Bakırhan: Komisyon barışa uygun düzenlemeleri yapmalıdır

DEM PARTİ Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, emek ve demokrasi güçlerinin Urfa’da düzenlediği 1 Eylül Dünya Barış Günü Mitingine katıldı. Bakırhan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Değerli Urfalı hemşerilerim, yoldaşlarım, güneşin doğduğu kent. O güneşin bugün sadece bölgeyi değil, Ortadoğu’yu, Türkiye’yi, dünyayı aydınlattığı onurlu kentin yiğit evlatları, hepinizi saygıyla selamlıyorum. 1 Eylül Dünya Barış Günü hepimize, ezilen halklara, emekçilere, kadınlara hayırlı olsun. Konuşmama başlamadan önce Muhsin Melik’i, İbrahim Ayhan’ı, Feridun Yazar ve adını buradan sayamadığım binlerce yol arkadaşımı rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. 1 Eylül’de onurlu Urfa halkının önünden bir kez daha onlara sözümüzü yeniliyorum; bir gün ama bir gün mutlaka bu uğurda bedel ödeyen, emek veren, alınteri döken, bugün aramızda olmayan yoldaşların barış, demokrasi ve özgürlük bayrağını zirveye taşıyarak dalgalandıracağımızın sözünü veriyorum. Değerli halkımız yine sizin yiğit yoldaşınız, kardeşiniz Ayşe Gökkan ve Leyla Güven şahsında Selahattinler, Figenler şahsında bugün aramızda olmayan, dört duvar arasında yüreği bizimle atan barış ve demokrasi mücadelesinin neferlerini de, siyasi tutsakları da saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Urfa’dan cezaevlerine selam ve sevgilerimizi gönderiyorum.
Sayın Öcalan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını yaparak umutsuzluğu dağıttı
Evet zor bir ayın içindeyiz. Zor günlerden geçiyoruz ama bir o kadar da umutluyuz. Çünkü bu topraklarda doğan Sayın Öcalan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını yaparak umutsuzluğu dağıttı. Bu ülkede yeniden gençlerin, kadınların, Kürtlerin, Alevilerin, ezilenlerin önümüz günlere umutla bakması için büyük bir sorumluluk aldı. Şimdi bizler Riha, Amed, Siirtliler olarak, Türkiye'de yaşayan emekçiler, yoksullar ve ezilenler olarak Sayın Öcalan'ın açmış olduğu demokrasi, barış ve özgürlük kapısından geçerek bu ülkede bir daha Kürtlerin yok sayılmadığı, Alevilerin eşit yurttaş olduğu, kadınların katledilmediği, çevrenin ranta peşkeş çekilmediği, gençlerimizin umutlarını büyüttüğü ve insanca yaşadıkları bir Türkiye yaratmak için daha fazla mücadele etmeliyiz. Var mısınız? Sayın Öcalan'ın araladığı bu kapıdan yoldaşça, dostça, omuz omuza mücadele ederek demokratik bir Türkiye yaratmaya Urfa halkı var mıdır?
Egemenlerin kazanmış olduğu bir savaşta bizler barışın yanındayız
Bakın, etrafımızda sorunları şiddetle, silahla, savaşlarla çözmeye çalışıyorlar. Ortadoğu kan gölü. Ukrayna'da savaş, Yemen'de savaş. Dünyanın birçok yerinde hak arayanları silah ve savaşla bastırmaya çalışıyorlar. Yanı başımız savaş ve çatışma içerisindeyken Sayın Öcalan bu topraklarda, bu ülkede sorunların şiddet, savaş, çatışma yerine diyalogla, müzakereyle çözülmesi için çok önemli bir çıkış yaptı. Değerli halklarımız, savaşın kaybedenleri emekçilerdir, halklardır. En fazla da kadınlardır. Savaşın kazananları egemenlerdir, silah baronlarıdır. Bizim kaybettiğimiz, egemenlerin kazandığı bir savaşta bizler barışın yanındayız, barışın tarafındayız. Sayın Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum manifestosunun, perspektifinin yanında olmaya devam edeceğiz.
