Ayşegül Doğan: Gündemimizin ilk sırasında Meclis'te kurulacak komisyon var

Ayşegül Doğan, devam eden MYK toplantımızın gündemlerine ve güncel gelişmelere ilişkin Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenledi. Doğan, şunları söyledi:
CHP’ye dayanma gücü diliyoruz
Merhabalar, hoş geldiniz. Rojbaş hûn bi xêr hatin. Yine MYK toplantısı arasında karşınızdayım. Sevgili Ferdi Zeyrek’in kaybıyla ilgili başsağlığı dileklerimi bir kez daha paylaşmak istiyorum. Çok acı, ani, zamansız bir kayıp. Çok değerli bir evladını yitirdi Türkiye. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in aramızdan ayrılışı ve ardında bıraktığı büyük boşluk ve acı DEM Parti tarafından da hissediliyor. Dün Eş Genel Başkanımız ve heyetimiz de son vedada oradaydı. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz; ailesine, tüm sevenlerine, sevdiklerine ve CHP’ye dayanma gücü diliyoruz. Tekrar sabır diliyoruz.
İsrail tekrar tekrar insanlık suçu işliyor; herkesi ortak mücadeleye çağırıyoruz
Bir başka konuyla, Gazze ile devam edeceğim. Netzarim Koridorunda insani yardım bekleyen sivillere saldırarak İsrail bir kez daha insanlık suçu işledi. Yalnızca uluslararası hukuk ayaklar altına alınmıyor, aynı zamanda insanlık onuruna da saldırılıyor bu saldırılarla. İnsanların açlığa mahkum edilmesi, suların kirletilmesi, gıda yardımının engellenmesi, tıbbı yardımların engellenmesi ve daha pek çok konuda maalesef insanlık suçu işlendiğini tekrar apaçık bir şekilde gözler önüne seriyor. Buna sessiz kalan, bu suça ortaklık ediyordur. Biz DEM Parti olarak, dünyanın bu vahşete sessiz kalmasını büyük bir utanç, suç ve günah olarak görüyoruz. Herkesi bu suça karşı ortak mücadele etmeye ve bu insanlık suçunu ortadan kaldırmak için güçleri birleştirmeye davet ediyoruz.
Gündemimizin ilk sırasında Meclis’te kurulacak komisyon var
Doğrudan MYK gündemimizin başlıklarını paylaşmak istiyorum. Malumunuz olduğu üzere, Ekim ayında başlayan süreç, Sayın Öcalan ve PKK arasında kurulan bazı mekanizmalarla bir ivme kazandı. Kurulan bu iletişimi kamuoyuna yapılan açıklamalarla öğrendik. Ardından bizler de sizlerle buluşup bunu ifade ettik. Kongre kararlarından sonra MYK’mız aynı gün toplandı ve biz de o gün yine karşınızdaydık. Şimdi en çok tartışılan ve MYK’mızın gündem başlıkları arasında ilk sırada yer alan konu da komisyon tartışması. Biz buradan çokça çağrı yaptık. Yalnızca bu kürsüden değil, çeşitli alanlardan yaptık. Meclis’te özel yetkilendirilmiş bir komisyonun kurulmasının neden önemli olduğunu anlattık. Yalnızca biz anlatmıyoruz, sahaya indiğimizde de karşılaşıyoruz bununla. Farklı siyasi partilerle yaptığımız görüşmelerde de karşımıza çıkıyor. Evet, kongre toplandı ve bir karar verdi. Öcalan’ın çağrısı var.
