Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

TÜSİAD’DAN REALİST RAPOR

TÜSİAD’DAN REALİST RAPOR: 

SANAYİDE YAPISAL DÖNÜŞÜM DURAKLADI İHRACATTA YÜKSEK TEKNOLOJİYE TAM GEÇİLEMEDİ

--

Dolar ve altın “Zavallı Lira”ya karşı rekor sıçramalarla boy gösterirken, her  şeyin fiyatına da zamlar yağmur gibi gelmeye başladı.

Nurettin Nebati’nin “Ohhh!” çekerek görevini devrettiği yeni kurtarıcımız Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, hepimizden “sabır” istiyor.  Böyle olacağı belliydi. Ancak, son 3 yılı yüksek enflasyon ve aşırı hayat pahalılığı sarmalında geçirdiğimiz için SABIR istenmesi yine de ağır geldi doğrusu. Çünkü, vatandaş biliyor ki ne kadar sabrederse etsin, her seferinde kabak başında patlıyor.

Sadece vatandaş değil sanayi kesimi de “Acı reçete”lerin uygulanacağı belli olan gelecek planlarında sesini duyurmak istiyor.

Geçenlerde TÜSİAD ile Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu (REF) işbirliğiyle bir rapor yayınlandı. İçeriğe bakıldığında rapor, önemli noktaların altını çiziyor. “Türkiye Sanayisinin Bugününe Bakış ve Öneriler” adı verilen raporu Bakan Şimşek dikkate almalı.

Böyle raporların bugüne kadar onlarcasını dinledim, okudum ve her seferinde, “Bizim en büyük eksiğimiz rekabet kavramını doğru anlamında kullanmadığımız” oldu. Bu kez de aynı görüşteyim.

Açıklanan rapor da gösteriyor ki, Türk sanayisinde hedeflenen yapısal dönüşüm maalesef gerçekleştirilemedi, ihracatta da katma değerli ürünlerde kayda değer ilerleme sağlanamadı.

İşte onun için Şimşek, madem rasyonel ve uluslararası iktisat kurallarına göre kısa ve orta vadeli programlar hazırlanacaksa bu iki önemli gerçeği mutlaka gözardı etmemeli.

Raporda küresel gelişmeler bağlamında ülkemizde imalat sanayinin gelişimini irdelemeyi, imalat sanayiinin önündeki temel kısıtları belirlemeyi ve geleceğe yönetilik temel sanayi politikası önerilerini sunmayı amaçlıyor.  TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile derneğin Yönetim Kurulu Üyesi ve Sanayi Politikaları ve Yatırım Ortamı Yuvarlak Masa Başkanı Dr. Fatih Kemal Ebiçlioğlu raporla ilgili ipuçlarını verdi.

Orhan Turan, ne diyor?

“Hızla değişen ve rekabet gücüne doğrudan etkisi olacak bu küresel dinamiklere uyum sağlanması için gerekli adımların kararlılıkla hayata geçirilmesi ülkemizin konumlanacağı yer açısından kritik önemde. Bu perspektifle, ekonomimizin en önemli dinamolarından olan sanayimizin yüksek katma değer yaratmaya yönelik dönüşümü için işletmelerimizin kapasitelerinin yükseltilmesine yönelik önlemleri eşgüdüm içinde almaya ihtiyacımız var.”

Tam söylemek istediği şu: Dünyada her şey değişiyor. Rekabet gücümüz yetmiyor. Yüksek katmadeğerli ürün üretmek için devletle eşgüdüm içinde çalışmaya ihtiyaç var.

Dr. Fatih Kemal Ebiçlioğlu ise “TÜSİAD olarak tüm çalışmalarımızda sanayimizi güçlü bir şekilde geleceğe taşıma misyonuyla hareket ediyoruz. Bu anlayışla, Sabancı Üniversitesi ile kurduğumuz Rekabet Forumu bünyesindeki çalışmalarımızda ülkemizin rekabetçiliğini etkileyen faktörleri analiz ediyoruz” dedikten sonra raporu ilgililere paslıyor.
Raporun yazarı ve REF Danışmanı Dr. İzak Atiyas rapor sunumunu gerçekleştirdi.
Programda bir de panel vardı. Panele Otomotiv Sanayi Derneği OSD Başkanı Cengiz Eroldu, Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın,Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu TGDF Başkanı Demir Şarman konuşmacı olarak katıldılar. Paneli REF Direktörü Dr. Esra Durceylan Kaygusuz yönetti.   

RAPORDAKİ GERÇEKLERE UYANALIM..

- Türkiye imalat sanayi son 20 - 25 yıl içinde teknoloji içeriği düşük olan sektörlerin ağırlıkta olduğu bir yapıdan orta ve orta-yüksek teknolojili ürünlerin üretildiği sektörlerin önem kazandığı bir yapıya doğru evrilmiştir. Bu dönüşüme otomotiv ile beyaz eşya sektörleri öncülük etmiştir. Güncel veriler bu sektörlerin belirli bir olgunluğa ulaştığını, ancak sanayide yapısal dönüşümün durakladığını ve yüksek teknolojili ürünlere doğru bir hareketin gerçekleşmediğini göstermektedir.