Sayın Öcalan’ın barışın büyümesi için açtığı yol Türkiye için çok kıymetlidir
Nazım Hikmet ne diyor biliyor musunuz? Diyor ki savaş korku ve sefaletten başka bir şey vermez. Yakar, yıkar, öldürür ve yok eder. Yakan, yıkan, yok eden savaşlar bu topraklardan silininceye kadar adaletin, demokrasinin ve özgürlüklerin hakim olacağı bir Türkiye mücadelesini, demokratik bir Türkiye mücadelesini başarıya ulaştırmak için her birimize büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. İşte tam da yanımızda savaşların olduğu bir ortamda barışı konuşuyoruz. Bize barışı konuşmamızın imkanını sunan, barışı mümkün kılan, bugün aramızda olan, olmayan bütün canlarımıza teşekkürlerimizi ve saygılarımızı sunuyoruz. Emek olmasaydı, bedel olmasaydı, inatçı ve kararlı bir tutum olmasaydı bugün barışı konuşamayacaktık. Barışı var eden, barışı konuşturan sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır. Genci ve kadınıyla birlikte barışı mümkün kılan sizlere teşekkürlerimi sunuyorum partim adına. Değerli arkadaşlar, hepinize minnettarız. Sayın Öcalan, sizin memleketliniz. Sayın Öcalan’ın barışın, umudumuzun büyümesi için açtığı yol Türkiye için çok kıymetlidir. Buradan bir kez daha umudumuzu büyüten, barışı büyüten Sayın Öcalan'a Urfa'dan selamlarımızı, saygılarımızı ve sevgilerimizi yolluyoruz.
Yeni dönemin en güvenli limanı barıştır
Değerli kardeşlerim, yeni bir dünya kuruluyor. Bu yeni dünyanın ruhunu okuyamayanlar kaybeder, yanılır, kaybettirirler. Bu yeni dönemin ruhu nedir biliyor musunuz? Yeni dönemin ruhu barıştır. Yeni dönemin en güvenli limanı barıştır. Toplar, tüfekler, sınırdaki tel örgüler kimsenin güvenliğini artık sağlayamıyor. En büyük güvenlik limanı barıştır. Onun için barışı büyütmemiz, barışı gerçekleştirmemiz, barışı mümkün kılanlara layık olmamız için bugün Urfa'da olduğu gibi binlerle, on binlerle birlikte barışı haykırmamız gerekiyor. Barış 86 milyonun geleceği ile ilgilidir. Barış, yoksulluktan intihar edenlerin intiharını önlemektir. Barış, katledilen kadının katledilmesini önlemektir. Sermayeye peşkeş çekilen çevreyi korumaktır. Barış ekmeğimizdir, zeytinimizdir, çocuklarımızın geleceğidir. Tabii ki biz barışa sahip çıkacağız. Tabii ki Sayın Öcalan’ın almış olduğu barış sorumluluğunun yükünü biz de onunla birlikte paylaşmaya devam edeceğiz.
Barış güzel sözler etmekle bir yere ulaşmaz, icraatlarla bir yere ulaşır
Değerli halkımız buradan bu meydanı yönetenlere göstermek istiyorum. Urfa'nın bu sıcağına rağmen on binler bu alanda bir aradadır. Ve iktidara sesleniyorum. Artık dilimizi, irademizi, haklarımızı kabul etmelisiniz. Dilimizi, irademizi ve haklarımızı inkar etmekten vazgeçmelisiniz. Çünkü bu halk 40 yıldır baskıya, faili meçhul cinayetlere, yoksulluğa, bütün zulme rağmen vazgeçmedi. Vazgeçmeyecek. Vazgeçmesi gerekenler Kürt halkının dilini, kimliğini, yaşamını tanımayanlardır. Artık yasal ve hukuksal düzenlemelerin yapılması gereken bir dönemdeyiz. Kimse Kürdün hakkı olan yasal ve hukuksal düzenlemelerden artık kaçamaz. Barış sözle değil, icraatla sağlanır. Barış güzel sözler etmekle bir yere ulaşmaz. Ama barış icraatlarla bir yere ulaşır. Bu ülkeyi yönetenleri Urfa’da bu meydanı dolduran halkımızın taleplerine, iradesine saygı göstermeye ve kabul etmeye davet ediyorum.
