Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

Filistin Devlet olsun Bölgeye Barış Gelsin

İsrail ile HAMAS çatışması, gerçekten bu kez artık Ortadoğu’da hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösteriyor.

Adına savaş diyenler, bu orantısız savaşın bölge ülkelerini de çok kötü etkileyeceğini düşünüyorlar ki tüylerimiz diken diken oluyor.

Bir de çatışmanın din savaşlarına dönüşebileceğine inananlar var.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken’in İsrail’e gidip “Ben buraya bir Yahudi olarak geldim” demesini Mısır’a gittiğinde ise bunu düzeltmeye çalışarak, “Buraya bir insan olarak geldim” diye düzeltse de çelişkiye düştüğünü yorumlamaya gerek var mı?

Bizim Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze’ye gidip “Ben buraya bir Müslüman olarak geldim” dese, neden meseleyi dinsel bir görüntüye dönüştürüyor diye eleştirilirdi değil mi?.

Savaş hali 10 günü geçti ancak durum yine de çok çok kritik..

Öncelikle HAMAS’ın yaptıkları, 20”irci yüzyıldan kalan bir eylem şovuydu.  Ve en çok zararı da Filistin halkına verdi.

ABD ve AB ülkelerinin çoğunun hemen kendilerini İsrail’in yanında açıkça göstermeleri ise kabul edilemezdi. Bir bekleyin görün neler olup bitiyor izleyin...

Mantık nerdeysen Batı ülkelerine uğra. Liderlerin aklına gir..

Çifte standardı bir kenara bırak. İki farklı toplumun iki ayrı devlet olarak yan yana yaşamaları için barış çubuklarını yak..

Yok, ateşle dans ediyorlar.

İsrail Başbakanı Netenyahu’nun Filistin’i bölmek için HAMAS’ı kullandığı belgelerle ortaya çıktı. Şimdi o terör örgütü, bumerang gibi dönüp İsrail’i vurup geçti.  

Batı Şeria’da Mahmut Abbas’ın liderliği çok pasif kaldı..

İsrail’in her daim “vaat edilmiş topraklar bizimdir’ söylemleri de sökmüyor artık..

Kim ne derse desin, İsrail de Ortadoğu’da cetvelle çizilmiş bir ülkedir.

1948 yılından bu yana süren Filistin – İsrail sorunu bu yüzden çözülemiyor. Eğer İsrail bir devlet oldu ise Filistin de olmalıydı..

ARAFAT FIRSATI KAÇIRDI

İsrail’e gitmiş, başta Telaviv olmak üzere Kudüs, Hayfa, Yafa, Kudüs, Batı Şeria ve Gazze’yi dolaşmış, araştırmalar yapmış İsrailli yetkililerle de, Filistinli yetkililerle de görüşmüş bir gazeteciyim.

Bu geziyi, ABD Başkanı Bill Clinton döneminde 1995 yılında iki taraf arasında 1995 Oslo Anlaşmaları sırasında gerçekleştirmiştim.

O zaman FKÖ Lideri Yaser Arafat ile İsrail Başbakanı İzak Rabin, bu çerçeve anlaşmasını imzalamışlardı. Üstelik de Washington’da Clinton’ın gözetiminde imzalanan bir anlaşmaydı.

Ve dünya nihayet bölgeye BARIŞ geleceğine inanmaya başlamıştı..

Biz İsrail Telaviv Borsası tarafından davet edildik.  

Bir grup iş insanı ve gazeteciler olarak barışın tadı damağımızda bolca her yeri gezme imkanımız oldu.

Ne var ki o anlaşmalar daha sonra barış getirmeyecekti.

Çünkü iki tarafta da fanatizm ve çatışma öfkesi alışkanlık halinde sık sık ortaya çıkacaktı. İzak Rabin’in öldürülmesiyle barış umudu uçtu gitti.

Bugüne gelirsek Ortadoğu çıbanı öyle bir patladı ki, bulaşanları götürür böyle giderse.

GAZZE AH GAZZE…

Çatışmanın simge şehri Gazze’de doğup yaşadığımızı düşünelim..

Ne yapardık acaba?

Her an üzerimize bombalar düşüyor. Elektrik yok, su yok, yiyecek çok sınırlı. Mısır, Refah sınır kapısını açtı ama her an kapanabilir.

2.4 milyon insanın yaşadığı bu açık hava hapishanesinden 1 milyona yakın insan kaçmaya çalışıyor. Çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan ölü ve yaralılar ortada kalmış..

Kara harekatı Demokles’in kılıcı gibi sallanıp duruyor.

İsrail en son, “Belki başka bir şey de olabilir” demeye başladı.

Çok rahat, çünkü ABD’nin ve İngiltere’nin savaş gemileri yanı başında.

Tam bir vahşet ve gerçek ötesi kıyım var. Altı tünellerle dolu olsa da şehirden çıkmak çok az mümkün.

Gazze’yi gezdiğimde bayılmıştım. İnsanları sıcak ve candan, misafirperverdi. Ne yazık ki, kalkınmışlık yoktu.

İsrail’de dolaştığım bölgelerde de insanlar bizim gruba çok yakın davrandılar. Hele de Türkiye’den giden Yahudilerle hemen kaynaşıyorduk.

Adı konulmayan bir cast sistemi vardı. ABD’den, Avrupa’dan gelen Yahudiler, Rusya’dan ve çevre ülkelerden gelenlerle pek anlaşamıyorlardı.

En altta ise Afrika ülkelerinden gelmiş Yahudiler vardı.

Neyse, İsrail bende çok homajen olmayan, sandığımızdan daha fazla dinsel fanatizmden kendilerini kurtaramayan, buna karşın çok çalışkan ve hırslı insanlar toplumu izlenimi bırakmıştı.

Türkiye’de yaşayan birçok Yahudi dostum var ki, İsrail’de kesinlikle yaşamak istemediklerini söylerler.

Nedenini sorduğumda, “Orası her zaman ateş topu, neden buradaki huzurumuzu bozup da gidelim?” derler..

Onlar ki, bölgeye barış gelmeyeceğine inanamıyorlar, bizler nasıl inanalım.

Nitekim, İsrail’in adı konulmamış Filistinlileri yok etme hırsları devam ediyor ne yazık ki..

ABD Başkanı Joe Biden, yarın İsrail’e gidecek.

Bakalım ateş dansı mı yapacak veya dediği gibi Gazze’ye yaralarını sarma fırsatı mı verecek?