Kurtulmuş’u Meclis tatile girmeden komisyon için inisiyatif almaya davet ediyoruz
Peki, şimdi ne olacak? Bu soruya esasında yanıt verebilecek en önemli mekanizma neresi? İlgili komisyonun kurulması ve işler hale gelmesi için ne yapılmalı? Geri sayım başladı, Meclis tatile girecek. Tatil bir gerekçe olamaz böyle bir tarihsel sorumlulukla karşı karşıya olduğunuz zaman. O yüzden, DEM Parti olarak, Meclis tatile girmeden Meclis Başkanı Sayın Kurtulmuş’u tekrar inisiyatif almaya davet ediyoruz. Çok basit bir inisiyatif bu. Ama çok ağır, çok komplike, çok can almış bir meseleyi çözmek için tarihsel bir sorumluluk üstlenecek. O yüzden ciddi bir yaklaşım gerektirir. Basit bir yaklaşımla çözülemez bu mesele diyoruz. Ne yapabilir Sayın Kurtulmuş? Meclis tatile girmeden önce komisyonu kurabilmek için siyasi partilerin yetkililerini toplayabilir ve bir zirve yapabilir. Orada ne çıkabilir ortaya? İtirazlar, eleştiriler, öneriler çıkar. Komisyonun nasıl işleyeceğine, hangi yasal düzenlemeyle oluşturulacağına, nasıl bir hukuki ve siyasi dayanakla hayata geçirileceğine dair bir mutabakat arayışı başlangıç noktası olabilir. Ardından konsensüs sağlanır, komisyon oluşturulur ve Türkiye’nin en çok can yakan sorunu olan Kürt sorunu ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için hızla adımlar atılır. Takdir edersiniz ki Kürt sorunu yalnızca Kürtlerin sorunu değil. Yaşadıklarımız bunun ispatı. Dolayısıyla demokratik çözüm ve barış siyasal, sosyal ve insani bir zorunluluk olarak görüldüğünde, böyle yaklaşıldığında Meclis çok hızlı bir şekilde inisiyatif alabilir. Hem bu komisyonun usulüne hem esasına ilişkin görüşebilir. DEM Parti olarak bu komisyonun usulüne, esasına, nasıl çalışacağına dair hazırlıklarımız da var. Böyle bir taslağımız ve önerilerimiz var. Bu önerilerimizi öyle bir buluşmada ifade etmek, diğer siyasi partilerle paylaşmak ve yine Meclis Başkanı ile konuşmak, tartışmak isteriz.
Muhalefet partileri son gelişmelere dair kendileriyle doğrudan temas kurulmasını, sürece dair bilgi sahibi olmak istiyor
Biz pek çok siyasi partiyle periyodik bir şekilde görüşmeler yapıyoruz. Bayramdan önce de birtakım görüşmeler gerçekleştirdi Eş Genel Başkanlarımızın başkanlığındaki heyetimiz. Muhalefet partilerinin genel olarak beklentisini şöyle ifade edebiliriz. Bu sürece aktif bir biçimde katılmak istiyorlar. Aktif bir biçimde katılabilmek ve sürecin aktif öznesi olabilmek için de bilgilendirilmek istiyorlar. Dikkat edersiniz, biz siyasi partiler ve farklı toplumsal kesimlerle buluşmalar aracılığıyla ne yapıyoruz? Kamuoyunu toplumsal bir barışa, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısının gereklerini yerine getirmeye hazırlarken, aynı zamanda bilgilendirmeler de yapıyoruz. Yalnızca DEM Parti’nin meselesi değil derken de buradan hareketle iktidara bir daha sesleniyoruz: Muhalefet partilerinin beklentisi kendileriyle son gelişmelere dair doğrudan temas kurulması ve konuya dair bilgi sahibi olmak. Şeffaflık talepleri var. DEVA Partisi, Saadet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Yeniden Refah Partisi, Gelecek Partisi ile görüştük. Aynı zamanda iktidar blokuyla da görüştük. AKP ve MHP ile de görüştük. Bu görüşmeler devam edecek. Yalnızca Meclis’te temsiliyeti olan siyasi partilerle görüşmüyoruz. Meclis’te temsil edilmeyen farklı siyasi partilerle de görüşmeler sürüyor, sürecek. Bu görüşmelerden sonra yazılı açıklamalar yapıldı. Ama bir kez daha tekrar edeyim, çünkü bugün MYK’mızda da genişçe gündemimizdeydi. Türkiye ve bölgede yaşanan son gelişmeler, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine ilişkin fikir alışverişi, Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı sonrası siyasi partilerin yaklaşımları, Meclis’in üstlenmesi gereken sorumluluk ve komisyon konusunda genel olarak siyasi partilerdeki ortak uzlaşı ve meselede farklılaşan usule dair tartışmalar. İşte bu tartışmaların yürütülebileceği ilk yer Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş’un çağrısıyla yapılacak bir toplantı olabilir. Yine, bu görüşmelerin tamamının olumlu geçtiğini, beklentilerin birbirine yakın olduğunu söyleyelim. Söze alanın açıldığı, demokratik siyaset alanının genişlediği, Türkiye’de demokratikleşmeye dair adımların ayrım gözetilmeden atıldığı, herkese eşit ve adil bir şekilde davranıldığı ve herkesin öyle hissettiği bir Türkiye tahayyülü ve tasavvurudur sonuç olarak varılmak istenen yer. Farklı usuller ve tartışmalar yürütmek için de yan yana gelmek, bunu siyasi parti ziyaretlerinin dışına çıkarmak ve bir komisyonla nihayetlendirmek çok çok faydalı olur.