- Türkiye’nin ihracat yapısı da sanayinin evrimi hakkında benzer bir mesaj vermektedir. İhracatın sofistikasyonu ve teknoloji içeriğine ilişkin verilere göre 2000’li yılların ortalarına kadar ihracatta da düşük teknolojili ürünlerden orta ve orta-yüksek teknolojili ürünlere bir yönelim gerçekleşmiştir. 2000’li yılların ortalarından itibaren ise teknolojik yenilenmenin durağanlaştığı ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracattaki payının kayda değer bir artış sağlamadığı görünmektedir.

- Sanayide yapısal değişimin duraklamasına paralel olarak verimlilik artışı da sınırlı olmuştur. İmalat sanayi genelinde işgücü verimliliği az da olsa artarken toplam faktör verimliliği az da olsa düşmüştür. Verimliliğin bileşenleri incelendiğinde birçok sektörde firma içi verimlilik artışı yaşandığı, ancak kaynakların girişimler arası dağılımında sorunların olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum farklı düzeylerde de olsa incelenen tüm sektörler için geçerlidir.

Girişimlerarası bileşen, bir başka ifade ile kaynakların girişimler arası dağılımı, sadece kriz yıllarında pozitif (yani toplam faktör verimliliğini artıracak biçimde)  gerçekleşmiştir. Verimlilik artışında önemli bir belirleyici olan girişimler arası bileşenin negatif etkisi sektörlerin verimlilik artışının önünde önemli bir engel oluşturmuştur. Diğer bir deyişle verimliliği daha az artan işletmelerin pazar payları daha fazla artmaktadır.

- İmalat sanayinde Ar-Ge harcamalarının ciroya oranı hem imalat sanayi genelinde hem de belli başlı sektörler itibariyle artmıştır. Bu gelecek için umut verici bir gelişmedir ve şirket içi verimlilik artışı bulgusu ile tutarlıdır. Öte yandan, Ar-Ge harcamaları artmasına rağmen imalat sanayi genelinde verimlilik artışının sınırlı kalmış olması girişimler arası bileşendeki olumsuz eğilimin ekonomiye maliyetini daha açık biçimde ortaya koymaktadır.

Tekil sektörlerin son yıllardaki evrimi ve geleceğe yönelik öncelikler incelendiğinde bazı ortak temalar ortaya çıkmaktadır. Tüm sektörlerde Ar - Ge’ye dayalı büyüme ve bilgi ve teknoloji yoğunluğu daha yüksek ürünlere sıçrama önceliklendirilmektedir.

Benzer biçimde çevre ve iklim değişikliği endişeleri incelenen tüm sektörler için önemli olmakta ve yeşil dönüşümün tüm sektörler için aciliyet teşkil ettiği ortaya çıkmaktadır. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ileri teknolojileri daha etkin kullanabilir hale gelmeleri önemli bir önceliktir. Özellikle otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinde küçük ve orta boy işletmelerden oluşan yan sanayinin ana sanayideki atılımlara daha kolay ayak uydurabilir hale gelmesi sanayideki dönüşümün önemli bir koşuludur.

- Sektörlerin dönüşüm gereksinimlerini yerine getirebilmelerinin önemli şartlarından biri ileri teknolojileri kullanabilen ve bunları kendi çevresel koşullarına uyarlayabilen beşeri becerilerin varlığıdır. Türkiye’nin beceriler konusundaki eksiklikleri sanayide dönüşümü engelleyebilecek en önemli etkenlerden biridir. Bu engelin aşılması sadece yüksek öğretimde değil eğitimin tüm basamaklarında kalitenin artırılması ve daha eşit erişimin gerçekleştirilmesini gerektirmektedir.

- Teknoloji üretimini ve kullanımını kolaylaştıran ve hızlandıran önemli etkenlerden biri de doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıdır. Türkiye’de doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının azalma eğiliminde olduğu gözlemlenmektedir. Bununla birlikte, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında imalat sanayinin payı da düşme eğilimi içindedir. Bu durum ülkemizde teknoloji edinimi konusunda bir zorluk yaratmaktadır.

Bu zorlukların aşılması için etkin bir sanayi politikası tasarımı ve uygulamasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun için de öncelikle verimlilik artışını sınırlayan etkenlerin, özel olarak da verimliliği görece yüksek şirketlerin pazar paylarının neden diğerlerine göre geride kaldığının anlaşılması gerekmektedir.

- Teşvik sisteminin sistematik etki analizine tabi tutulması ve teşvik politikalarının etki analizlerinin sonuçlarına göre düzeltilmesi öncelikli bir konudur. Teşvik sisteminin ikiz dönüşümün (dijitalleşme ve karbon ayak izinin azaltılmasını da içeren yeşil dönüşüm) gereklerine göre şekillendirilmesi önem arz etmektedir. Bütün bunların gerçekleşmesiyle Türkiye sanayisinin gelecekte dönüşüm yarışına öncülük eden ülkeler arasında yer alması, şirketler ile yerli ve yabancı tedarikçiler arasında köprü kuran kapsayıcı sanayi işbirliklerinin oluşturulduğu bir ekosistemin oluşturulması ve ikiz dönüşümün yarattığı birçok fırsattan yararlanarak rekabet avantajı elde edebilmesi mümkün hale gelecektir.

Türkiye Yüzyılı’nda sanayi ve özellikle imalat sanayiinde durum işte böyle.

TÜSİAD’ın realist raporuna kulak vermek lazım...