Denizlerimizi koruyalım
Uluslararası platformlarda varlığımızı perçinleyelim.
Son yazımda söylemiş olduğum gibi Memlekete döndüm ve Haber Analiz okurları ile bayramlaşmak için ekran başına geçtiğimde okuduğum haber ile tüm bayram havam uçtu gitti: “Marmara Denizi'nde sıkça rastlanan müsilaj, Akdeniz Bölgesi'ne de ulaştı. Yapılan incelemelerde Mersin Körfezi'nin deniz tabanının müsilajla kaplandığı tespit edildi” [1]. Anlaşılan kabus yayılıyor ve maalesef bu olumsuzluk 3. Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı (UNOC 3)’nın başladığı güne denk geliyor… Fransa ve Kosta Rika hükümetlerinin ortaklaşa gerçekleştirdiği 3. Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı 9-13 Haziran 2025 tarihleri arasında Fransa'nın Nice kentinde düzenleniyor …Dünyanın dört bir yanından 12.000'den fazla delegenin katılması bekleniyor.
Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı'nın ilk gününde Fransa Başkanı E. Macron’unson derece coşkulu, STK'larınise ölçülü tutumları gözlerden kaçmadı; Evet, Fransa Başkanı E. Macron, 9 Haziran Pazartesi günü Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansını görkemli bir şekilde açtı ve olumsuz uluslararası ortama rağmen elliye yakın devlet ve hükümet başkanının katılmış olmasını bir zafer gibi tanımladı. BM'ye göre, bu uluslararası konferansa 193 BM üye ülkesi davet edilmişti ve 187'si olumlu yanıt vermişti. Katılımcı Devletler, beş gün boyunca birbirleriyle ve Hükümet dışı aktörlerle (işletmeler, STK'lar, bilim insanları, vatandaşlar vb.) görüş alışverişinde bulunacaklar diye bekleniyor. Önemli siyasi liderler arasında Emmanuel Macron dışında, Lula da Silva (Brezilya Cumhurbaşkanı), Ursula von der Leyen (Avrupa Komisyonu Başkanı) ve Çin rejiminin ikinci komutanıHan Zheng de sayılıyor. Pazartesi günü Nice'te başlayan Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı'nda (UNOC) ‘a yaklaşık 15.000 kilometrelik kıyı şeridine sahip Çin’in de katılması, okyanus korumada ivme kazanıldığına ayrıca işaret ediyor.
UNOC’un ana teması "Eylemleri hızlandırmak ve okyanusları korumak ve sürdürülebilir şekilde kullanmak için tüm paydaşları harekete geçirmek”olarak belirlenmiş…yani, konferansın amacı, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 14'ün uygulanmasını okyanusların, denizlerin ve deniz kaynaklarının korunmasına odaklayarak, denizlerin sürdürülebilir şekilde kullanılması için acil ve ileri eylemleri destekliyor. Lütfen Okyanus ve “biz” demeyin…yazıyı kaleme aldığım 10 Haziran Salı günü Akdeniz Günü olarak ilan edilmiş (Akdenize kıyımızı yadsıyamayız) ve 4 bölümden oluşması ön görülmüş:
Barselona Sözleşmesi ve Akdeniz Eylem Planı’nın 50. yıl dönümünü kutlamak ve onu canlandırmak için üst düzey toplantı .
Akdeniz Mavi Ekonomisi etkinliği, Akdeniz Birliği'nin kolaylaştırıcılığıyla gerçekleşiyor .
Région Sud-Côte d'Azur bölge yönetiminin kolaylaştırıcılığıyla, bölgeler ve belediyelerin bir araya geldiği bölgesel bir toplantı.
Varda Grubu'nun kolaylaştırıcılığında Akdeniz Sivil Toplum ve Gençlik Forumu .
