Prof.Dr.Turhan USLU

Prof.Dr.Turhan USLU

Mail: turhanuslu@gmail.com

KIYI KUMULLARININ ÖNEMİ

1965-1972 İl Toprak Kaynağı Envanter Raporlarına göre 36.000 ha.dan fazla kıyı kumulunun olduğu belirtilmekteydi. Toprak Kullanım Planı olmayan Türkiye’de özellikle 1980 sonrasında kıyı kumullarımızın çeşitli yollarla hızla yok edilmesi devam etmektedir. Kıyı kumullarının neden önemli olduğunu birkaç başlık altında görelim
1. Oluşum SÜRECİ : Kumullar, su ve rüzgar erozyonu sonucu oluşur. Kumul oluşumu başlıca 3 safhada gerçekleşir.

  1. Nehirlerin getirdiği kumların denizlerde, nehir ağızlarında birikmesi
  2. Nehir ağızlarındaki kumların dalgalarla kıyılara atılması
  3. Kıyılardaki kumların rüzgarlarla kıyıdan içerilere taşınması

Kumul oluşumunda ana kaynak nehirlerdir. Örneğin Ceyhan deltası kumulları Ceyhan nehri ağzında oluşmuştur. Kumulların oluşumu yüzlerce veya binlerce yıl içinde gerçekleşir. Zamanımızda büyük nehirlerimize bir veya daha fazla baraj yapıldığı ve bu süreç devam ettiği için artık denizlerimize toprak gelmesi durmuş ve kumulların oluşum süreci kesilmiştir.
2. Biyoçeşitlilik
2.1.  Ekosistem çeşitliliği : Türkiye’de karasal ve kıyıya ait bir çok ekosistemler olup kıyı ekosistemleri içinde en önemlilerinden birisi kıyı kumullarıdır.
Başlıca kıyı ekosistemleri şunlardır : Kıyı kumul, Kıyı tuzcul, Kıyı bataklık, Kıyı kayalık
İç kısımlarda veya kıyıya yakın ve bazen kıyıda da olan diğer ekosistemler şunlardır : Akarsu, Göl, Akdeniz step, Frigana, Maki, Akdeniz orman. Kumulların yok edilmesi demek ülkedeki ekosistem çeşitliliğinin azaltılması anlamına gelmektedir.   
2.2. Habitat çeşitliliği : Kıyı kumul ekosistemi kendi içinde bir çok habitata (ortam) sahiptir. Bunlar : Plaj kuşağı, Hareketli kumul kuşağı, Sabit kumul kuşağı, Depresyonlar (Tuzlu su ve Tatlı su çöküntüleri), Kum çayırlığı kuşağı, Kıyı makisi kuşağı ve Kıyı ormanı kuşağı. Kumulların yok edilmesi demek ülkedeki bu habitat çeşitliliğinin azaltılması anlamına gelmektedir.  
2.3. Bitki birliği (asosyasyon) çeşitliliği : K.B. Anadolu, Akdeniz ve KKTC kıyılarında 67 bitki topluluğu tanımlanmıştır Bitki birliği çeşitliliği açısından K.B. Anadolu, Akdeniz ve KKTC kıyılarında korunması gerekli olarak tespit ettiğimiz uluslar arası değerdeki 20 alan şunlardır :
     2.3.1. K.B. Anadolu kıyılarında korunması gereken alanlar :
Doğal rezerv niteliğindeki alanlar :
Kasatura kumulu (TEKİRDAĞ), Gümüşdere ve Kumköy (Kilyos kumulu) (İSTANBUL), Yeniköy (Plaj) kumulu (BURSA) ve Kavak kumulu (ÇANAKKALE)
     Korunmaya layık nitelikteki alanlar :
Karasu (SAKARYA), İbrice, Mecidiye (EDİRNE), Yeniköy,Hisarlık (Truva) (ÇANAKKALE), Sütlükuyu, Çamoba (ÇANAKKALE) ve Çoruk, Burhaniye (BALIKESİR)