İktidara karşı diye bir siyasi partinin sindirilmesine karşıyız
CHP’li belediyelere dönük operasyonlar da elbette MYK’mızın gündem başlıklarından biriydi. İktidara rakip diye, muhalefet ediyor diye bir partinin siyasi operasyonlarla sindirilmeye çalışılmasına karşı olduğumuzu söylemeye, hatırlatmaya ihtiyaç duymayan bir siyasal geleneği temsil ediyoruz. Ancak yine de altını çizelim: Her gün yeni bir dalgaya, yeni bir siyasi operasyona maruz bırakılmasına, hangi siyasi parti olursa olsun, ilkesel olarak amasız fakatsız karşıyız ve bunun karşısında mücadele ederiz. Bu DEM Parti’nin ilkesel tutumudur. Hukuk, intikam alma aracına dönüştürülmemeli, baskı altına almak için bir araca dönüştürülmemeli. Hukuk ne için kullanılmalı? Adaletin sağlanması için uygulanmalı ve bunun için değerlendirilmeli. Toplumu sindirmenin aracı olmamalı. Bunu en iyi bilen partiyiz. Seçilmişleri dahil binlerce gözaltı, tutuklama ve irade gaspının, parti kapatmalar dahil sayısız siyasi operasyonun hedefi haline gelmiş bir siyasi partiyiz. Buna karşı da mücadele eden bir siyasi partiyiz.
Kamuoyu yolsuzluk iddiasıyla yapılan bu operasyonların siyasi amaçlarla yapıldığını düşünüyor
Kamuoyu, yolsuzluk iddiasıyla yapılan bu operasyonların siyasi amaçlarla yapıldığını düşünüyor. Yani doğrudan siyasi rekabet yerine, operasyonlarla bastırarak ve tutuklayarak sindirmek amaçlı yapıldığını düşünüyor. Muhalefeti bölmeyi hedeflediğini düşünüyor. Kamuoyunda böyle bir kanaat oluşmuşsa, bunu değiştirmek iktidarın görevidir. Bugün hükümet edenler bu kanaati değiştirmekle sorumlu hissetmelidir kendilerini. Eğer Anayasanın gerekleri yerine getirilmiyorsa, bir darbe anayasasının dahi gerekleri yerine getirilmiyorsa, masumiyet karinesi yok sayılıyorsa, tutuksuz yargılanma seçeneği mümkünken insanlar doğrudan tutuklanarak yargılanıyorsa; o halde bu kanaat mevcut mevzuatları uygulayarak bile değişebilir. Ama mevzuatı uygulamazsanız ve yok sayarsınız, işte böyle bir kanaatle toplumu bu operasyonlara ikna edemezsiniz. Bu da DEM Parti’nin ilkesel duruşu. Biz kırıntısı dahi kalmamış demokrasiye dair umut yeşertmek istiyoruz. Umutlar tükensin istemiyoruz. Bu da bizim en önemli mücadele alanlarımızdan biri.
27 yıl sonra Sayın Öcalan ilk kez çocuklarla buluşmuş oldu
İmralı’da Urfa Milletvekilimiz Ömer Öcalan, Ali Öcalan ve Ali Öcalan’ın çocuklarıyla Sayın Öcalan’ın yaptığı bayram görüşmesi sonrasında Asrın Hukuk Bürosunun yaptığı açıklama da sizlerin ve kamuoyunun dikkatini çekti. Sıkça karşılaştığımız sorulardan olduğu için yanıt vermek isteriz. Asrın Hukuk Bürosunun yaptığı açıklamada yaklaşık 2 ay önce İmralı’ya sevk edilen tutsakların isimleri paylaşıldı. Zeki Bayhan, Ergin Atabey ve Mahmut Yamalak olarak duyuruldu bu tutsaklar. Uzun yıllardır cezaevinde bulunan, ideolojik ve edebi çalışmalarıyla tanınan bu tutsakların sevkiyle beraber İmralı’da Sayın Öcalan ile birlikte kalan tutsak sayısı 7 oldu. İmralı Ada Hapishanesindeki tutsaklar hem kongre hazırlık süreci ve hem de sonrasındaki çalışmalar için Sayın Öcalan ile birlikte çalışıyorlar. Kamuoyunda sıkça karşılaşıyoruz, “sekretarya” olarak ifade ediliyor. Sekretarya değil bir çalışma grubu. Kolektif çalışan, bundan sonrasına dair çalışmaları sürdürecek olan bir grup. İmralı’da bulunan tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım, Zeki Bayhan, Ergin Atabey, Mahmut Yamalak ve Sayın Öcalan olmak üzere toplam 7 kişi. Yine, 27 yıl sonra Sayın Öcalan ilk kez çocuklarla buluştu. Asrın Hukuk Bürosunun yaptığı açıklamayla duyuruldu çocuklarla buluştuğu ve kendilerine kalem hediye ettiği duyuruldu. Bunu da söyleyelim.
