haberanaliz

HÜDAPAR'dan PKK'nın silah bırakmasına 'tam destek': 'Sulh ve huzurun kaybedeni yoktur'

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
HÜDAPAR'dan PKK'nın silah bırakmasına 'tam destek': 'Sulh ve huzurun kaybedeni yoktur'
Euronews Türkçe'ye konuşan HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Kürt vatandaşların hak ve taleplerinin süreçten bağımsız ele alınması gerektiğini" vurguladı.

Hür Dava Partisi (HÜDAPAR), Türkiye'de 14 Mayıs - 28 Mayıs 2023 tarihlerinde düzenlenen genel seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) çatıyı oluşturduğu, Demokratik Sol Parti (DSP) ve Yeniden Refah Partisi'nin desteklediği Cumhur İttifakı'nın ortaklarından biriydi.

Seçimlerde AK Parti'nin adayı ve genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2014 ve 2018'deki başarılarının ardından 2023'te, üçüncü dönemi için sandıktan çıkan isim olurken, AK Parti listelerinden seçime giren HÜDAPAR, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) dört milletvekili gönderdi. Bu isimlerden biri de partinin genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'ydu.

Bu süreçte Türkiye Hizbullahı ile bağlantılı oldukları iddia edildi fakat parti yetkilileri, bu yöndeki söylentileri reddetti.

Yapıcıoğlu son iki yıldır TBMM'de İstanbul 3. Bölge Milletvekili olarak görev yapıyor ve Cumhur İttifakı'nın 'Terörsüz Türkiye' diye tanımladığı, Kürdistan İşçi Partisi'ne (PKK) üye 30 militanın silah bırakmasıyla devam eden 'yeni çözüm süreci'ni yakından takip ediyor.

Euronews Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "40 yılı aşan şiddet ve terör döneminin" sona ermesi yönünde atılan her adımın değerli olduğunu, PKK'nın tasfiyesi projesine "tam destek" verdiklerini teyit ediyor.

Kendilerini 'Barış ve Demokratik Toplum Grubu' şeklinde adlandıran PKK'nın 30 militanı 11 Temmuz Cuma günü Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) kontrolündeki Süleymaniye (Irak) kentinin kırsalında silah bırakmıştı.

Grup arasında Bese Hozat gibi üst düzey kadrolar da vardı. Daha sonra yayınlanan fotoğraflarda Hozat yönetimindeki militanların silahlarını bir kazana bıraktığı görüldü. Kazandaki silahlar daha sonra yakıldı.

Silahların bir listesi, törende bulunan bazı Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) yetkililerine iletildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK militanlarının silah bırakmasından sadece bir gün sonra, 12 Temmuz Cumartesi sabahı Ankara Kızılcahamam'da düzenlenen AK Parti kampından ulusa seslendi.

"Türkiye uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün yeni bir gündür, bugün tarihte yeni sayfa açılmıştır. Bugün Büyük Türkiye'nin kapıları ardına kadar aralanmıştır," diye konuştu Erdoğan.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 10 Temmuz Perşembe günü katıldığı NTV yayınında Erdoğan'ın bu konuşmasının 'tarihi' olacağını söylemişti. Yapıcıoğlu bunu yineliyor:

"Çok önemli ve tarihi bir konuşmaydı. Genel anlamda iyi ve yapıcı bir yaklaşım ortaya konmuş olmasından memnuniyet duyduk. Önemli vurgular vardı. Özellikle 'Ne zaman ayrıldık kaybettik, yenildik. Ne zaman ittifak yaptık o zaman tarihe istikamet çizdik... Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, ortak çatısıdır' cümlelerinde ifadesini bulan birlik ve kardeşlik vurguları çok önemliydi. Bu vurgular, Kürt meselesinin altında yatan kavmiyetçi paradigmanın değişeceğinin işareti olarak okunabilir. Ayrıca hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemlerinin yanlışlığına yapılan vurgu ve meselelere konuşarak, diyalogla çözüm aranacağının belirtilmesi de altı çizilmesi gereken hususlardır."

