TARSUS DEVLET HASTANESİ
Arkadaş üzüldüğüm nokta şudur.
Devlet pırıl pırıl binalar yapıyor, içini donatıyor, dört dörtlük hizmet binalarını çalışanlara sunuyor.
Buralara torpil ve icazet ile kıyak SÖZLEŞMELER imzalayıp acayip maaşlara kavuşan idareciler atanıyor.
Koltuklara talip olurken, ‘ben bu işe layıkmıyım, benim hakkım mı, ehliyet ve liyakatim buna hazır mı, bilgi ve tecrübem yeterli mi, ben bu işi gerçekten hakkı ile yapabilir miyim’ diyen bir kişi görmedim.
Herkes balıklama dalıyor, arkasına siyasi bir güç alıp gelip oturuyor.
Sonra…
Sonra, olan devlete ve millete ve milli kaynaklarımıza oluyor…
Yazık günah ya!!!
Devletin güvenlik kamerası, hastanelerin her yerinde, koridorlarda, muayene odalarını gören yerlerde, çalışanların giriş çıkış yaptığı her alanda, bahçede, otoparkta, kantinde, hastanenin ihata duvarının dört bir yanında 7/24, 6 aylık kayıt tutacak şekilde olması lazım.
Bu devlet bizim, biz bu devlete hor naçar bakamayız, lakayıt davranamayız.
Hele kendine görev ihdas edilen, devletin makamı emanet edilenlerin üzerinde Peygamber efendimizin (S.a.v) HİLATI vardır. Onlar çok dikkatli, özenli çalışmak zorundalar.
Buraya kadar tamam.
Değerli insanlar, dün akşam önüme aşağıdaki linkteki haber düştü.
https://www.mersingundem.com.tr/haber/10595/tarsus-devlet-hastanesinde-skandal-iddia.html
Haberi lütfen tıklayıp birde bir kez ALLAH RIZASI İÇİN OKUYUN…
Ben okudum, vallahi billahi insanlığımdan utandım.
Böyle bir şey olabilir mi yahu?!
“"Patates kes başına koy" denilen hastaya beyin kanaması teşhisi…” şeklinde haber içeriğinde ilginç iddialar var. İlgili mağdur hastanın da beyan ve görüntüleri var…
Doğrusu işin kökü TARSUS DEVLET HASTANESİ olunca şaşırmadım.
Çünkü burası son 5 yıl içinde o kadar acayip konular ile gündeme geldi ki, şaşarsınız.
Bir zaman Klima dış ünitesindeki arıza tespiti yapılırken, azot yerine başka bir gazın basılması ve gazı boşaltmadan kaynak yapılması sonucu çıka patlama da 2 kişi ağır toplam 5 kişi yaralanmıştı.
O kişilerden biri yürüme engelli kalmış, diğerinin parmaklarında kopma, kulağında işitme kaybı meydana gelmişti.
Aynı yıl hemşire K.S. kendisine ilaç enjekte ederek hastanede intihar ederek YAŞAMINI YİTİRMİŞTİ. Bu ilacı nasıl buldu, nasıl enjekte etti, hiç mi gören olmadı, bu kişinin durumu hiç bilinmiyor muydu….?
Yine geçmiş te hastane dışından bir elini kolunu sallayıp geliyor personel kurşun yağdırıyordu…
Durup dururken, ilginç bir şekilde hastanenin bodrum katında UPS cihazlarının bulunduğu yerde birden bire yangın çıktı. Ve bu cihazlar kullanılamaz hale geldi, devlet zarar etti… Sorumlular hakkında ne yapıldı?!
Bir gün Hastanenin 14. Katına çatıya çıkan bir vatandaş intihar girişimine kalkıştı… Bu kişi oraya nasıl çıktı, hiç mi gören olmadı, nasıl bir idare bu dedirten işte yine kimseye bir şey olmadı. Herkes görevinde ve görevinin mesuliyeti içinde herkes çok iyi çalışıyor (!)
Hele hastanede tedavi gören 61 yaşındaki bir kadın, beyin cerrahi servisinde oğlu tarafından önce bıçakla boğaz ve ayakları kesilip, ağzına kaynar yağ dökülerek sonra da silahla vurularak öldürüldü.
