SİLAHLAR SUSTU PEKİ YA SONRA?
Dile kolay, 47 yıl PKK terörü yaşadık. Nihayet SİLAHLARA VEDA gerçekleşti.
Kuzey Irak’ta Barzani’nin Süleymaniye kentine yakın bir kasaba civarında Casana Mağarası önünde 30 PKK’lı kadın ve erkek militanlar, silahlarını bir kazan görüntüsündeki platforma bıraktı. Kaleşnikof’lar çoğunluktaydı.
Sembolik bir tören yapıldı, silahlar yakıldı. Böylece PKK kendisini resmen feshetti.
Kürt liderleri Ahmet Türk, Leyla Zana,Meral Beştaş,Gülten Kışanak, DEM Partisi’nin iki eş başkanı Tuncer Bakırhanile Tülay Hatimoğulları gibi isimler de vardı.
Çok uzun süre hazırlıklar yapıldı, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde geçen yıl Ekim’de başlatılan “Terörsüz Türkiye” sürecinin yeni aşamasına geçildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tarihi denilen konuşması çok önemli.
Şimdi siyasi yoldan devam edilecek. TBMM’de bir komisyon kurulacak.
Hepimiz ne olup biteceğini izleyeceğiz.
Dileyelim, kazasız belasız yürünebilsin.
YANARIZ ŞEHİTLERİMİZE YANARIZ…
Töreni izlerken bitmeyen şehit cenaze törenleri gözlerimin önünde resmi geçit yapıyordu.
Gencecik askerlerin fotoğrafları, yakınlarının gözyaşları ve “Tek terörist kalmayana kadar operasyonlar sürecek”ve “Şehitlerimizin kanları yerde kalmayacak”sözleri.
Kafam karışıyor, gözlerim doluyor, madem barış yapacaktık neden 47 yıl bekledik? 50 binin üzerinde insan öldü. Kanları da yerde kaldı. Türkiye, varını yoğunu terörün durması için harcadı. Maddi olarak 100 milyarlarca liralarımız PKK’yı bitirmek için harcandı.
Ekonomimizin en büyük kara deliği terör için heba edildi.
En son bir mağarada şehit arkadaşlarının cesedini bulmak için araştırma yapan ve metan gazı nedeniyle dakikalar arasında şehit olan 12 genç askerimizi toprağa verdik.
Ne büyük katliamlar yaşadık..
Kahrolduk, ağladık, yaslara boğulduk. Avrupa ülkeleri, ABD, Rusya ve komşularımızdan bazıları büyüttü, besledi PKK’yı.
Acılarımıza değer vermediler.
Şimdi başlayan sürecin akamete uğramasından korkuyoruz yine de… Daha önce öyle oldu.
Umarız bu kez barışı demokratik bir atmosfer ortamında heba etmeyiz.
TEK KANATLA UÇULMAZ
Siyasiler başta tüm Türkiye vatandaşları yeni bir samimiyet testinden geçeceğiz.
Elde edilen başarıyı Türkler ve Kürtler birlikte sağladı.GörüntüŞİMDİLİK böyle. Bu çok önemli.
Sürecin demokratik aşaması çok değerli olacak. Ne var ki, süreci başından bu yana destekleyen CHP Lideri Özgür Özel ve partisinin eli rahat değil. Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ve 20’ye yakın partili belediye başkanı ya tutuklu ya da görevlerinden kimi geçici olsa da alındı.
Böylece daha önce DEM’e dayatılan düşman hukuku, şimdi CHP’ye dayatılırken, devlet kanadı sadece Cumhur İttifakı ile uçmaya çalışacak. Oysa devlet iktidar ve muhalefet kanatlarıyla uçmalıydı.
Hatta, PKK’nın yaşlı lideri Abdullah Öcalan, açıklamalarında her sefer CHP’ye atıfta bulundu. İktidar hiç de öyle yapmadı.
KALICI BARIŞ DEMOKRASİ İSTER..
Sevgili okurlarım barış, farklı görüşlerin tartışılması ve tarafların hoşgörüsü ile doğar, büyür ve olgunluk kazanır.