Belki merak edersiniz Türkiye’den katılım var mı diye…Evet var; deniz hukuku ve siyaseti alanlarında bilimsel eğitim ve araştırma faaliyetlerinde bulunmak amacı ile kurulmuş DEHUKAM Müdürü Dr. Mustafa Başkaraile temsil ediliyoruz.
11 Haziran 2025 tarihinde gerçekleştirilecek “Çevre Hukukunun Etkinliğini Ölçmek İçin Yasal Gösterge: Denizlerin, Okyanusların ve Kıyı Şeritlerinin Korunmasına Yönelik SDG 14'ün Değerlendirilmesi” başlıklı etkinlikte DEHUKAM Müdürü Dr. Mustafa Başkara konuşmacı olacağı belirtilmiş.
Dr. Mustafa Başkara’nınanılan etkinlikte Türkiye’de kıyı ve Akdeniz özelinde çevre hukukunun etkinliğini ölçmeye yönelik hukuki göstergelere dair değerlendirmelerde bulunacağı aktarılmış.
13 Haziran ise Güzel Okyanus Deklarasyonu ve Güzel Okyanus Eylem Planı’nın kabulüne ayrılmış gözüküyor.
Konferansın amacı, sürdürülebilir kalkınma için okyanusların olduğu kadar genel anlamda denizlerin ve deniz kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir şekilde kullanılması için acil ve ileri eylemleri desteklemek olarak saptanmıştır. Aslında Türkiyemiz de açık denizlerdeki biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımıiçin BM anlaşmasına Eylül 2024’de taraf olmuş durumda…Teoride imza var ama uygulama da müsilaj kabusu… Elimizde kalanları düzgün korumak gerekmez miydi? sorusunu sorarken rahmetli Avukat Kaptan Gündüz AYBAY’ı ve kurucularından olduğu TÜDAV (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı)’ı ve denizleri araştırıp korumaktaki kararlılıklarını anmadan geçmeyelim derim. Denizlerin hala korumayı gerektirecek zenginliğe sahip olduğunu gördükleri ve insanlığın bu alandaki kayıplarının bilincinde oldukları için bir saygı duruşu yapmış olalım; Dünyanın ünlü okyanus bilimcileri 1950’lerden günümüze dünyadaki mercan resiflerinin neredeyse yarısının yok olduğunu, mangrovlar ve deniz çayırı yataklarının ciddi şekilde hasar gördüğünü iddia ediyor ve eskiden açık denizlerde mevcut olan köpek balığı ve vatoz türlerinin üçte birinin yok olduğunun altını çiziyorlar. Ama biz …her zamanki gibi karamsarlığa yer vermeyip, bu konferanstan olumlu çıkacaklara odaklanalım… Türkiye, gelecek kuşakları da ilgilendiren denizsel konularda da uluslararası çabalara katkılarını ve desteğini sürdürmeye devam edecek diye inanalım…Neden bu iyimserlik hocam derseniz size UNOC’un (United Nations Ocean Conference), Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin uluslararası tanıtım çalışmaları içinde yer almış olması ülkemiz, denizlerimiz için çok önemli bir adım oldu…ve beni ümitlendirdi diyebilirim. Örneğin, Kültür ve sanatın denizler ve karaları birbirine bağlamakta güzel bir kaldıraç olduğunu BOSAV (Bodrum ve Karya Bölgesi Kültür Sanat ve Tanıtma Vakfı) , The Bodrum Cup iş birliğiyle,Nice limanında Türkiye rüzgarı estirerek gösterdi. 2001 yılında Bodrum halkının desteğiyle inşa edilen Türkiye’nin ilk ve tek yelkenli okul gemisiSTS Bodrum[2], Birleşmiş Milletler Okyanus Konferansı’nda Türkiye’nin uluslararası denizcilik platformunda yer almasını sağlamış oldu. Uluslararası platformlarda varlığımızı perçinleyeceğiz ve Denizlerimizi koruyacağız diyerek tamamlayalım…