haberanaliz
Dr.Binhan OĞUZ

Dr.Binhan OĞUZ

Mail: binhanoguz@gmail.com

TarımsalTurizmin Sürdürülebilirliği için Slow Food…

Sahi Eko-turizme ne oldu?

Haber Analiz okurları ile bu haftaki buluşmamız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 6 yıl sonra, Beyaz Saray’daTrump ile görüşmesi haberleri gündemine odaklı iken oluyor ve tabi ben yine ülkemizin esas sorunları olan Gıda -Tarım ürünleri pahalılığını mercek altına almaktan vaz geçmeyeceğim dedim, hatta ilk işim, Türkiye ile çok iş yaptıklarını belirten Trump’a kulak vererek, "Türkiye harika ürünler üretiyor. Onlardan çok şey satın alıyoruz, onlar da bizden çok şey satın alıyor." diye konuştuğunda, son yıllara bir bakalım, neymiş bizden ABD’nin aldığı harika ürünler dedim… ilk 10 grupta, gerçekten muhteşem olan en kilit tarım gıda ürünlerimiz yok maalesef…

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ABD'ye 2024  itibarıyla 16,4 milyar dolarlık ihracat yapılmış.

İhracatta özellikle makineler, mekanik cihazlar, kıymetli taşlar, metaller, otomotiv, halılar, diğer tekstil zemin kaplamaları, kireç, çimento, elektrikli makine ve cihazlar sektörleri öne çıkmış.

Bu ülkeden ise aynı yıl 16,2 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirilmiş ve ABD’den ithalatta mineral yakıtlar, yağlar, demir, çelik, makineler, mekanik cihazlar, organik kimyasallar ve plastik mamulleri sektörleri ön planda olmuş

25 Eylül günü gerçekleşen ABD ile yapılan anlaşmaya göre, BOTAŞ, 2026 yılından itibaren yılda yaklaşık 4 milyar metreküp LNG eşdeğeri ithalat yapacak ve Amerikan The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinde bugün yayımlanan habere göre, 20 yılık anlaşmanın toplam maliyeti 43 milyar dolar olacak.

Yani bir deyişle enerjide dışa bağımlılıkta “partner değiştirdik”!

Oysa, esas istediğimiz, enerji dahil,  her alanda ekonomik bağımsızlık peki işe kolaydan başlasak da sosyal ve ekonomik açıdan bu derece zorlandığımız şu dönemde, “ederlerimize” odaklanarak çözüm arasakdaha gerçekçi olmaz mı?

Tekrar sorayım sizlere…

Nedir ülkemizin bu “ederleri”, dışa bağımlı olmaksızın bizim olan zenginlikleri?

2 T! Ülkemizin dışa bağımlı olmayan 2 çok büyük zenginliği Tarım ile Turizm (2T) birçok ortak özelliklere sahiptir ve bu anlamda birbirlerini tamamlamaktadırlar.

Köy, dağ, yayla, çiftlik vb. kırsal alanlarda yapılan turizmi geniş anlamda kırsal turizm adı altında toplamak doğru olur. Tarımsal ve turistik etkinlikler bir arada ve birbirinin tamamlayıcısı olmaktadır.

Tarım turizmi, Turizm ve tarım gibi eşit odaklı yapılanmaları ifade etmektedir.

Eko-turizm, biyolojik ve kültürel çeşitliliği gözeten, deneyimleten doğa temelli bir turizm faaliyetidir.

Eko-turizm, biyolojik çeşitliliğin, doğal çevrenin ve kültürel varlıkların korunmasına yönelik farkındalığı hem yerel halk hem de ziyaretçiler için artırmakta ve ekosistem üzerindeki olumsuz etkiyi en aza indirgemek için özel yönetim süreçleri gerektirmektedir(BMDTÖ).[1]

Daha önceki yazılarımızda değindiğimiz için “Hocam ne oldu sahiden Eko-turizme”  diye sorabilirsiniz ben de bu alanda geçtiğimiz yaz değişen şartları paylaşayım…

20 Haziran 2025 tarihli değişiklikle eko-turizm alanlarında imar, ruhsat ve yapılaşma şartları yeniden düzenlendi!

20 Haziran 2025’te yürürlüğe giren yeni düzenleme ile eko-turizm alanlarında imar planı şartları değişti ve en az 25.000 m² alan, tek ruhsat, 2 kat sınırı ve noter taahhütnamesi gibi kurallar yatırımcılar için zorunlu hale geldi.