Eş Genel Başkanlarımız ve MYK üyelerimizle İmralı’ya gitmeyi planlıyoruz
Biz de DEM Parti olarak esasında İmralı’ya gitmek üzere hazırlık yapıyoruz. En kısa sürede İmralı’ya bir ziyaret gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Eş Genel Başkanlarımız ve MYK üyelerimizden oluşan bir heyetle hem bu dönemi anlamak hem anlatmak hem de daha güçlü bir şekilde örgütlenmek için kendisiyle doğrudan görüşmek, istişarelerde bulunmak üzere bir hazırlık yapıyoruz. En kısa sürede kendisini ziyaret edeceğiz DEM Parti olarak. Yine önümüzdeki günlerde Sayın Öcalan'ın farklı siyasi partilerin temsilcileriyle de buluşması kuvvetle muhtemel. Sorunun kapsamı ve ağırlığı düşünüldüğünde, kendisinin Sayın Mesut Barzani, Sayın Neçirvan Barzani, Sayın Mazlum Abdi, Sayın Kubat ve Bafıl Talabani ile görüşmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu görüşmeleri yapmak istediğini de biliyoruz. Bunu da kamuoyu ile paylaşmak isteriz. Bu Sayın Öcalan’ın isteği, biz de faydalı olacağını düşünüyoruz. Farklı siyasi partilerden liderlerle ve önemli şahsiyetlerle bir araya gelmesi çok değerli. Önümüzdeki süreç açısından da gerekli.
Öcalan’ın perspektif metni tartışma ve konuşma zemini kuruyor
Son süreçte çok tartışılan bir konuya da geleyim. Sayın Öcalan’ın örgütüne sunduğu bir perspektif metni var. Bir politik program metni diyelim. Ancak bu metinde de görülüyor ki yalnızca örgütüyle sınırlı olmayan, yalnızca PKK ile sınırlı olmayan bir tartışma alanı açıyor. DEM Parti olarak ifade etmeliyiz ki ortada yeni bir yaşamı inşa etmek için çok büyük bir çaba, emek, gayret, kararlılık ve direniş var onlarca yıldır süren, tarihsel bir tutarlılık içinde devam eden. Bu metin, epey geniş bir politik kamuoyunu aynı zamanda tartışmaya davet eden bir metin; söze ve istişareye alan açan bir metin. Tartışma ve konuşma zemini kuran bir metin. O nedenle, biz eleştiri, yanıt, katkı, destek, tepki, tüm bunları kıymetli buluyoruz. Çünkü tam da Sayın Öcalan’ın çağırdığı alan tartışma, konuşma, eleştirme, istişare etme, sözü etkili kılma ve sözün kapsama alanını ve yankı alanını genişletmedir. Şu anda bu güçlü metinle birlikte bu tartışılıyor. Geniş bir kamuoyu metni tartışıyor. İyi tartışmalar, kötü tartışmalar, pozitif veya negatif tartışmalar fark etmez. Sonuç itibariyle metin tartışılıyor ve bir tartışma zemini içinde yeni bir alana davet ediyor.
Sürecin ivme kazanması için gereken herkesle doğrudan temas kurulmalı
Ne var bu metinde? Reel sosyalizmden mezhepçiliğe ve ortak yaşam perspektifine kadar yerleşik kalıplara, geleneksel tavırlara ve tutumlara dair birtakım dokunuşlar var. O yüzden etki alanı çok geniş bir kamuoyu oluştu. Biz bu tartışmanın daha sağlıklı ve sarih yürüyebilmesi için, isteyen tüm kesimlerin Öcalan’la temas kurması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu da ilk kez söylemiyoruz. Ortaya çıkan bu metin bu ihtiyacı bir kez daha gösterdi. Yani eğer bu alan genişlerse, serbest çalışma koşulları oluşturulabilirse, bundan sonra süreci yönetmek de yürütmek de ilerletmek de çok daha hızlı ve sağlıklı olur. Bir tarih yazıyorsunuz, yeni dönemi başlatıyorsunuz, bu konuda çok önemli bir inisiyatif alıyorsunuz, bu inisiyatifle de birtakım riskleri göze alıyorsunuz. Ve bunları ancak bu riskleri göze alan minimize edebilir. O yüzden bu alanın açılması gerek sürecin ilerlemesi için, ivme kazanması için. Gereken herkesle doğrudan temas kurulmalı. Bu olması gereken zaten. Şu ana kadar da olmasını arzu ettiğimiz, beklediğimiz şeylerden biriydi.
