Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

YILLAR SONRA GERÇEK ORTAYA ÇIKTI.

YILLAR SONRA GERÇEK ORTAYA ÇIKTI..
--
KOÇ İLE SABANCI TÜRK TELEKOM'U ALMA FIRSATINI NASIL KAÇIRDI?
Bilgisayar programcısı olarak çalışmaya başladığı Koç Topluluğu'nda dile kolay; 32 yıl boyunca çalışan ve en zor görevleri
başararak tepe noktalara tırmanan Mehmet Ali Berkman için veda zamanı gelmişti.
Grubun "60 yaş kuralı" onun için de geçerliydi, 1972 yılında başladığı işine veda kolay değildi. Takvimler, 30 Aralık 2003'u gösterirken, Rahmi Koç'a bir mektup yazdı.
Gruupta bu bir gelenekti veda edenler böyle yapardı.
Patron olarak Vehbi Koç'la başladığı Koç serüveninde ailenin üç nesliyle muhatap oldu ve farklı
sektörlerdeki 4 ayrı şirkette genel müdürlük yaptı. Son 3,5 yıldır da Stratejik Planlama ve İnsan Kaynakları
Birleştirilmiş Başkanlık görevini yürütmüştü.Yani aslında bu görev adı konulmasa da CEO'luk anlamına geliyordu,
Berkman, birçok İLK'lere de imza atmıştı.
Geriye baktığı zaman içi rahattı.
"İş Dünyasında Yarım Yüzyıl" adıyla yazdığı ve piyasaya çıkan kitabında Mehmet Ali Berkman, hem çalışma hayatı
hem de özel hayatıyla ilgili her şeyi anlatıyor. Dürüstçe, samimi ve yaşadığı hayatı şeffaf biçimde gözler önüne seriyor.
Ne eksik ne de fazla...
İş dünyasını uzun yıllar izleyen ve içinde yaşadığım o alemi, çalıştığım yayın organlarında gözlemleyip değerleren
birisi olarak Berkman'ın kitabını baştan sonuna kadar okudum.  
Çok şeyler de öğrendim. Daha önceleri yazdığm kulis bilgilerim Berkman'ın anlattıklarıyla örtüşüyordu.
GÖÇMEN BİR AİLENİN ÇOCUĞU
Berkman, aile hikayesini de anlatıyor kitabında. Hem annesi Kifayet Hanım, hem de babası Enver bey göçmendi.
Bu çiftin ilk çocuğu olarak Malatya'da dünyaya geldi.
Annesinin ailesi Kuzey Makedonya Cumhuriyeti başkenti Üsküp'ün Vardar nehri kıyısındaki Köprülü şehrinden
Türkiye'ye göçetmişti. Baba tarafı ise ülkeye Kıbrıs'tan gelmiş,
Bu insanların göç hikayeleri de oldukça ilginç.
Merak edenler kitabı satın alırlarsa o hikayeleri okuyabilirler,
Baba Berkman, Sümerbank Kayseri Dokuma fabrikası'ndaki işine muhasebe memuru olarak başlamış,
Annesi ise ev hanımı.
Kısaca orta halli bir ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Berkman, ilkokulu İstanbul'da Koca Ragıp Paşa
İlkokulu'nda okumuş.  Başarılar mezuniyetinde takdirname alışıyla başlamış, hayat boyu da devam etmiş,
Ortaokulu Beyazıt'a yakın Gedikpaşa'da tamamlayan Mehmet Ali Bey, liseyi ise İstanbul Erkek Lisesi'nde
1972 yılında tamamlamış.
Ve o yıllarda her üniversiteye gitmek isteyen genç gibi Ankara Ortadoğu Teknik Üniversitesi ODTÜ'ne girme
şansını yakalamış.
ODTÜ anıları arasında ilginç vakalar da var tabii ki..
