Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

10 PROTOKOLÜ AÇIKLAYIN

TARİKATLARLA YAPILAN 10 PROTOKOLÜ AÇIKLAYIN

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin aslında her şeyi itiraf etti. Tekin, Meclis Genel Kurulu'ndaki konuşmasında cemaat ve tarikatlarla yapılan protokolleri savundu. "Sizin 'tarikat, cemaat' dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır" dedi. Ve ekledi: "Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz."

Nasıl yani.

Biliyoruz ki, tarikatlar ve cemaatler genellikle kayıt dışı. Varlıkları da yastık altı. Bu varlıkları nasıl elde ediyorlar?

Dini görüntü arkasında Şeyhler, müritleri aracılığıyla bir eko - sistem kuruyorlar, yıllar ve yıllar boyunca adeta derebeylikler oluşturarak ticaret yoluyla zenginleşiyorlar.

Örnek mi; Bir zamanlar iktidarı her anlamda destekleyen FETÖ ne yaptı?

Gücü eline geçirip darbe yapmaya kalktı 15 Temmuz 2016’da..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu darbeyi halkın desteğiyle önleyebildi.

Bunu canlı canlı yaşadığımız dönemde neler çektik değil mi?

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in STK olarak nitelediği tarikat ve cemaatler, asla bu kavramı temsil etmiyorlar.

Tekin, bu anlamda gelen sorulara, "Bir basın toplantısıyla açıklarız. Konu politik değil hukuki bir konu" yanıtını verdi. Bakan Tekin daha sonra ise kendisine soruyu yönelten gazeteciye çiçek verdi.

Tekin, 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolün bulunduğunu belirterek,bu protokollerden bin 167 tanesi resmi kurumlarla, 550 tanesi STK'larla, 986 tanesi ise TEMA'dan Kızılay'a uzanan bir sürü STK'yla yapıldığını söyledi.

PROTOKOLLER NASIL YAPILDI?

 Bakan Tekin, politik değil hukuki protokollerden söz ediyor. Soru şu: “Tarikat ve cemaatler vakıflaştırılarak Anayasa’yı delip öyle mi protokoller gerçekleştiriliyor?”

Öyleyse Tekin açıklasın da bilelim.

Bu protokoller eğer eğitimde kullanmak için yapılıyorsa tarikatler, hangi konuda yardımcı olacak?

Mesele Anayasa Mahkemesi’ne giderse bu sözleşmeler iptal edilir, bunu Tekin anlayabiliyor mu?

YANLIŞTAN HEMEN DÖNÜLMELİ

Tarikat ve cemaatlerin ülkemizde yönlendirdiği vatandaş sayısının 3 milyona ulaştığını bu konuda araştırma yapan uzman ve İslami araştırmacılar dile getiriyor.

İrili ufaklı tarikat yapılarının sayısı ise şöyle ortaya konuluyor: “30 büyükçe tarikat ve onlara bağlı 400 civarında kol olduğu biliniyor. Bunlar, nüfusun İslamlaştırma yolunun tarikatlaştırılma ile gerçekleştirilebileceğine inanıyor. Oysa, 1925’te yapılan 677 Sayılı Kanun ile tarikatlar, cemaatler, tekke ve zaviyelerin faaliyetleri yasaklanmıştır. “

Buna rağmen iktidar prokollerle hem bu yasayı hem de Anayasa’yı delerek onlara sivil toplum örgütü gibi muamelesi yapıyor.

Çok önemli bir mesele daha var. Kadın hakları tarikatlarda tamamen yok sayılıyor.

Çünkü, tarikat ve dini cemaatler, harem – selamlık konusunu fazlasıyla abartıyorlar. Yani çocuk yaştan başlamak üzere kadın ve erkekleri birbirinden ayrı tutuyor. Hatta, iki cinsi tamamen yalıtıyorlar.

Bu da Şeyh ve yöneticilerin, karşı cins yerine hemcinse yönelmek gibi sapkınlık durumuna getiriyor müritleri.

Mesela son zamanlarda çok öne çıkan Menzilciler tarikatının Adıyaman’daki yerleşik düzeninde kız ve kadınların erkeklerin faalliyet gösterdiği alanlara asla giremediğine dikkat çekiliyor.

Sadece bu tarikat değil, diğerlerinde de kadınlar hizmetli ve hiçbir insan hakları gözetilmeden müritsel duyguyla çalıştırılıyor.

O nedenle iktidar kadın hakları ve şiddetle mücadeleyi öne çıkaran İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayı tarikatları kızdırmamak için uygun gördü.

Sonuçta, Osmanlı’dan bu yana toplumsal ayrışmayı tetikleyen tarikatlaşma çağdaş bir toplumun kabul edeceği bir yol olamaz.

Bir an önce başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere iktidar mensupları, tarikat ve ve cemaatlerle protokoller yapma girişimlerinden vaz geçmeliler.