2.3.2. Akdeniz kıyılarında korunması gereken alanlar : Karataş civarında deltadaki kumul, acı su ve tuzlu alanlar (ADANA), Ceyhan Deltası’ndaki kumul, acı su ve tuzlu alanlar (ADANA), Silifke,Taşucu civarındaki kumul ve flişli kumlu alanlar (İÇEL), Anamur kumulu (İÇEL), Side kumulu (ANTALYA), Kumluca kumulu (ANTALYA) ve Fethiye, Dalyan kıyı depresyon sahası (MUĞLA)
2.3.3. KKTC kıyılarında korunması gereken alanlar : Tuzla Gölü kıyısındaki kumul ve tuzlu lagün sistemi (G.MAĞUSA), Kırpaşa yarımadasının uç kısmının güney ve kuzeyi ve özellikle Dipkarpaz köyünün doğusunda bulunan yar kayalıkları ve büyük kumul sistemi (İSKELE), Kayalar köyü kıyılarında bulunan yarlar (GİRNE) ve Kırpaşa yarımadasında Mehmetçik köyündeki iç havza (İSKELE). Bu bitki toplulukları dışında yeterli araştırmalar yapılamadığından Ege ve Karadeniz’de hangi syntaksonlar vardı, bunların hangilerinin yok edilip, hangilerinin kaldığını ve buna bağlı olarak uluslar arası önemde hangi alanların doğal özelliklerini kaybettiğini bilememekteyiz. Kumulların yok edilmesi demek ülkedeki bu bitki birliği  çeşitliliğinin azaltılması anlamına gelmektedir.  
2.4. Synendemizm : K.B. Anadolu, Akdeniz ve KKTC kıyılarında tespit ettiğimiz  67 syntaksondan 37’si endemik yani Türkiye’ye özgü olan bitki birlikleridir. Kumulların yok edilmesi demek ülkedeki bu endemik bitki birliği çeşitliliğinin azaltılması anlamına gelmektedir.  
2.5. Bitki türü (floristik) çeşitliliği : Türkiye kıyı kumullarında yaptığımız araştırmalardan çıkardığımız ilk listede 685 bitki taksonu tespit edilmiştir. Kıyı kumul türlerinin sayısıın 800’ün çok üzerinde olduğu tahmin edilmekte. Kumulların yok edilmesi demek ülkedeki bu bitki türü çeşitliliğinin azaltılması anlamına gelmektedir.  
2.6.  Endemizm : Türkiye kıyı kumullarında ilk tespitlerimize göre Türkiye için endemik
(Türkiye’ye özgü) 24 bitki türü bulunmaktadır. Kumulların yok edilmesi demek ülkedeki bu endemik bitki türü çeşitliliğinin azaltılması anlamına gelmektedir.  
2.7.  Faunistik çeşitlilik :
2.7.1. Deniz Kaplumbağaları : Türkiye’nin önemli 17 deniz kaplumbağa yuvalama alanı Akdeniz bölgemizdeki kıyı kumullarıdır
     2.7.2. Kuş ( Ornitolojik ) çeşitliliği : Kıyı kumulları kuşların beslenme ve yuvalama alanları için önemli bir habitattır. Türkiye’nin önemli kuş alanları 97 adet olarak tespit edilmiş olup bunların 19’u kıyı kumullarında veya bu alanların çok yakın civarıdır.        
2.7.3. Diğer faunistik çeşitlilik : Kıyı kumulları ve yakın ekosistem ve habitatlarda kara ve su kurbağaları, kara ve su kaplumbağaları, kertenkele, yılan, memeli türleri bulunmaktadır.
     3. kıyıların korunması
3.1. Kıyıların aşınması ve gerilemesini engellemesi : Kıyı kumullarının bulunduğu kıyı kesimleri dinamik bir kıyı dengesi altında olup kumlar sürekli hareket halindedir. Çeşitli inşaatlar, kum alımları vb. bunu engellediğinde bu dinamik denge bozulur, alan kontrol edilemeyecek oranda bozulur ve kıyılar sürekli aşınır ve geriler. Örneğin Anamur kumulundan aşırı ölçüde alınan çakıl ve kum nedeniyle Anemurium harabeleri önünde kıyı erozyonu 46,7 m olmuştur. Bu Ceyhan Deltasında 33,51 m, Seyhan Deltasında 23,7 m ve Göksu Deltasında 21,31 m olmuştur.
