BİR DAHA KARA PAZARTESİ YAŞANMASIN..
Demokrasimiz adına bir “Kara Pazartesi” gününü yaşadık.
Bu yaşıma kadar ilk kez böyle bir güne tanıklık ediyorum ki, “Bu kadar da olmaz artık…” demek zorunda kalıyorum.
Sanıyorum siz okurlar da aynı fikirdesiniz…
CHP değil hangi parti olursa olsun iktidarın HİÇBİR rakibine bu şekilde davranmasını kabul edemezsiniz.
Yargı’nın tek başına hukukun üstünlüğüne özen göstermeden CHP’yi sürekli sopa atmasına seyirci kalınamaz. Kayyum atanması bile hukuki bir süreci gerektirir.
Ne var ki, “Kimse kanunların üstünde değildir” cümlesini her yetkili durmadan tekrarlayıp, kanun dışı bir şekilde CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın abluka altına alınması haneye tecavüzün somut göstergesidir.
Bir Asliye Hukuk Mahkemesi yargıcının kararı kaos ortaya çıkarabiliyor..
Yoksa binlerce polis eşliğinde sanki düşman binasına giriyor gibi o binaya giremezsiniz.
Pazar akşamı ve pazartesi yaşananlar yine çok şükür ki yaralamalı ölümlü bir arbedeye dönüşmedi.
Bunda CHP’li vekiller ve yetkililerin büyük özeni oldu.
Ve sonunda kayyum olmayı benimseyen ama “Ben kayyum” diyerek 5 bin polis eşliğinde binaya giren Gürsel Tekin, göreceksiniz ki hiçbir şey yapamayacak.
Çünkü zaten Genel Başkan Özgür Özel, Olağanüstü Kongre’ye gidileceği takvimi açıklamıştı.
O takvim işleyecektir.
YILLARIN KÜSKÜNÜ FIRSAT YAKALADI..
Çok iyi tanıdığım Gürsel Tekin, neden kendisine biçilen elbiseyi giydi ve “Polislerle girmem” dediği halde kayyum olarak İstanbul il binasına girdi?
Önce psikolojik tarafına bakalım. Aslında neredeyse10 yılı aşkındır kendisi CHP’nin başta gelen küskünlerinden birisiydi.
Bu küskünlüğü her görüştüğümüzde anlaşılıyordu ama belli etmemeye çalışıyordu. En önemlisi eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile de dargındı. Kariyerinde istedikleri olmuyordu belli ki…
Genel Başkanlığa aday olmayı da düşündü ama sonra vazgeçti nedense.
Özgür Özel ile yürümeyi de planladı. Yeniden İstanbul İl Başkanı olmayı da hayal etti.
Ne var ki, Özel onu ne il başkanlığında ne de başka bir konumda kullanmayı hiç istemedi. Kendi takımıyla çalışmayı yeğledi. İstanbul İl Başkanlığı’nda Özgür Çelik oldu seçtiği kişi.
Tekin, İstanbul’a belediye başkanı olmayı düşündü ama çok zordu bu. Ekrem İmamoğlu adaylık için ikinci dönemde tekrar öne çıkınca vaz geçti ve Kadıköy’e başkan olmak arzusunu iletti. O da gerçekleşmedi.
Tekin, tek başına ve CHP’li özgür bir ada gibi hareket etmeye başladı.
Bekledi ve yine bekledi. Ta ki, bir sürpriz ve güzel bir şans olarak İstanbul CHP İl Başkanlığı için kayyum teklifi gelince “Neden Olmasın?” diyerek iyice düşünüp taşınıp “Evet” dedi.
Oysa köprülerin altından çok sular akmıştı ve aralarına karışınca İstanbul İl Başkanlığı’nda CHP’li yoldaşlarla arayı yeniden iyileştiririm hayali işlemedi.
Onun için “Ben kayyum değilim” diye diye İl binası önünde açıklamalar yaptı. Ne var ki, hayat eskisi gibi değildi. Ve ancak polis alarak binaya gitti.
SONUNDA ÖZEL BİNAYI KAPATTI
Son dakika bilgisi düştü onca kaosun ardından dün.
CHP Lideri Özel, yeni bir hamle yaptı ve CHP İl binasının kapatıldığını açıkladı. Mazbatası bile olmayan Kayyum Tekin yine boşa düştü.
“Beni istemeyenler CHP’li değil” sözleri de çok yadırgandı.
Peki Tekin, görevine nerede yerine getirecek? Herhalde yeni bir ofis bulacak.
Çünkü Özel, takımını üzmek istemiyor ve Özgür Çelik’le çalışmayı ayrı bir adreste sürdürecek.
Şimdi asıl soru şu; CHP için sırada ne var?
Şapkadan hangi tavşan düşecek bilmiyoruz. Bildiğimiz Özel’in başarısını kıskanan kişilerin satranç tahtasına hangi piyonları sunacaklarını beklemek..
Gerçek muhalefet yok diye yakınanların kulakları çınlasın…