Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

BU YÜZYILDA TEK ADAMLIK YÜRÜMEZ

BU YÜZYILDA TEK ADAMLIK YÜRÜMEZ

Geçen yüzyılda imparatorlukların sonu gelmişti. Birinci ve ikinci dünya savaşları sonrası kurulan bağımsız cumhuriyetlerin çoğu da demokrasiye yönelmişti.

Demokrasiyi başarıyla uygulayanlar oldu, başaramayanlar oldu.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği SSCB 1990’lı yılların başında dağıldı gitti, devamını bağımsızlık ilan ülkelere bıraktı. Tito’nun Yugoslavya’sı da aynı kaderi paylaştı.

Orta Asya cumhuriyetleri, eski demirperde ülkeleri Moskova’dan koptular. Doğu Almanya, Batı Almanya ile birleşti tek ülke oldular. Çek Cumhuriyeti Çekya ve Slovakya olarak ayrılıp yürüdüler.

Başkan Putin Rusya’da başa geçince ülkesindeki dağınıklığa son verdi ve inatla rüyasını gerçekleştirmeye soyundu. Neydi bu rüya?

Parçalanan SSCB’nin parçalarını öyle veya böyle Rusya Federasyonu’na bağlamaktı. Satranç tahtasını kurdu.

Yakın geçmişte Gürcistan ve Kırım’dan sonra Nur Sultan Nazerbeyav’ın Kazakistan’ını da istediği yönetimle kendine bağladı.

Diğer Orta Asya cumhuriyetleri Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan

zaten Putin ne derse ona “peki” diyorlardı.

Ve sıra Batı’ya yönelmeyi kafasına koymuş Ukrayna’ya gelmişti. Kankası Belarus’la birlikte bu ülkeyi de direkt veya dolaylı olarak kendisine bağlamaya çalıştı.

Ne var ki, Ukrayna’nın başına geçen komedyen Zelenski, Putin’le çarpışmaya istekliydi. Ülkesinin bağımsızlığı için kolları sıvadı. Ve bugüne gelindi.

Gelişmeleri seyreden ABD ve AB, nihayet Putin’i suçüstü yakaladı.

Putin, elini kolunu sallayıp Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yürürken, Zelenski de yalnız kalmanın dayanılmazlığıyla dünyayı ayağa kaldırdı.

YULİA VE STAS’I KİM KURTARACAK?

Yulia Yablonska ile 2016 yılının Temmuz ayında Kanada’nın Toronto kentinde aynı evde kaldığımızda tanıştık. Bir ay süreyle beraber oldu.

O zamanlar 8 yaşlarını süren oğlu Stanislav (Stas) ile İngilizce öğrenmek için Kiev’den gelen Yulia, sıcakkanlı, Türkleri seven biriydi. Birkaç kez  ülkemizi tatil (Antalya) nedeniyle ziyaret eden, İstanbul’a hayran Yulia  sanki 40 yıldır arkadaşmışız gibi hissettirmişti kendisini.

Dil okuluna gitmek için sabah erkenden kalkıyor, oğluyla kahvaltı yapıyor ve hazırlanıyordu.

Yulia, Türk kahvesi içmeden sokağa çıkmazdı. Birlikte kahve arkadaşlığımızın tadına doyum olmuyordu.

Bu dostluk halen sürüyor. Kendisiyle hep yazışıyorduk.

En son, Rus güçlerinin Kiev’e girdiği gün WhatSapp’tan yazıştığımız Yulia, bana şöyle yazmıştı: “Şu anda arabadayım. Her şey çok korkutucu, şüpheli ve karışık. Trafik felaket..”

Bundan sonra ne kadar kendisine yazdıysam da bir ses ve haber gelmedi Yulia’dan. Merak ediyorum hala..

Hepimiz, Ukrayna’da olup bitenleri izliyoruz. Rus askerleri adım adım ilerliyor. Rus uçakları, gözyüzünde gösteri uçuşları yapıyor ve bombalar yağdırıyor.

Putin, bağımsız bir ülkede nasıl böyle davranabilir?

O hakkı kendisinde nasıl bulur? Ah bulur tabii ki, o  coğrafyaların TEK ADAM’ı...

O’na boşuna son Rus Çarı demiyorlar.

Bu çağda Tek Adam’lara yer yok artık.

Geçmiş saltanatlar da geri gelemez. Tarih ders alınmazsa tekerrür eder görünse de, o hayallerin gerçekleşsi yönünde konjonktür uygun değil.

Putin, Ukrayna’yı bir an önce terketmeli, yoksa çok büyük katliamlar olası. Dünya kamuoyu, Putin’e karşı gittikçe daha çok kenetleniyor.

Belki de Putin’in de sonu geldi ne dersiniz?