Mesela; ABD Büyükelçisi Robert Komer'in  ODTÜ'yü ziyareti sırasında öğrenciler arabasını yakınca savcılık
soruşturmasının başlatılması ve sonuçta 9 öğrencinin suçlu bulunması..
Boykotlar, eğitimdeki aksamalar..
Komer, bilindiği gibi Vetnam Kasabı olarak biliniyor ve 70 bin kişinin ölümünden de sorumlu tutuluyordu.
O dönemin efsane ODTÜ Rektörü Kemal Kurdaş, neden Komer'in üniversiteye davet edildiğini soranlara
"ODTÜ'ye 7.7 milyon dolar yardımda bulunan ABD Büyükelçisi'nin ziyaret isteğini nasıl reddedebilirdim"
sözlerini de hatırlatıyor Berkman..
TEV BURSUYLA VER ELİNİ ABD
Berkman, yılmıyor ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi Sanayi Yönetimi Bölümü'nden BS derecesi alarak mezun oluyor.
Daha sonra da Türk Eğitim Vakfı bursiyeri olarak ABD'nin Syracuse Üniversitesi'ne gidiyor.
Bu üniversite, aynı zamanda ABD Başkanı Joe Biden yanında dünya çapında birçok ünlü profesyonel ve
farklı alanlarda insanların okuduğu bir akademik okuldu.
'Operations Rescarch' konusunda yoğunlaşan eğitimiyle MBA derecesi almayı başarıyor.
İlk eşi Nesrin hanımla evlenen Berkman, onunla birlikte Türkiye'ye dönüyor.
1972 yılı gelince Berkman'n Koç serüveni de başlıyor. Koç Burroughs şirketinde Bilgisayar Programcısı
olarak görev alıyor.
Daha sonra sırasıyla Mako Elektrik Sanayi, Uniroyal, Döktaş Dökümcülük Sanayi, Artesis,
ve onun ardından Arçelik'te genel müdürlük görevlerini başarıyla sürdürüyor.
2001 yılına gelince de Koç Holding'in İnsan Kaynakarı ve Endüstri İlişkileri başkanlıklarını üstleniyor.
2003 sonunda da 60 yaş kuralı gereği emekli oluyor.
Berkman, Koç Holding'de yalnız değildi, Aile boyu gruba hizmet vardı.
Mesela kendisi gibi Syracuse Üniversitesi'nden mezun ikinci eşi Jülide Hanım, daha sonra satılan Koçbank'ta
önemli görevler üstlenmiş ve bir şube kurmuş kişiydi. Yine oğlu Tunç Berkman da holdingde önemli
görevlerde çalışıyordu. Kızı Yonca Berkman ise Koç Üniversitesi bünyesinde akademik kariyer
yapıyordu.
Berkman'ın, Koç Holding'in bugünlere gelmesinde çok büyük emekler verdiğini iş dünyasını izleyen
gazeteciler gibi ben de biliyorum. Onun öncelikle kurumsallığa ve insan gücünün doğru kullanılmasına bağlı
başarının da ancak ekip ve kadrolarla sağlanacağına inandığını da biliyorum.
Çalıştığı her şirkette işe başlamadan önce o şirketin röntgeninin çekilmesini ilke edinen Berkman,
doğru planlama ile hazırlanan bir küçük anayasayı hem patronlarının hem de başta yöneticiler olmak üzere tüm
çalışanların önüne koyuyordu.
Hedeflerini gerçekleştirmekde iletişim ve doğru bildiklerini uygulamada başarı şansı, iddialı olmasını
gerektiriyordu.
Koç gibi Türkiye'nin Forbes'ta küresel ilk 500 firma arasına girebilen kaç şirket var?
Bu başarıda Koç Ailesi yanında holdingde Mehmet Ali Berkman gibi üst düzey yöneticilerin ve piramidin en altında
görev yapan tüm çalışanların liyakat yanında kalben bütünsel birliği olduğunu belirtmek lazım.
