DEM PARTİ sahte diploma skandalına ilişkin suç duyurusunda bulundu

DEM PARTİ Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, kamuoyunda "Sahte Diploma Skandalı" olarak bilinen ve kamu kurumlarına sızma, resmi belgelerde sahtecilik, kişisel verilere izinsiz erişim gibi suçları içeren usulsüzlüklerle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda, şüpheliler hakkında TCK’nin ilgili maddeleri uyarınca etkin ve kapsamlı bir ceza soruşturması yürütülmesi ve varsa diğer şüphelilerin de re’sen tespit edilmesi talep edildi. İşte o dilekçe:
ANKARA NÖBETÇİ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI'NA
İHBAR EDEN/MÜŞTEKİ :
1) Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM PARTİ)
Barbaros Mah. Büklüm Cad. No: 117 Çankaya/ANKARA
2) Tülay HATİMOĞULLARI -DEM Parti Eş Genel Başkanı
TBMM- Adana Milletvekili
3) Tuncer BAKIRHAN- DEM Parti Eş Genel Başkanı
TBMM-Siirt Milletvekili
VEKİLLERİ : Av. Av. Nurdan KILIÇ - Av. Sipan CİZRELİ
Av. Özgür YALDIZ - Av. Kenan MAÇOĞLU - Av. Doğan ŞENSES
ŞÜPHELİLER : Kimlik bilgileri resen tespit edilecek; kamuoyunda "Sahte Diploma
Skandalı" olarak anılan usulsüzlüklerde adı geçen ve aşağıda yer alan suç fiillerini gerçekleştiren
şüpheliler.
KONU : Sahte diploma skandalına ilişkin olarak kamu kurumlarına sızmak suretiyle resmi evrak düzenleyen, bu belgeleri kullanan ve görevini kötüye kullanarak bu fiilleri himaye eden, bilişim sistemlerine sızmak suretiyle yurttaşların kimlik bilgilerine erişim sağlayan kişi ve kişilerin tespit edilerek haklarında gerekli ceza soruşturmasının başlatılması talebidir.
AÇIKLAMALAR : Basına ve kamuoyuna yansıyan, kamu görevinde bulunan bazı kişilerin gerçek dışı/sahte diplomalarla kamu görevine atandığı ve/veya bu diplomaları kullanarak kamusal yetki ve imtiyazlardan faydalandığı yönündeki haberler, ciddi bir suç şüphesini doğurmuştur.
1) Öyle ki 2023 Şubat Depremi'nde yaşamını yitiren avukatların dahi diplomaları üzerinden kayıt oluşturduğu dahi suç delilleriyle beraber haberlere yansımış, Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklama ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde bahse konu skandala ilişkin soruşturma yürütüldüğü belirtilmiştir. Yine, “sahte diploma skandalı” olarak anılan hadise yalnızca bireysel bir suç eylemi değil; devletin
çeşitli kademelerine sızarak örgütlü biçimde kamusal düzeni, güveni ve liyakat sistemini hedef alan çok boyutlu bir suç örgüsünü açığa çıkarmıştır.
2) Basına yansıyan bilgilere göre: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma tamamlanmış ve tanzim edilen iddianamede,
en az 65 şüpheli hakkında resmî belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ve örgütlü suç kapsamında 5 ila 50 yıl arası hapis cezası talep edilmiştir. Bu şahıslar tarafından sahte diploma, sürücü belgesi, akademik unvan gibi belgeleri üretmek ve MEB, YÖK, ÖSYM gibi sistemlere sızarak kayıtları manipüle etmek ve bunun karşılığında ciddi miktarlarda para talep edilmiştir. İddianamede yer alan beyanlara göre, bazı şahısların 1.29 olan not ortalamaları 3.29’a yükseltilmiş; hiç eğitim almayan kişiler sistemde mezun gösterilmiş; yüksek lisans, doktora, doçentlik, profesörlük gibi unvanlar sahte yollarla elde edilmiştir. Daha vahimi, bazı ölü kişilerin kayıtları sistemden silinerek bu boşluğa sahte kimlik ve diploma yerleştirilmiştir. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, olayı “ciddi bir devlet sorunu” olarak
tanımlamış, kurum olarak hem merkezi hem üniversite düzeyinde çok yönlü bir inceleme başlattıklarını ve mevzuatın bu tip durumlarla mücadelede yetersiz kaldığını açıklamıştır.
3) İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, bazı iddiaları yalanlasa da, soruşturma ve sahtecilik vakalarının gerçekliğini doğrulamıştır. İstanbul Üniversitesi, kendisine ulaşan savcılık ve YÖK yazılarına istinaden, ilgili şahıslar hakkında
işlem başlattığını açıklamıştır. (EK1-Haber Paylaşımları, EK2- Adalet Bakanlığı 05.08.2025 Tarihli Resmi Açıklama Metni) Özellikle atanma sahte belgelerle yapılan atamalar, maaş ve unvan elde edilmesi gibi vakıalar, kamu düzenini zedeleyen, halkın kamu kurumlarına duyduğu güveni sarsan niteliktedir.
