Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

KADININ ADI VARDIR

KADININ ADI VARDIR, BUNA İTİRAZ ETMEYİN..

Kadının adı var mı, yok mu?

Rahmetli Duygu Asena, “Kadının Adı Yok” diye bir kitap yazmıştı, hepimiz düşünmüştük, “Neden adımız yok?”

Çalıştık, hep çaıştık, iş ile ev arasında koşturup durduk. Eşlerimiz yardım etti, bulaşık da yıkadılar, ev işlerine de yardım ettiler.

Çocuk doğurduk, annelerimize sığındık. Dediler ki, “Sakın işini bırakma, torunlarımıza biz bakarız..”

Gerçekten baktılar, sevgiyle ve şefkatle..

Kızlarımız da oğullarımız da büyüdüler. İşimize sarıldık, birer kadın olarak, AD’larımız oldu.

40 yıl gazetecilik yapmak, haberden habere koşmak, kamuoyunun sesini duyurmak kolay değildi. Kimi zaman gece uykularımızdan feragat ettik, yine de mutluyduk, ADIMIZ vardı.

Sevgili okuyucular, bugün Dünya Emekçi Kadınlar Günü.

Bizler bu günü erkeklerimizle kutlarsak anlamlı olur. Kadınla erkek eşittir, ikisi de insandır, insan...

Kadınlar, bilin ki erkeklerden en az iki katı fazla çalışıyor.

Ev kadınları da çalışan kadınlar da emekçidir.

Ey erkekler, bize destek olsanız, bir anlasanız, kadın ve erkek birbirinin ne rakibi ne de düşmanıdır. Sevgi ve saygıyla kutsal aile bütünlüğünü koruyabilsek, hayat daha güzel olmaz mı?

Bir evlilik için adım atmadan önce on kere değil, bin kere düşünmeli.

Çiftler, birbirini iyice tanımadan evlenmemeli.

Evlilik, bir NİKAH FOTOĞRAFI değildir. Evlilik, gelin ve damadın birlikte çektirdiği bir DÜĞÜN FOTOĞRAFI hiç değildir.

Evlilik birbirinden hoşlanan, birbirini sevip sayan bir kadın ve erkeğin birlikte kurduğu bir yuvadır.

Bunları, 40 yılı aşkındır evli bir kadın gazeteci olarak söylüyorum.

Evlilik sistemi, ilişkileri yönetim sanatıdır.

Sistem yönetilemezse dişi ve erkek arasında husumet, kin ve düşmanlık üretir.

Sonrası biliyorsunuz, aile içi şiddet, daha sonrası ölüm getirir. Fizik olarak erkek güçlü olduğu için dayak, tokat, silahla veya bıçakla öldürme, yaralama gündeme gelir.

Her gün şiddetli geçimsizlik nedeniyle kadın cinayetlerine bu yüzden tanık oluyoruz. Dünya genelinde kadına yönelik şiddet en büyük sorun.

EŞİTSİZLİK ZİHNİYET SORUNUDUR

Şöyle bir dünyaya bakarsak kadınların hukuki durumunda farklılıklar olduğunu görebiliriz. Dünyanın büyük bölümünde kadınlar hala, erkeklerle eşit haklara sahip değil.

Bu açığı ailede çözebilmek için öncelikle zihniyet meselesinde çözüm lazım. Kadınların geleneksel rolleri hala değişmedi. Çocuk bakımı, ev işleri, yaşlı bakımı gibi sorumluluklar genelde kadınların üstünde.

Yaşadığımız pandemi döneminde bu sorumluluklar daha da arttı.

Kadın evde çalışsa bile ailenin yükü onların omuzunda. En anlayışlı erkekler dahi kaytarma hakkını kendisinde bulabiliyor. Ancak kadınların bu hakkı yok.

Yine iş dünyasına baktığımızda kadınlar ile erkekler arasındaki ücret uçurumu geçmişten bugüne devam ediyor.

Kadınlar karar mekanizmalarında hala istediği noktalara gelemiyor. Cam tavanlar, cam duvarlar bunları engelliyor.

Mesela, dünyadaki 500 büyük şirketin sadece üzde 3 – 4’ünde kadınlar üst düzey yönetici konumunda.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BOŞUNA YAPILMADI

Avrupa Konseyi, kadınların aile içi şiddete karşı korunmasını hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe sokarken istenilen şuydu:

Üye ülkeler, bir hukuki sistem içinde kadınların şiddetten zarar görmemesi için çalışsınlar ve kadın hakları olabildiğince korunsun.

Sözleşme ancak tam destek bulması ve hayata geçirilmesi durumunda hissedilir değişikliklere yol açacaktı.

İstanbul’da yapıldığı için Türkiye, 2011’de ilk imzalayan ve 2012’de de onaylayan ülke olmuştu. Ve yasalarda da düzenlemelere gidildi.

Sözleşme, 10 Avrupa devletinin onayının ardından 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girmişti.

Ne var ki, şimdilerde özellikle muhafazakar kesimlerde “Bu sözleşmeden çekilelim” tartışmaları yapılıyor.

Avrupa Konseyi’nden yapılan çağrıda, sözleşmeden çekilmenin insan hakları açısından ağır bir geri adım olacağı uyarısı geldi.

Sözleşme, kadına karşı şiddetin önlenmesi ve şiddete karşı mücadele edilmesi konusunda hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belge olma özelliğini taşıyor.

Bugüne kadar Avrupa Konseyi’ne üye 47 devletten 34’ü tarafından onaylanıp yürürlüğe konulan sözleşmeyi sadece Rusya ve Azerbaycan imzalamadı. Polonya ise hala tartışıyor durumu.

Ermenistan, Bulgaristan, Çekya, Macaristan, Letonya, Litvana, Lihtenştan, Moldova, Slovaka, Ukrayna ve İngiltere (Birleşik Krallık) ise imzalamalarına rağmen henüz onay sürecini tamamlamadılar.

Yer kürede, eğer kadına şiddet ve cinayet istenmiyorsa, İstanbul Sözleşmesi’ni her ülke kabul etmelidir, çünkü elimizdeki tek ULUSLARARASI BELGE budur.

Nokta..