Faciadan dönülen hastane bodrum kat kapalı otoparkında LPG li bir araç yandı, panik yaşandı…
Geçtiğimiz günlerde hastanenin yemek yağ tutucusunun bulunduğu derin atık yağ kuyusuna, tedbirsiz ve dikkatsiz şekilde, hiçbir ciddi önlem alınmadan giren yemekhane personelinin kuyu içinde bulunan gazlar ve sıvılardan etkilenerek ciddi iş kazası geçirmesi yaşandı.
Benzer olayları daha çok sıralarım…
Her olay anında Mersin’de tepeden tırnağa İDARECİLER VE YÖNETİCİLER vardı.
Sorumluluklarının bilinci içinde, görevlerini tam ve eksiksiz yerine getirebildiler mi?
Yoksa eften püften inceleme ve araştırmalarla olaylar kapatılıp, eksiği gediği ihmali olan idareciler görmezden gelinip, olan biten sineye mi çekildi?!
Devletin kamu zararını düşünün.
Ayrıca insanların yaşam hakkını düşünün.
Yine bu olumsuzlukların hastaneyi ve devletin idaresini kamuoyunda nasıl gözlerden düşürdüğünü düşünün.
Hangi birini nasıl yazayım?!
Bu hastaneyi devlete yakışır hale getirecek, idarecileri koltuklarında boş boş oturtmayacak ve sahaya indirecek, görevlerini eksiksiz ve kusursuz yaptıracak, devletin malına ve mülküne sahip çıktıracak, verimli çalışmayı arttıracak hale kim getirecek?!
Uyduruk kalite kontrolleri ile geçiştirmekten vazgeçilmeli.
İl müdürü, Vali önderliğinde çok titiz bir kurul kurup, yasalara, yönetmeliklere, yürürlükteki mevzuatlara uygun çalışılıp çalışılmadığını kontrol ederken, tebdili kıyafet ile sık sık bu hastanenin iç kontrolünü, çalışma şeklini, personelin hal hareketini, vatandaşa tavrını, hastaya tavrını, yapılan tetkik ve tedavinin sonucunu, yerindeliğini incelemeli.
İşini düzgün yapmayan, önemsemeyen her idareci görevinden alınıp kaldırılıp atılmalı.
Eğer idareciler kendileri üstün hizmet yapsalar, personel lakayıt davranamaz, bu olaylarda yaşanmaz.
Burada iş güvenliği uzmanları yok mu?
Burada güvenlik ne iş yapar?
Hastanenin çatısına kadar, kişi güvenliğe takılmadan nasıl çıkar?
Hastane kapalı otoparkına LPG li araç nasıl alınır?
Kendine ilaç enjekte edenin durumu hakkında kimse bilgi sahibi değil miydi, bu ilacı nereden buldu?
Anasına kurşun yağdıran silahla içeri nasıl girdi, kadın bu oğlundan dertli imiş, şikâyetçi imiş, işin detayı araştırılmadı mı?
Allah aşkına, Yok mu bu hastaneyi kurtaracak biri?!
5018 SAYILI KAMU MALİ YONETIMI VE KONTROL KANUNU açısından DEVLETİN ZARARI MESELESİ İLE OLAYLARA BAKTIĞIMIZDA: “….. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanun’un “Kamu Zararı” başlıklı 71’inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca kamu zararı, “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması” şeklinde tanımlanmış olup bahse konu maddenin ikinci fıkrasının (g) bendinde ise, “Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması” hususu kamu zararının belirlenmesinde esas alınacak kriterler arasında sayılmıştır.
Hesap verme sorumluluğu: Madde 8- Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.
Üst yöneticiler: Madde 11- Bakanlıklarda ve diğer kamu idarelerinde en üst yönetici, il özel idarelerinde vali ve belediyelerde belediye başkanı üst yöneticidir. Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve kanunlar ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden .... mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar. Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.. DEMEKTEDİR.
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8. Maddesinde YUKARIDA NE DİYORDU?: “Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır.”
BU DEVLETİN HESAP SORACAK MERCİ VE MAKAMLARI NE YAPIYOR ACABA?!
ALLAH BU DEVLETE VE MİLLETE ZEVAL VERMESİN
CEVAP VE DÜZELTME HAKKINA SAYGILIYIZ.
Cevabı yazıda, adı geçen ilgilisi ve yetkilisi göndermesi gerekir. Telefon ve iletişim bilgilerini koymayı unutmayınız.
CEVAP GÖNDERECEĞİNİZ e- posta ADRES:
Köşe Yazarları
