haberanaliz
Prof.Dr.Mustafa KAYMAKÇI

Prof.Dr.Mustafa KAYMAKÇI

Mail: mustafa.kaymakci68@gmail.com

ATIK SÖMÜRGECİLİĞİ

KOLONYALİZMİN YENİ VERSİYONLARINDAN BİRİ: ATIK SÖMÜRGECİLİĞİ

Sömürgecilik, gelişmiş merkez ülkelerinde egemen olan kapitalist üretim biçimi ve ilişkileri   sonucunda hiç bitmiyor, yeni sürümlerle ortaya çıkıyor. Bu doğrultuda  sömürgeciliğin çevre ülkelerine olumsuz yansımaları söz konusu.

Bunlardan birisi de  son dönemlerde artarak ortaya çıkan  “Kolonyalizmin Yeni Versiyonlarından Biri: Atık Sömürgeciliği”. Atık Sömürgeciliği; maden arama etkinlikleri, gemi söküm sanayi, çimento sanayi ve döküm sanayi gibi çevre kirletici etkinliklerle, çevre ülkelerinde sanki sanayileşmenin bir boyutu olarak yansıtılıyor.

Dilerseniz “Atık Sömürgeciliği” konusunda kısa bir anımsatma yapalım.

Atık Sömürgeciliği Ne?

Atık sömürgeciliği, gelişmiş merkez ülkelerin elektronik, plastik ve tehlikeli kimyasal atıkları gibi  endüstriyel atıklarını yasal ya da yasa dışı yollarla gelişmekte olan ülkelere göndermesi ve bu ülkeleri adeta “Atık Çöplüğü durumuna getirmesi olarak tanımlanıyor.

Gelişmiş merkez ülkelerinin egemenleri, kendi çevrelerini temiz tutarken çevre kirliliği ve sağlık risklerini, daha güçsüz ülkelere yüklüyorlar. Ancak üzerinde durulması gereken önemli noktalardan birisi, o ülkelerindeki çalışan sınıfların, bir başka deyişle uluslararası sömürüden bir ölçüde pay alanların sessizliğini de sorgulamak gerekmiyor mu?

Atıkların Özellikleri Neler?

  • Elektronik atıklar (e-waste): Kullanılmış bilgisayar, telefon ve televizyon gibi  aygıtlar. Afrika ve Asya ülkelerine gönderiliyor.
  • Plastik atıklar: Özellikle Çin 2018’de plastik atık ithalatını yasakladıktan sonra, bu atıklar Malezya, Endonezya ve Türkiye gibi ülkelere yönelmiş.(*)
  • Tehlikeli kimyasal atıklar: Kimi gelişmiş  merkez ülkeleri, yok edilmesi zor olan kimyasalları yoksul ülkelere ihraç ediyor.

Atık sömürgeciliğinin sonuçlarını irdeleyelim mi?

  • Çevre ülkelerinde  geriye dönüşümsü doğa kirliliği yaratıyor. Toprak, hava ve su zehirleniyor.Tarım yapılamaz duruma geliyor ve tarımsal üretim azaldığı için gıda açısından dışa bağımlılık artıyor.
  • İnsan sağlığına zarar veriyor. Kanser ve solunum hastalıkları gibi hastalıkları artırıyor.Bu durumdan çocuk işçiliği de olumsuz olarak daha fazla etkileniyor
  • Merkez ülkelere ekonomik bağımlılığı sürekli duruma getiriyor. Ancak çevre ülkelerinin işbirlikçi sermaye grupları, kısa vadeli kazançları için bu atıkları kabul ediyorlar.

Atık ithalatı ile ilgili bir “Basel Sözleşmesi”(**) var. Ancak bu sözleşmenin uluslararası düzeyde tartışıldığını ve uygulamadaki denetimlerin yetersiz kaldığını diyenler var. Kanımca “merkez ülkelerinin  denetiminde düzenlenen sözleşmelerden hayır çıkar mı?” bilemem.Cevabı size bırakmak isterim.

Türkiye Atık Sanayisine Bir Bakalım Mı?

Bir çevre kapitalizminin egemen olduğu Türkiye’de de emperyalist ülkelerin “çöplüğü” olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyoruz.