4) Bu olayların yalnızca bireysel suçlar olmadığı, aynı zamanda: •Kamu kurumlarına olan güveni derinden sarstığını,
•Liyakat ilkesinin zedelenmesi yoluyla başkalarının hakkının gasp edildiğini,
•Toplumun fırsat eşitliği ilkesine duyduğu inancı aşındırdığını,
•Hak ederek bir pozisyona gelemeyen kişilerin, gerçek mezunların ve sınavla atananların yerine
geçerek tüm toplumsal adalet hissiyatını zedelediğini,
•Devlet kadrolarının itibarsızlaştırıldığını ve adalet sisteminin meşruiyetine zarar verildiğini
özellikle vurgulamak isteriz.
Bu bağlamda, gerek sahte diploma ve belge düzenleyen kişiler, gerek bunları kullanan kamu görevlileri, gerekse de görevini istismar eden yetkililer hakkında etkin, şeffaf ve sonuç alıcı bir ceza soruşturmasının yürütülmesi zaruridir. En yalın ifadeyle, yaşanan bir hak ihlalinin soruşturulmaması, faillerinin bulunmaması, yargılanmaması ve cezalandırılması, mağduriyetlerin tazmin edilmemesinin söz konusu olduğu
cezasızlık devletin ve dolayısıyla yargısal makamların sorumluluğuna işaret etmektedir. Anayasa m. 10 Eşitlik İlkesi de hatırda tutularak suçun ve suçluluğun önlenmesi, kamu vicdanının tatmini, toplumsal eşitlik ve adaletin temini adına yargısal makamlarca cezai takibat yapılmamasını ifade eden kavram; devlet ve bünyesindeki kolluk görevlilerinin bizzat yarattığı veya göz yumduğu aktörler eliyle yahut devlet ve kurumlarının denetlenmemesi sonucu meydana gelmiş olan ağır ve sistematik hak ihlallerini içermektedir.
5) Yukarıda da belirtilen gibi, şüphelilerin tarafından gerçekleştirilen suç fiillerinin herhangi bir cezai takibatla karşılaşmayacaklarına dair duydukları güven ve kamuoyunda da yerleşik hale gelen cezasızlık algısından beslendiğinin kabulü gerekmektedir. 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu m. 3 vd. uyarınca yasal kuruluş işlemlerini gerçekleştiren müvekkil Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, Anayasal niteliği haiz ''Siyasal Katılım'' ve ''Çoğulculuk'' ilkeleri temelinde, TBMM çatısı altında 61 milletvekili ile temsil edilen Türkiye'nin üçüncü büyük siyasi partisidir.
6) Tanım ve çalışma kapsamı Tüzüğünün 1. maddesi ile; ''Türkiye halklarının yeni bir yaşam ve gelecek için demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi, adil, ekolojik, toplumsal cinsiyet eşitlikçi ve dayanışmacı bir toplumun kurulması yolunda çoğulcu, katılımcı ve müzakereci bir mücadele anlayışıyla politik sorumluluk üstlenen, evrensel insan haklarını hiçbir ayrımcılığa yer vermeyecek şekilde savunan, doğanın ve tüm canlıların haklarını gözeten, militarizme karşı mücadele eden, emekten ve toplumsal adaletten yana, ekolojist, barışçı ve demokratik bir siyasi partidir. Bu hedefler için birlikte mücadele yürüten güçlerin her türden baskı, sömürü ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve insan onuruna yaraşır bir yaşam kurmak üzere bir araya geldiği Partimiz, demokratik bir halk iktidarını hedefler.'' Şeklinde açıklanan müvekkil Parti, temsil ettiği ve temsile namzet olduğu halk iradesini esas alarak söylem ve siyaset üretmektedir. Şüphelilerin çok sayıda kamu kurumunun bilişim sistemine E-imza ile erişim sağlayarak atama gerçekleştirilmesi dahil yukarıda anılan usulsüz işlemlerle, sayısız yurttaşın hakkı gasp edilmiştir.
Adalet Bakanlığı açıklamasına göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13 Ağustos 2024 tarihinde başlatıldığı ve 21 Mayıs 2025 tarihinde iddianamenin tanzimiyle neticelendirildiği belirtilen yargısal süreç yönünden müvekkil DEM Parti'nin temsil yetkisi gözetilerek ihbar
eden/katılan sıfatıyla kabulü gerekmektedir.
HUKUKİ DAYANAK : AİHS, Anayasa, CMK, TCK ve sair yasal mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER : Kamu Kurumları Tarafından Gerçekleştiren Basın Açıklaması Metinleri, Haber Paylaşımları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 21.05.2025 Tarihli İlgili İddianamesi, İlgili Kurum Kayıtları ve her türlü başkaca yasal delil.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda ayrıntılı olarak izah edilen ve re'sen dikkate alınacak sebeplerle, cezai sorumluluğu ortaya konan şahıslar hakkında TCK m. 158 Nitelikli Dolandırıcılık, TCK m. 204 Resmi Belgede Sahtecilik, TCK m. 207 Özel Belgede Sahtecilik, TCK m.257 Görevi Kötüye Kullanma, TCK m. 135 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi, TCK m.136 Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme, TCK m. 113 Kamu Hizmetlerinden Yararlanma Hakkının Engellenmesi, suçları ile Savcılıkça resen tespit edilecek başkaca suç fiillerini gerçekleştiren şüphelilerin ilgili suçlardan cezalandırılması talebi ile iddianame tanzimini talep ederiz.
İHBAR EDEN VEKİLİ
AV. NURDAN KILIÇ
EKLER:
1) Kamu Kurumları Tarafından Gerçekleştirilen Basın Açıklamaları
2) Haber Paylaşımları
3) Onamlı Vekaletname Sureti ve Yetki Belgesi