haberanaliz
Mustafa TURAN

Mustafa TURAN

Mail: mt@gmail.com

Kumarbaz: Bir Roman, Bir Ayna, Bir Uyarı

Dünya klasiklerinin ortak bir özelliği vardır: Yazıldıkları dönemin ötesine geçer, her çağda ve her coğrafyada insanlara dokunur. Bu eserler yalnızca bir hikâye anlatmaz; insana, topluma, karaktere ve yozlaşmaya ayna tutar. Aşk, ölüm, özgürlük, adalet, yalnızlık gibi evrensel temaları işlerken, bireysel zaaflarımızı ve toplumsal çürümeleri de cesurca ortaya koyarlar.

Klasik eserleri değerli kılan şey, yalnızca edebi zenginlikleri değil; aynı zamanda her okuyanın kendinden bir şey bulabilmesi, düşündürmesi ve dönüştürebilmesidir. Bu yüzden bu eserlerin özellikle genç yaşlarda okunması, sorgulayan, bilinçli ve erdemli bireylerin yetişmesine büyük katkı sağlar. Eğitim müfredatlarında bu eserlerin daha fazla yer bulması gerektiğini düşünüyorum.

Bu yazıda sizlere, bir dünya klasiği olan Dostoyevski'nin Kumarbaz adlı eserinden bahsetmek ve bu eserin günümüz toplumuna nasıl ışık tuttuğunu göstermek istiyorum.

_______

Kumarbaz: Miras Bekleyenlerin Sessizliği

Dostoyevski, Kumarbaz adlı romanını sadece 26 günde yazar. Hikâye, zengin, yaşlı ve hasta bir kadının etrafında döner. Kadının akrabaları onun ölümünü beklemektedir çünkü yüklü bir miras söz konusudur. Ancak yaşlı kadın bir anda ortaya çıkar ve şehirde dolaşırken bir kumarhaneyi fark eder. Hiç bilmediği bu dünyanın içine merakla girer. Başta şans yanındadır; küçük miktarlarla başlar, kazanır ve heyecanlanır. Ama sonra kayıplar başlar. Her gün kumarhaneye gitmeye başlar ve zamanla tüm servetini kaybeder.

En dikkat çekici nokta ise şudur: Kadının çevresindeki hiç kimse, bu gidişatın yanlış olduğunu söyleyemez. Çünkü herkes miras beklentisi içindedir. Akrabaların her biri, içlerinden birinin çıkıp “bu böyle gitmez” demesini ister ama kimse kendi çıkarını riske atmak istemez. Kadın ne yaparsa yapsın, herkes ya susar ya da yüzüne gülerek onaylar. Sonuç mu? Kadın bütün servetini kaybeder, miras kalmaz, herkes eli boş kalır.

Bu tablo tanıdık geliyor mu?

_____

Toplumun Aynası: Sessizlik, Çıkar ve Yalakalık

Bu hikâye yalnızca bireysel zaaflara değil, aynı zamanda toplumsal yapıya da ışık tutar. Bugün bir yönetici, bir siyasetçi, bir üst düzey bürokrat çevresinde ne kadar dürüst insan barındırıyor? Onlara yanlışlarını açıkça söyleyebilecek kaç kişi var? Ya da daha doğrusu, böyle kişilere ne kadar kıymet veriliyor?

Devlet başkanları, bakanlar, milletvekilleri, il başkanları, valiler ve müdürler... Birçok kamu görevlisi, Kumarbaz’daki yaşlı kadın gibi etraflarında menfaat peşinde koşan bir çevreyle kuşatılmış durumda. Onlara “yanlış yapıyorsunuz” diyebilenler değil, “ne yaparsan yap arkanızdayız” diyenler daha çok prim yapıyor.

Toplumsal başarısızlığın, geri kalmışlığın ve çürümenin temel nedenlerinden biri bu: Çıkarı olan insanların, gücü elinde tutanlara dürüst davranmaması. Ve gücü elinde tutanların da kendilerine dürüst davrananları değil, menfaat için susanları tercih etmesi.

Bu döngü kırılmadıkça, ne yöneticiler doğru kararlar alabilir ne de toplum ilerleyebilir.

_______

Piyasalar: Beklentiler, Gerçekler ve Teknik Göstergeler

Gelelim haftalık piyasa değerlendirmesine…

Borsa İstanbul, geçtiğimiz hafta Merkez Bankası’nın faiz indirimi ve Moody's'in Türkiye’ye yönelik kredi notu beklentilerinin etkisiyle haftayı pozitif kapattı. Cuma günü Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in görevden ayrılacağına dair söylentiler olsa da piyasalar bu habere sınırlı tepki verdi.

Önümüzdeki hafta, beklentilerin gerçekleşmiş olması nedeniyle kısa vadeli bir düzeltme yaşanabilir. Ancak faiz indirimiyle birlikte orta vadeli trendin yukarı yönlü olduğu söylenebilir. Teknik olarak:

•     Endeksin 10.800 üzerinde iki gün kapanış yapması, yükselişin süreceğine işaret eder.

•     Endeksin 10.600 altına sarkması ise kısa vadeli satış baskısını artırabilir.

Piyasada yönü belirleyecek olan şey yine beklentiler ve güven olacak. Tıpkı toplumda olduğu gibi…

_______

Sonuç: Gerçeği Söyleyenlere Kulak Verilmedikçe…

Dostoyevski’nin Kumarbaz’ı sadece bir roman değil, bir uyarıdır.

Gücün, paranın, konumun etkisinde kalan insanların etrafında gerçekleri söyleyebilecek cesur sesler kalmazsa; sonunda herkes kaybeder. Yönetici de, halk da, piyasa da...

Bu nedenle hem siyasette hem ekonomide hem de günlük yaşamda dürüstlüğü, sorgulamayı ve erdemi öncelik haline getirmediğimiz sürece; servetimizi, ahlakımızı ve geleceğimizi kumar masasına koymuş oluruz.

MUSTAFA TURAN

MALİ MÜŞAVİR