Eko-Turizm, Tarım deyince Gıda ve Gastronomi geliyor zihinlere…

Aslında, ayrılmaz bir bağla birleşen gastronomi ve turizm her zaman yan yana gelmiştir. 

Geçtiğimiz hafta tanıtımı tarafıma ulaşan, 3 Ekim’de yapılacak Uluslararası Lezzet Festivalinin Muğla Tanıtım Platformu hazırlıkları bana Gastronomi turizminin önemini tekrar düşündürdü…

Her yıl düzenlenen Kültür Şenliği bünyesinde yapılan Lezzet Festivali ile Muğla, coğrafi ürün özelliği taşıyan (Datça nurlu bademinden, Bodrum mandalinası, Muğla göce tarhanası, Milas köftesine 35 kadar ürün), yöresel ürünlerini şehir merkezinde tadımlar ve satış için, görücüye çıkaracak; baktığımızda üretici ile yakınlaşma ve gastronomi ile turizmin sürdürülebilir olması için "yerel" olana ilginin yenilenmesi ve birleştiren olarak ortaya çıkıyor. Muğla, Antik Karya'dan başlayıp Mısır, İskit, Asur, Dor, Med, Pers, Makedon, Roma ve Bizans gibi farklı uygarlıklara ev sahipliğiyapmış bir sahil ilidir.

Hem kültürel, hem de gastronomi açıdan zengin değerlere sahiptir.  

Alternatif turizm  olarak görülen gastronomi turizmi, özellikle kültürel değerlere önem veren  turistlere Muğla'da yerel yiyeceklere yönelik bu tarz şenlikler daha önce yazılarımda değindiğim Slow Food projelerini hatırlattı değil mi? 

Küreselleşmenin getirdiği hızlı tüketim “hastalığını” kesebilmek için başlatılan “yavaş” hareketlerin ilki SlowFood olup, yerel mutfakların sürdürülebilirliğini, kültürlerin bozulmadan devamlılığını ve biyoçeşitliliğin korunmasını sağlamayı amaçlamaktadır.

Özellikle büyük kent yaşamlarındaki yoğun stres, kırsala kaçışı tetiklemiş, “bio/organik” yeme eğilimini güçlendirmiştir.

Slow Food, 1986 yılında Carlo Petrini tarafından İtalya'da, fast food tüketim alışkanlıklarının ortaya çıkışına yanıt olarak kurulmuş olup, temel amacı eko-gastronomi ve alternatif tüketim konusunda kamuoyunda farkındalık yaratmak olan uluslararası bir harekettir.

Uluslararası, kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Slow Food, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından tanınmakta.

Slow Food logosunda, çok yavaş bir hareketi simgeleyen bir salyangoz yer almaktadır.

SlowFood hareketinde olduğu gibi, CittaSlow hareketi, hızlı yaşama karşı sürdürülebilirliği savunmakta olduğundan, kırsal turizmi odağına almıştır.

Sürdürülebilir ve sosyal açıdan yenilikçi turizm ihtiyacına yanıt olarak ise “slow tourism-yavaş turizm” eğilimi cevap veriyor.,

2009 yılında kurulan Cittaslow Türkiye ağının 26 üyesi vardır[2] Ahlattan (Doğu Anadolu’nun plajı) , Kemaliye’ye (Fırat nehri kıyısında) Vize’den (Trakya’nın ilk sakin şehri) Gerze’ye (Türkiye’nin en mutlu yeri) bir çok mekan yaşamın iyi olduğu kentler ağında…

Tarımsal Turizm ve Yerel lezzetler odaklı gezilerinizin bol olmasını isteyerek sonlandırayım yazımı…

Tüm okuyucularıma sakin alanlarda daha yavaş yaşayıp, huzurlu hayatının farkına varmasını diliyorum.

 

[1] Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (BMDTÖ) 

https://www.e-unwto.org/doi/epdf/10.18111/9789284420858 

[2] https://cittaslowturkiye.org/tr/uye-kentler/