3.2. Deniz seviyesi yükselmesine karşı kıyıları koruması : Dünya atmosferinin sera gazı etkisi ile ısınması sonucu kutup buzullarının erimesi sonucu Harita Genel Komutanlığı Mareograf istasyonlarının yaptığı ölçümlere göre Akdeniz’de yılda 3,7 mm deniz seviyesi yükselmektedir. Bunun sonucu kıyı tesisleri, kıyılardaki sulak alanlar, lagünler, tarım alanları vb. tehdit altındadır.
3.3. Kıyı gerisini koruması : Kıyı kumulları kıyı gerisindeki kıyı göllerini, lagün, dalyan, tarım alanları ve tarım alanlarını fırtına, deniz istilası ve fırtına dalgalarından korur.
1. örnek :Tarsus, Kazanlı’da kıyı kumullarındaki kum tepeleri kum talepleri doğrultusunda yok edilince kıyı gerisindeki naylon seraların naylonları, rüzgar erozyonu sonucu esen kum taneleri nedeniyle parçalanınca kıyıya toprak getirerek toprak tepeleri yaptıklarını gördük.
2. örnek : Hatay, Samandağ’daki kumlar ve kum tepeleri kum talepleri doğrultusunda aşırı alınınca kumsalın seviyesi düşmüş ve kışın deniz yükselmesi ile deniz içerlere girerek tarım arazilerini tuzlandırarak buralara zarar vermiştir. Burada da yöre insanının toprak getirerek kum tepeleri gibi kıyıya toprak tepeleri tesis ettiklerini gördük.
3. örnek : Anamur’da Mamuriye kalesi önünde 1954 yılına kadar 25 m civarında kıyı kumulu var iken buradan alınan kumlar nedeniyle bu tarihten sonra deniz kaleye ulaşmış ve dalga etkisi her yıl kaleye daha fazla zarar vermektedir.
4. örnek :Anamur’da alınan aşırı kum nedeniyle kışın dalga etkisi karayolunu sıkça bozmakta ve yol kenarına sıkça taşlarla tahkimat yapılmaktadır..
     4. Turizm
1990’lı yıllara ait rakamlarla Akdeniz kıyılarına yılda 100 milyon turist gelmektedir ve 2030 yılında bu rakamın 250 milyon olması beklenmektedir. 1990’lı yıllar itibariyle Avrupa’nın Akdeniz kıyılarının 2/3’nün doğası bozulmuş durumdadır. Avrupa’daki bitki türlerinin yarıdan çoğu kıyılarda bulunmaktadır. Geniş turist kitlelerinin temsilcileri olan turizm uzmanları arasında yapılan bir araştırmada turistlerin ilgi gösterdiği toplam 17 çekiciliğin başında “doğal güzellik” gelmektedir. Amaç, bu doğal güzellikleri kaybetmemek ve dolayısıyla doğal güzelliklerimize gelen turistleri kaybetmemek olması gerekirken başlıca doğal güzelliklerimizden kıyı kumullarımızın doğallığı çok büyük oranda kaybolmuş bulunmaktadır.  
SONUÇ
Türkiye’de özellikle 1950’lerde tarım ve ağaçlandırmalar ile başlayan ve sonra 1980’lerde başlayan turizmin sonucunda kum alımı ve bu alanların ikinci konutlar, turistik tesisler (otel, golf alanları, park alanları vb.) ile kaplanması suretiyle tahribi devam etmekte ve kıyı kumullarımızın bir sahibi bulunmamaktadır.