Prof.Dr.Turhan USLU

Prof.Dr.Turhan USLU

Mail: turhanuslu@gmail.com

KUMUL DEMEK, KUM ZAMBAĞI MI DEMEK?

Özellikle 1980’li yıllar ile birlikte kumullara yerleşerek kumullara zarar veren insanlar aynı zamanda trajikomik bir şekilde Türkiye’deki kıyı kumullarının akla gelmeyecek şekillerde tahribi karşısında duyarlılık kazanmaya başlamışlardır. Genellikle bu insanlar bu tahribatları basına duyurmuşlar ve basın da kumulların bu tahribatları konusunda bilim adamlarının görüşlerini almaya başlamıştır. Basının görüşlerine başvurduğu bilim adamaları ya deniz kaplumbağası çalışanları veya bilim adamı fakat kıyı kumulunun ne olduğunu yine bilmeyenler olmuştur.

1965-1972 toprak haritalarına göre 110 büyük kıyı kumulu bulunmakta idi. Hâlbuki İribaş Deniz Kaplumbağası çalışan bilim adamlarını ilgilendiren 20, Yeşil Kaplumbağa çalışan bilim adamlarını ilgilendiren sadece 11 kıyı kumul vardır. Aynı zamanda kumulda onları ilgilendiren kısım denizden itibaren en fazla 100 m. dir. Ama Türkiye’de basın genelde kumul konusunda deniz kaplumbağacılarının görüşlerini alır.

Son yıllarda kumul konusunda basının bilgi aldığı kumul konusunda uzman olmayan bilim adamları kum zambaklarını (Latince adı Pancratium maritimum) ön plana çıkarmışlardır. Zoolog, yosuncu gibi bilim adamları yanında dernek temsilcileri, belediye başkanları kum zambakları ile ilgilenmekte. Bu ilgi konusunda basında çıkan haberlere göre Bartın, İstanbul (Şile ve Terkos), İzmir (Alaçatı), Muğla (Ortaca) ve Sakarya (Kocaali) kumullarındaki kum zambakları ile ilgili haberler bulunmakta.

Bu haberlerde Bartın’da bilim adamı belediyeye yazı yazıyor, İzmir’de “Alaçatı Güvercin koyunda kum zambakları koruma projesi”, Muğla’da “Sarıgerme’de kum zambağı koruma ve izleme projesi” ve Sakarya’da “Kocaali’de kum zambaklarını tel örgü ile çevirerek koruma çalışması” etkinliklerini görüyoruz.

Ayrıca Bartın Belediyesi ilki 2013 yılında düzenlenen “İnkumu kum zambağı festivali” ve İstanbul’da Sarıyer Belediyesinin ilki 2011 yılında düzenlenen “Kilyos kum zambakları festivali” bulunmakta.

Türkiye kıyı kumullarında yaptığımız çalışmalarda 800 civarında bitki türü tespit ettik. Orta ve Doğu Karadeniz ile Kırklareli ve adalarda ayrıntılı çalışmalarımız olmadı. Buralarda yapılan çalışmalarda tespit edilenler ile bu sayı 1000’i geçmekte. Bu bitkilerin en azından 24’ü Türkiye’ye özgü (endemik) bitki. Yine sadece çalıştığımız kumullarda 53 bitki topluluğu (asosyasyon) ve bunların 28’i Türkiye’ye özgü idi. Diğer kumullar ile bu sayılar oldukça artmakta. Ayrıca kumulların hayvanlar açısından da bir zenginliği söz konusu. Böylesine zenginlikleri biz bilim âlemine ve kamuoyuna yayın ve gazete yazıları ile duyurmuşken kumulların biyolojik zenginliğini sadece kum zambaklarına indirmek, bu konuda koruma projesi ve çalışmaları yapma çabalarına en azından ilginç diyoruz. Zaten Türkiye’de Çevre ve Şehircilik ile Kültür ve Turizm bakanlıklarının kumulların korunması çabalarında hiç olmaması nedeniyle, bu girişimlere boşluğu doldurma çabaları da diyebiliriz.

Ağaca bakarken ormanı görememek gibi kum zambağına bakarken 24’ü Türkiye’ye özgü 1000’in üzerinde bitki türü ve 28’i Türkiye’ye özgü 50’nin üzerindeki bitki topluluğu giderek yok olmakta. Bu yok oluş sürecinde de bu bilim adamları, çevreciler, belediyeler, çevre dernekleri ve basın iş yaptıklarını sanmakta.