Sayın Öcalan 86 milyona bütünleştirici yeni bir hayat modeli teklif ediyor
Değerli arkadaşlar, Sayın Öcalan ile görüşmelerin önü açılmalıdır. Musluğu bir aç bir kapatla bu süreç yürümez. Sayın Öcalan Türkiye’nin tamamına birleştirici, bütünleştirici bir sözleşme öneriyor. Sayın Öcalan'ın paradigması ayrıştırıcı değil, aksine bütünleştirici yeni bir hayat modeli teklif ediyor. Dolayısıyla bu yeni hayat modeli 86 milyonun, eşit yurttaşlar olarak bu coğrafyada, bu ülkede insanca yaşamasını istiyor. Yine komisyon bir an önce Sayın Öcalan'ı ziyaret etmeli ve dinlemelidir. Komisyon barış gelsin diyen milyonlarca insanın iradesini temsil ediyor. Komisyonda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunan neredeyse bütün partiler var. Bu toplum barış istiyorsa komisyon barışa uygun adımlar atma, tartışma ve düzenlemeleri yapmak durumundadır.
Sayın Öcalan'ın halklarla fiziken ve düşünsel olarak buluşması bir an önce inşa edilmeli
Değerli halkımız, biz dünyayı yeniden keşfetmiyoruz. Başarısı kanıtlanmış çatışma ve çözüm örnekleri var. İrlanda'da, Kolombiya'da, Güney Afrika'da nasıl ki barışı silahı elinde bulunduranlarla görüşerek yaptılarsa bugün de barışı Sayın Öcalan'la yapmak durumundadırlar. Bizler 12 metrekarelik hücrede tecrit devam ederse, Sayın Öcalan İmralı Cezaevi'ndeki bu koşullarda bulunursa bu süreci yürütenlerin samimi olmadığına inanırız. Sayın Öcalan'ı bu saatten sonra 12 metrekarelik bir hücreye hapsedemezsiniz. Sayın Öcalan ve düşünceleri o daracık İmralı Adası'na artık sığmaz. Sayın Öcalan'ın Urfa halkıyla fiziken, düşünsel olarak buluşmasının artık bir an önce inşa edilmesi gerektiğini belirtmek istiyorum. Bakın değerli dostlar, Sayın Öcalan 100 yıl önce kurulan Cumhuriyetin demokrasi ile taçlanmasını istiyor. Bazıları bu sürece karşı çıkıyor. Karşı çıkanlar aslında Sayın Öcalan'a, bize değil, demokratik Cumhuriyete karşı çıkıyor. Aşınıza, ekmeğinize, geleceğinize, umudunuza karşı çıkıyor. Bu karşı çıkanları tanımak, bunları teşhir etmek, bunlar karşısında 7'den 70'e bugün burada olduğu gibi partimize, bu sürece sahip çıkmak gibi büyük bir sorumluluğumuz olduğunu belirtmek istiyorum.
Sayın Öcalan'ın umut hakkı artık tanınmalı
Altın ateşte, insan sıkıntıda belli olur diyorlar. Sıkıntıyı çözen taraf olmalıyız. Değerli arkadaşlar, Sayın Öcalan'ın umut hakkı artık tanınmalı. Bu bir lütuf değil. Barış umuduna tanınmış bir haktır. Umut hakkı, barışçılık çözüm için olmazsa olmaz koşullardan birisidir. Bugünden sonra topraklarımızda ölümü, savaşı ve hukuksuzluğu değil, barışı, müzakereyi, hakça yaşamı konuşalım diyoruz. Bunun için mücadele etmeye sizleri davet ediyorum. Barış mücadele ile kazanılır. Biz durarak, izleyerek bu sürece katkı sunamayız. Bugün burada olduğu gibi sokaklarda, caddelerde partimizin yapmış olduğu etkinliklerde, haksızlıkta, hukuksuzlukta, 40 yıldır vermiş olduğumuz mücadeleden daha büyük bir barış mücadelesi ortaya koymalıyız ki bir an önce bu topraklara barış gelsin, demokrasi gelsin, özgürlük gelsin. Değerli halklarımız, hepinizi tekrar en kalbi duygularımla selamlıyorum. Sizler bugün bu on binlerle birlikte bize onur verdiniz. Barış sürecine sahip çıktınız. Bizler de sizin bu kararlı duruşunuz karşısında sizlere layık olmaya Kürde, Türke, Araba, Aleviye, kadına, gence insanca, hakça ve yaşanılır bir Türkiye armağan edinceye kadar, yoldaşlarımızla birlikte gece demeden, gündüz demeden emek veren, bedel ödeyen, zindanda ve sürgünde olan yoldaşlarımıza layık bir mücadele ortaya koyacağımızın sözünü veriyoruz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ji me hemûyan re serkeftin.