Bu doğrultuda, hükümet ve muhalefet partileriyle Türkiye'nin 'farklı meseleleriyle ilgili' sürekli temas halinde olduklarını belirtiyor:

"Görüşlerimizi paylaşır, fikirlerini alırız. Elbette temaslarımızda en çok konuşulan konulardan biri de Kürt kardeşlerimizin talepleri, yaşadıkları sorunlar ve çözüm önerileridir."

Yapıcıoğlu 'çözüm önerileri' noktasında, bir önceki dönemi işaret ediyor ve "şiddet/terör meselesi' ile "Kürt vatandaşların hak taleplerinin birbirinden ayrılması gerektiğini" özellikle hükümetle yaptıkları görüşmelerde "dillendirmeye devam ettiklerini" vurguluyor.

"Silahların bırakılması durumunda siyasetin alanının genişleyeceğini, meselenin daha rahat konuşulabileceğini ısrarla vurguladık. ‘çözüm süreci’ olarak isimlendirilen süreçte yapılan yanlışları sıraladık. Kürt Meselesi’nin çözümünün bir hak-hukuk meselesi olduğunu, temel hakların tanınması ve güvenceye alınmasının herhangi bir şarta bağlanmasının veya pazarlık konusu yapılmasının yanlış olduğunu, sürecin al-ver şeklinde yürütülmesinin süreci zehirlediğini söyledik."

"Hükümet gerekli adımları atmamakla itham edildi, PKK süreci bitirmek ve masayı devirmekle suçlandı. Bu durumdan ders çıkarılmalıdır."

Yapıcıoğlu'nun değindiği bir önceki 'çözüm süreci', 2013-2015 yılları arasında PKK ile Türkiye arasındaki müzakereleri kapsıyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.

Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015'te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti.

Bu dönem, Türkiye'deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden oldu.

"PKK’lı olmayan ve eylemlerini yanlış bulan milyonlarca Kürt vatandaşın talepleri veya beklentileri PKK ve temsilcileriyle asla pazarlık konusu yapılmamalıdır. PKK veya temsilcileriyle yapılan görüşmeler veya pazarlıklar münhasıran silah bırakma prosedürü ve silah bırakanların hukuki durumlarıyla ilgili olmalıdır."

'Süreç ittifakı'

DEM Parti yetkilileriyle "karşılaştıklarında" gayriresmi temas ve görüşmelerinin olduğunu, ancak kurumsal açıdan "planlı bir görüşmelerinin olmadığını" söyleyen Yapıcıoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Biz en azından AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak bu yolu beraber yürümeye karar verdik," sözlerini şöyle yorumluyor:

"Sayın Erdoğan’ın bu cümlesinden sadece üç partinin süreci birlikte yürüteceği, diğer partilerden bir katkı beklenmediği gibi bir anlam çıkmaz. “En azından” diyerek bu üç partinin birlikte yürüyeceğini, bu yürüyüşe diğer partilerin de katılmasını beklediğini vurgulamıştır. Özellikle Meclis’te grubu bulunan partilerden CHP’nin net olmayan tavrı, İYİ Parti’nin karşı duruşu nedeniyle böyle bir cümle kurduğunu düşünüyorum. Zira aynı konuşmada “İnşallah mümkün olan en geniş katılımla, yapıcı ve kolaylaştırıcı bir yaklaşımla Meclisimizin de bu hayırlı süreci desteklemesini temenni ediyorum.” ifadeleriyle talep ve beklentisini de dile getirdiğini gözden kaçırmamak gerekir."

DEM Parti İmralı Heyeti üyesi ve Van Milletvekili Pervin Buldan, 12 Temmuz Pazar günü kamuoyundaki 'ittifak' tartışmalarını 'süreç ittifakı' şeklinde düzeltmişti.

Anka Haber Ajansı'na konuşan Buldan, "Bu ittifak süreç ittifakıdır. Başka bir ittifak olarak algılanmamalı," dedi.

'Barış ve Demokratik Toplum' ya da 'Milli Birlik ve Beraberlik' Komisyonu

Şimdi TBMM'de yeni bir komisyon kurulması bekleniyor.