1994 KRİZİ İLE DEV KAPILARINI KAPATTI
Berkman'ın  kitabında bugünlerde yine yaşanın siyasi ve ekonomik krizler de anlatılıyor.
Böyle dönemlerden iş dünyası da firmalar da geçiyor. Her krizin hasarlarını her kesim yaşıyor fazlasıyla.
Arçelik Koç Topluluğu'nun Amiral Gemisi. Göreve gelmesi grupta sürpriz olarak nitelenmişti.
Berkman'ın Genel Müdürlüğü döneminde başarıdan başarıya koştu.
Kendi teknolojisini kendi üreten bir firmaya dönüştü.
Bu pek de kolay olmadı.
Türkiye 1996'da 1994 ekonomik krizi yaşanmış ardından da AB ile Gümrük Birliği'ne girmişti.
Berkman şöyle anlatıyor o dönemi; "GB'ye girilince dayanıklı tüketim üretimini zorlayan bir dönem
yaşadık. Dayanıklı tüketim mallarının gümrük oranları, ortalama yüzde 50 - 60 seviyesinden
yüzde 9'a düşürülmüştü. Hep birlikte çok zor ve bizi kamçılayan bir dönemi nasıl başarılı bir
şekilde aştığımızın hikayesidir bu dönem..
"1994 başında Tansu Çiller, başa geçmişti. Tarihimizin en büyük ekonomik krizlerinden birisini
yaşıyorduk. Ekim 1993 tarihinde 9 lira olan dolar, Aralık'ta 14 lira ve Ocak 1994'te de yeni hükümetin
yaptığı devalüasyonla 40 liraya yükselmişti, 4 ay içinde lira, yüzde 400'den fazla değer kaybetmişti.
Buna paralel olarak hükümet 3 aylık yüzde 300 faizli bir bono çıkarmıştı.
Bu krizin ilk etkisi, 1994 başında Arçelik'in fabrikalarının 3 ay süreyle kapatılması olmuştur.
Gazete manşetleri bu haberi, "Dev, kapılarını kapattı" diye vermişti.
"1972'den o tarihe kadar birçok ekonomik kriz yaşamıştık ama bu kadar kısa sürede ve bu ölçüde
paramızın değer kaybettiğini hatırlamıyorum.
"1994 krizinin etkileri ortadan kalkmadan 98 ve 99 yıllarında daha hafif olsa da, iki kriz daha yaşadık.
Bu krizlerin hafif atlatılmasında IFC yani İnternational Finance Corporation adlı uluslararası yatırımlara
kredi veren globol kuruluştan kullandığmız uzun vadeli kredinin çok büyük katkıları olmuştu."
Berkman, Arçelik'in üretimi durdurması üzerine Başbakan Tansu Çiller'in o dönemde Holding'in
CEO'su olan İnan Kıraç'ı arayarak sitem ettiği kulisini de veriyor.
Hemen arkasından Vehbi Koç bir sabah Berkman ile Hasan Subaşı'nı ofisine çağırıyor ve Arçelik'in
durumu konuşuluyor. Ürünlere zam yapılması gereği hatırlatılınca Vehbi Koç, "Şimdi bayileri
zorlamayın, gerekiyorsa holding, Arçelik'ten bu yıl planladığı temettüden vazgeçer...durumun nasıl
gelişeceğini bekleyip görelim.." diyor.
Koç, tepe yöneticilerine de moral veriyor.
Daha sonra Arçelik için yeni yol haritası devreye giriyor.
İçerde yepyeni fabrikalar kurulurken dışarıdan da beyaz eşya ve diğer teknik eksikleri tamamlamak
için fabrikalar satın alınıyor, dünyanın çok yerinde Arçelik markası taçlandırılıyor.
İnsan gücünün çağdaşlaşması için başta ABD birçok ülkeye gönderilip yeni dönemlere hazırlanılıydr.