Hepimiz bu tarihi fırsatın güçlenmesine odaklanmalıyız; onu zayıflatmak hiç kimsenin işine yaramaz
Yine bu metinden hareketle kimi eleştiriler de söz konusu. Biz şunu hatırlatmak isteriz. Sayın Öcalan, her fırsatta özellikle idam edilen Kürt şahsiyetlerle ilgili, “Onların dar ağacındaki son sözlerini mücadele gerekçesi yaptık” der. Bir hakikate dikkat çeker. Bu metinde de tarihsel ve sosyolojik kimi hakikatlere dikkat çekiyor. Ancak tüm bunlar Sayın Öcalan’ın Kürt tarihine dair ya da biraz önce söylediğim gibi kimi başlıklara ilişkin eleştirileri olmadığı ya da olmayacağı anlamına gelmiyor. O yüzden bu başlıkları daraltarak değil, daha geniş bir ufukla bakarak ve biraz da tarihsel arka planda okumalar yaparak değerlendirmek gerekir. Böyle değerlendirmeler, katkılar ve eleştiriler daha faydalı olur. Çünkü hepimiz bu tarihi fırsatın güçlenmesine odaklanmalıyız. Zayıflatmak hiç kimsenin işine yaramaz. Tarih bize şunu gösterdi ki kazandırmayan ve yapıcı olmayan dil, anlayış ve pratikler ne yazık ki tüm halklara kaybettiriyor, yalnızca Türkiye halklarına değil. O yüzden kazandırıcı, geliştirici ve yapıcı bir yaklaşımı, anlayan ve anlatabilen bir yaklaşımı önemsediğimizi de söylemiş olalım.
2000’in üzerinde buluşma yapmayı planlıyoruz
Son olarak sürecin hem anlatıcısı hem de örgütleyicisi olacağız demiştik. Sizlere tekrar sahaya ineceğimizi de söyledik. Çalışmalarımızı tamamladık, daha yoğun bir biçimde sahada olma planımız hazır. 2000’in üzerinde buluşma yapmayı planlıyoruz. Bu halk buluşmaları yalnızca bir salon toplantısı şeklinde olmayacak; kimi zaman ev ziyaretleri, kimi zaman şölenler, şenlikler, halk buluşmaları, kimi zaman farklı siyasi partiler ve STÖ’lerle buluşmalar olacak. Türkiye’nin her yerine ulaşmayı hedefleyen 2 binin üzerinde halk buluşmasına hazırlanıyoruz. Barış ve Demokratik Toplum Çağrısının gereği DEM Parti için anlamak, anlatmak ve daha güçlü bir biçimde örgütlenmektir. Biz barış arayışını, demokratik toplumu inşa etmeyi böyle anlıyoruz. Güçlerimizi yan yana getirerek bu alanı büyütmek ve genişletmek istiyoruz. Bunu büyük bir halklar buluşmasıyla nihayete erdirmek istiyoruz.
SORU: “Öcalan’ın Mesud Barzani, Neçirvan Barzani, Bafil Talabani ve Mazlum Abdi ile görüşmesi yerinde olur” dediniz.
Faydalı olacağını düşünüyoruz ama Sayın Öcalan’ın da böyle bir talebi olduğunu biliyoruz.
SORU: Onu soracaktım, son görüşmelerde Sayın Öcalan’ın böyle bir talebi var mı, yoksa bu MYK’mızın değerlendirmesi mi?
Sadece MYK’mızın değerlendirmesi değil. Tabii bu tartışmalar yokken de bizim söylediğimiz konulardan biriydi. Sayın Öcalan’ın fikirlerinin, görüşlerinin ve önerilerinin Ortadoğu’da ve Türkiye’de yaratacağı etkileri hep söyledik. Demokratik bir çözümün anahtarı İmralı’dadır diyorduk. İşte bu nedenlerle. Şimdi hep birlikte görüyoruz, yaşıyoruz. Yıllar önce öngörülen bazı şeyler bugün karşımıza çıkıyor. Hayat bu öngörüleri, bu çabaları doğruladı. Daha fazla zaman kaybetmemek için ne yapılmalı? Farklı siyasi partilerle ve kesimlerle Sayın Öcalan bir araya gelmeli. Bu yalnızca MYK’mızın değerlendirmesi değil. Sayın Öcalan, Sayın Mesud Barzani, Sayın Neçirvan Barzani, Sayın Mazlum Abdi, Sayın Kubat ve Bafil Talabani başta olmak üzere farklı siyasi partiler ve şahsiyetlerle görüşmek istiyor. Biz de bunun bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.