HEPSİ O KADAR!
O kadar kişiliksiz,
O kadar basiretsizdi ki,
Kendi kendini aynada görse,
-Hürmetler ederim bir emriniz var mı?
Canım efendim derdi.
… Ve ardından da ne herzeler varsa gecikmeden yerdi…
O kadar yağcı,
O kadar sünepe biriydi ki,
Yürürken yolda gölgesini görür,
-Git işine, ben varken burada sana iş düşmez derdi, demesine de
Gölgesine bile temana ederdi…
El öptü, etek yaladı…
Bir gün bu sünepe
Bir makam kaptı…
Bir sirkildi, bir irkildi…
…Ve kendini o makama
Getirenlere öyle bir dikildi ki,
Demeyin gitsin…
Ardındaki bit kaçtı…
Yalan dolan dilinden taştı…
Mızrak da çuvalı aştı..
El uzatanın elini,
Dil uzatanın dilini,
Kesti attı…. Kesti attı….
Kaması öyle keskindi ki,
Hızını alamadı bir darbede kendine attı..
Gün oldu , devran döndü,
Sünepe yine kişiliğine döndü…
Sil baştan yaptı geçmişini,
Bir çırpıda alıverdi eline işin…
O kadar sıkıştı ki, sormayın gitsin…
Yapamaz oldu çişini.
Yine döndü eski haline…
Başladı yine eski ahvaline…
Eller onun için uzandı,
Öptü de öptü…
Etekler onun için sallandı,
Tuttu da tuttu…
İlkindi olmadı
Silkindi olmadı
Zavallı o kadar hafifti ki
Terazide darayı boş geç,
Kişiliğinden kefe bile tınmadı.