TÜSİAD - Kalder ödüllerini kazanan Arçelik, her gün 35 milyon ürünüyle 14.5 milyon Türk aileine sınav
veriyor. Ve yurt dışında da 3 milyon kullanıcısıyla Türk sanayinin en büyük özel sektör kuruluşu
olarak Koç'u temsil ediyor."
Arçelik'te diğer şirketlerde "6 SİGMA"lar ve özellikle ürün üretiminde 'sıfır hata" uygulamalarıyla
holding yepyeni bir döneme adımlar atıyor. Toplam Kalite ile teknoloji yatırımları en alasından Koç'un
benimsediği kavramlar olarak çok öne alınıyor.
Arçelik, vaka analizi olarak 1997'de Harvard Üniversitesi Business Review'de Türkiye'den ilk şirket
olarak ele alınıyor.
SABANCI CAYINCA TELEKOM'U ALAMADIK
Kitapta çok sayıda ilginç anılar var.  
Onlardan biri de Türk Telekom'la ilgili. Türk Telekom'un özelleştirilmesi gündemde.
Dijitalleşme ve mobil telefon dünyasının sabit sistemin yerini alması, stratejik bir sektör olan telekomun
önemini daha da artırıyordu.
Berkman, Koç ile Sabancı gruplarının Türk Telekom'la ilgilendiklerini ancak sonra bu işbirliğinin
maalesef gerçekleştirilemediğini anlatırken şöyle diyor;
"Her iki grubun birlikte hareket etmesi halinde güçlü finansman yapılarıyla bu özelleştirmeyi
gerçekleştirebileceklerine inanıyordum. O dönem Mehmet Göçmen, Sabancı Holding'in CEO'suydu.
Her iki tarafın profesyonel yöneticileri böyle bir sürecin ortaklıkla sonuçlanmasını arzu ediyorlardı.
Ancak, özellikle Sabancı Holding tarafında patronlar seviyesinde farklı görüşlerin olması, kısa süren
müzakere sürecinden sonra birlikte hareket etme  imkanını ortadan kaldırdı. O zaman da Türkiye'nin
kaderini değiştirecek BİR FIRSATIN KAÇMIŞ olduğuna inanıyorum.
"Nitekim, Lübnanlı Hariri ailesine ait Oger Holding bu özelleştirmeden galip çıktı ama 13 yıllık bir
sürecin ardından milyarlarca dolar batık kredi bırakarak Türkiye'yi terketti..
"Kanaatimce Türk Telekom gibi çok değerli ve stratejik kıymetin özelleştirilmesi doğru değildi. Stratejik
ve milli güvenliği ilgilendiren yatırımların serbestçe özelleştirilmesine karşıydım. Bu görüşümde
haklı olduğumu da gördüm.."
KOÇ'TAN EMEKLİ OLDU AKKÖK'E GEÇTİ
Berkman'ın hayatında Koç Holding'den sonra yeni bir holding sanki sıraya girmiş gibi onu bekliyordu.
Bir gün Akkök Holding'in Eşbaşkanı Ömer Dinçkök onu aradı ve kendisiyle görüşmek istediğini söyledi.
Kısa bir süre sonra da holdingin Gümüşsuyu'ndaki ofisinde buluştular.
Ömer Dinçkök, arkadaşı rahmetli Mustafa Koç'a Akkök Holding'e aramakta oldukları İcra Kurulu Başkanı
konusunda yardımcı olmasını istemiş, o da Mehmet Ali Berkman'la görüşmesini tavsiye etmiş,
Dinçkök de Berkman'la buluşarak ona birlikte çalışmalarını teklif etmiş.
Berkman teklife olumlu bakarak holdingdeki İcra Kurulu Başkanlığı koltuğuna oturmuş.
Yani Koç'tan ayrıldıktan 6 ay sonra Berkman Türkiye'nin 3 büyük grubundan birisi olan Akkök'lerde
CEO'luk görevini yerine getirmekle görevlendirilmişti.
Bu bölümün anıları da ilginç. Konuyu bir başka yazımda sizlere anlatmak istiyorum..