Barış töreni yapıldı, şimdi uzun ve ince yolu birlikte yürümemiz lazım.
Geçenlerde eski Ak Partili, Gelecek PartiliveYeni Yol hareketinin öncülerinden Selçuk Özdağ’la sohbet ettik.
Gündem barış süreci olunca sormadan edemedim; “Terörsüz Türkiye” projesi için neler düşünüyorsunuz?”
Özdağ, şöyle değerlendirdi;
“Bu konu Türkiye’nin projesiyle yürüyecekse barış gelebilir. Ancak, eğer ABD ve İsrail’in korkusuyla yapılıyorsa kötü.Bunu bilmek lazım.”
“Aslında başka önemli bir mesele daha var. PKK, heterojen bir örgüttür.Yıllar içinde PKK, büyük çapta Kürt milliyetçiliği geliştirdi. Güneydoğu’da Türkmenler ve farklı etnisiteler var, aşiretleri Kürtleştirmeye çalıştı. . Kürtler kendi aralarında bile farklı dallardan oluşuyor. İktidar bu alanda pek çalışmalar yapmadı. O yüzden önümüzde zorlu bir süreç var. “
İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ise şimdidensürecin gösteri ve tiyatrodan ibaret olduğunu
savunuyor. İzlemeye devam edelim, bakalım başka neler göreceğiz. Her şeye rağmen BARIŞ’a şans verelim..
YAPAY ZEKA DÜNYAYA HÜKÜMDAR…
Barış sürecine takılmışken bu hafta önem verdiğim bir başka konu daha vardı. Yapay zeka..
Biliyorsunuz her sorunun çözümünü artık yapay zekadan bekliyoruz. Aklımızı ona emanet ettik.
Çok zorlayınca da kızıyor, küfür ediyor ve azarlıyor.
TÜSİAD, geçenlerde önemli bir rapor açıkladı. “Üretken Yapay Zekaya Hazır Olmak; Yetenek, Liderlik ve Kültürel Dönüşüme Dair Perspektifler” başlıklı bu raporu açıkladı. Başkan Orhan Turan, önemli bir konuşma yaptı ve “Yapay zekanın işletmelerimizin daha verimli yenilikçi ve rekabetçi hale gelmesinde sunduğu potansiyelin kayda değer seviyede olacağını görüyoruz” dedi, ardından da ekledi;
“Yapay zekanın üretken gücündengüvenli, etik ve kapsayıcı bir şekilde faydalanabilmek, sadece teknolojik altyapılarla değil, insana ve sürekli öğrenmeye yapılan yatırımlarla mümkün olabilir.”
“Bu noktada liderliğin rolü artık hiç olmadığı kadar kritik. Değişimi kabul etmek ve yönetmek artık yeterli değil. Kurumlarımızınkültürünü yapay zeka ile birlikte öğrenen sorgulayan esnek bir yapıya dönüştürebilmeliyiz. “
Doğru tesbitler bunlar. Aynen katılıyorum.
Ne var ki açıklanan raporda bu alanda alınacak çok yol olduğu da belli. Niye mi?
135’in üzerinde üst düzey yöneticiyle gerçekleştirilen anketler ve derinlemesine görüşmelerle desteklenen , küresel eğilimleri de değerlendiren raporda öne çıkan bulgular, gerçekleri su yüzüne çıkartıyor.
“Dağınık ve birbirinden kopuk pilot projeler yerine net bir vizyon çerçevesinde önceliklendirilmiş ve ölçeklenebiliradımlar atılması önemli görünüyor.
Bakın, dünya genelinde lider şirketlerin yüzde 95’i üretken yapay zekadan şimdiden kazanç sağlıyor,
Buna karşın Türkiye’de şirketlerin sadece yüzde 27’si yetenek geliştirmeye yatırım yapıyor. Bu çok yetersiz.
İnşallah 4 eksene oturtulan rapor, bu tabloyu değiştirebilecek stratejik adımlar için önemli bir rehber olabilir.
Acaba siyaset arenasında da yapay zeka mı kullansak.
Belki yargıyı siyasete alet etmekten kurtuluruz ne dersiniz