Kimilerine bu durumu,  “Kirlilik Yoluyla Sermaye Birikimi” olarak adlandırıyor.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) ve Birleşmiş Milletler (BM) Comtrade verilerine göre, AB üyesi ülkeler, AB üyesi olmayan ülkelere 2022 yılında 32.1 milyon ton atık ihraç etmiş.

Türkiye, 2022 yılında AB’den ihraç edilen atıklar için en büyük hedef ülkesi olmuş. 12.4 milyon ton hacmiyle toplam atık ihracatının yüzde 39’u Türkiye’ye gelmiş. İkinci en büyük varış noktası ise, 2022’de AB’den 3.5 milyon ton atık alan Hindistan imiş.

AB’den ihraç edilen demirli metal atıkların yüzde 60’ı (10.7 milyon ton) ve kağıt atığının yüzde 15’i (4.6 milyon ton) Türkiye’ye ithal edilmiş.

Atık Sömürgeciliğine Karşı Ne Yapabiliriz?

Atık sömürgeciliğine karşı kamuoyunda bir bilinç oluşturmaktan başka çare yok.Çoğumuz bu sömürgeciliğin farkında değiliz.

Çevreye duyarlı demokratik kitle örgütleri bu konuda etkinlikler düzenlemeli(***)

Siyasi partilere bu konu aktarılmalı.İl ve ilçe düzeyinde örgütlerin etkinliklerine konu olarak getirilmeli.

Kısaca “Çöp değil ham madde ithal ediyoruz” söylemi sorgulanmalı,  atık ithalatı durdurulmalı.

(*)Türkiye’de atık ithalatının olumsuzluklarını dile getiren bilimciler de var.BBC Türkçe'ye konuşan Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi  öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Gündoğdu;Türkiye’ye yıllık 600-700 bin ton plastik ithal edildiğini,burada bir ham madde transferi ya da ekonomik faaliyet olduğu iddia edilse de aslında başka ülkelerden kirlilik ithal edildiğine değindi ve  ithal edilen  plastiklerin ancak 200-250 bin tonundan  hammadde üretilebildiğini belirtti. Gündoğdu, geri dönüştürülemeyen kısımların ya su sistemine karıştığını ya yasadışı bir şekilde çevreye atıldığını ya da geri dönüşüm tesislerinde yakıldığını söyledi."Bazı yerlerde bu atıkların çimento fabrikalarına götürüldüğü iddia ediliyor,ancak düzgün bir veri izleme sistemi olmadığından bunun akıbetini bilmiyoruz."dedi.(Bakınız: https://www.bbc.com/turkce/articles/c3rxpwe8r49o)

(**)Türkiye 1994 yılında Basel Sözleşmesine taraf olmuştur. Basel Sözleşmesinin amacı; tehlikeli ve diğer atıkların sınır ötesi hareketlerini azaltmak, tehlikeli ve diğer atıkların oluştukları yere en yakın olacak şekilde çevreyle uyumlu olarak ıslahı ve yok edilmesini sağlamak, tehlikeli ve diğer atıkların oluşumunu en alt düzeye indirmekti. Türkiye de  Sözleşme ve Çevre Kanunu’na dayanarak “Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği(TAKY)” hazırlanmış ve 1995’de yürürlüğe girmişti. TAKY ile ülkemize olan her türlü atık ithalatı yasaklanmıştı. Bu yönetmelik 2016 tarihinde yürürlükten kalktı ve atık ithalatı, iş çevrelerinden gelen taleplerin de  etkisiyle başlatıldı.Daha sonra kamuoyunun tepkileri nedeniyle, 18 Mayıs 2021'de Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğle plastik atık ithalatını  yeniden yasaklandı.Karar resmi olarak 2 Temmuz 2021’de yürürlüğe girdi. Ancak Ticaret Bakanlığı, 10 Temmuz 2021’de yine Resmî Gazete’de yayımlanan bir tebliğ ile yasağı geri çekti.Günümüzde her türlü atık ithalatı artarak devam ediyor.

(***) İZÇEP(İzmir Çevre Gönüllüleri Platformu) bunlardan biri.6 Eylül 2025 tarihinde İZÇEP’den meslektaşım   Alaettin Hacımüezzin de “Dış Alımda Dengesizlik; Suyu Nefesi Kirletirken Biz Nereye Bakıyoruz? “ adlı yazısı ile Atık Sömürgeciliği konusunda bir uyarı yapmış bulunuyor.İZÇEP gibi örgütlerin  yaygınlaşması gerekiyor.