunda da değiliz. Bizi buna Allah'ın kulu mecbur kılamaz.
Sıkıştıklarında önümüze konulan "Lider sözüne itiraz mı ediyorsun" cümlesi de bayatladı.
Liderin önüne çıkıp yiğitçe, mertçe Hakkı Hakikati anlattınız da, lider yanlış mı yaptı da, necaset emellerinize Lideri payanda kılıyorsunuz.
Siyasetiniz de tıpkı, Müslümanlığınız gibi.
Haram yeme, kul hakkına girme, zulüm yapma diyen İslam'a rağmen bunları yapanlar, edindikleri makamların "ULAŞILABİLİRLİĞİ"  gücünü kötüye kullanıp batılı Hak diye yutturmaya çalıştıklarını sineye mi çekeceğiz.
Kusura bakmayın.
Ben Ahirete iman etmiş biriyim.
Burada başıma geleceklere değil, orada başıma geleceklere göre yaşarım.
Burada benden "esirgeneceklere" meyledip ahiretimi kirletemem.
Demem o ki kardeşlerim, kutlu yola davasına inanmış, dünyalık derdinden azade insanlarla çıkılır. 
Kibir kalesine dönüşmüş, hırs, heva ve heveslerini tatmin etmek dışında hiçbir derdi olmayanlarla çıkılan yol yol değil, ulaşılabilecek galibiyet de zafer değildir.
2013 yılında Mersinde il genel meclisi noktasında BİRİNCİ PARTİ olan Milliyetçi Hareket Partisi 10 yılda nasıl DÖRDÜNCÜ PARTİ olduğunu düşünmeyen, buna göre tedbir almayan kafalarla kazanılacak bir zafer Milliyetçi Hareketin zaferi olmasa gerekir.