24 Haziran Salı günü siyasi partilerin grup yöneticileriyle yemekte bir araya gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, 30 Haziran Pazartesi gününe kadar komisyonun üye yapısı, çalışma şekline ilişkin önerileri partilerden iletmelerini istemişti.

18 Temmuz Cuma günü TSİ 10:00'da Meclis'te bir toplantı yapılacak ve İYİ Parti dışında TBMM'de grubu bulunan beş siyasi partinin grup başkanvekili 'koordinatör' olarak katılım sağlayacak.

DEM Parti bu yeni komisyonun adının “Barış ve Demokratik Toplum” olmasını öneriyor, Cumhur İttifakı ise “Milli Birlik ve Beraberlik Komisyonu“ ya da “Milli Mutabakat Komisyonu“ isimlerine sıcak bakıyor.

Yapıcıoğlu'na göre, TBMM çatısı altında komisyon kurulması 'isabetli' bir yaklaşım:

“Silahsızlanma süreci ve silah bırakanlarla ilgili ne tür yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu, yapılacak olan yasal düzenlemelerin çerçevesinin nasıl olması gerektiği konusunda Meclis’te bulunan partilerin ortak çalışma ile katkı vermesini son derece değerli ve isabetli buluyoruz.“

TBMM'de bir partinin grup kurabilmesi için en az 20 sandalyeye ihtiyacı var. HÜDAPAR ise Meclis'te grubu olmayan 10 partiden biri. 28. Dönem Parlamentosu'nun yüksek bir temsil kabiliyetine sahip olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “Bu büyük bir avantajdır ve kullanılabilirse terörü sonlandırma, kan ve gözyaşını durdurma, çözüm yolunda çok büyük katkısı olacaktır,“ diyor ve ekliyor: “Elbette biz de elimizden gelenin en iyisini yapacağız ve gerekli katkıyı vereceğiz.“

'Bütün Türkiye kazanacak'

Yeni döneme yönelik yaptığı değerlendirmede, “Sulh ve huzurun kaybedeni yoktur,“ vurgusunda bulunuyor:

“Terör ve şiddet ortamı herkese kaybettirdi, en büyük zararı da Kürtler gördü. Terörden kazanan sadece kaos bezirganları ve gençlerin kanı üzerinden rant ve siyasi ikbal devşirenlerdir. Dolayısıyla silahların susması, şiddetin sona ermesi, huzur ortamının avdet etmesi herkes için kazançtır, en büyük kazananı da Kürtler olacaktır. Artık gençlerini kurban vermeyecek, yerini yurdunu terk etmek zorunda kalmayacak, Kürt dediği için terörist damgası yemeyecek, meselelerini daha rahat konuşabilecek, siyasetin üzerinden silahın gölgesi kalkacaktır. Bütün Türkiye kazanacak, imkân ve kaynaklar refah için, kalkınma için, eğitim ve sağlık için harcanacak ve hepsinden önemlisi “iç düşman” gibi absürt bir kavram ve tanımlamadan kurtulmuş olacak. Özetle sulh ve huzurun kaybedeni yoktur. Sadece kan tüccarları ve silah kaçakçıları kaybedecektir.“  

HÜDAPAR'ın tabanı ne diyor?

Yapıcıoğlu, Ekim 2024'te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlayan ve aylardır Meclis koridorlarında konuşulmaya devam eden bu yeni sürece HÜDAPAR tabanının olumlu yaklaştığını belirtiyor:

“Tabanımız silahın, şiddettin, kanın ve gözyaşının son bulacağı, huzurun, kardeşliğin ve adaletin hâkim olduğu bir ortamı arzu etmektedir. Bu konuda atılan her adımı değerli görmekte ve destek vermektedir.“

HABER İÇERİK VE KAYNAK: euronews.com


Ukrayna'nın yeni başbakanı Yulia Svyrydenko kim?Önceki Haber

Ukrayna'nın yeni başbakanı Yulia Svyryde...