DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan: Barış helaldir, ertelemek haramdır

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) düzenlediği grup toplantısında Türkiye'nin kritik bir süreçten geçtiğini belirterek, "Barış helaldir, ertelemek haramdır. Büyük bedellerle yürütülen mücadele yerini artık meselenin çözümüne ve demokratik bir toplumun inşasına bırakıyor" dedi.
Bakırhan, 12 Mayıs'ın artık Türkiye'de sıradan bir takvim yaprağı olmadığını vurgulayarak konuşmasına 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı'nı Kürtçe kutlayarak başladı. Bakırhan ayrıca, Soma Katliamı'nın yıl dönümü dolayısıyla katliamda yaşamını yitirenleri andı.
"Toplum barışa susamış durumda"
Barış ve çözüm kapısının aralandığını ifade eden Bakırhan, "Toplum yıllardır bugünlerin hayallerini kuruyordu. Barışın, çözümün tartışıldığı günlere büyük bir özlemi vardı. O günlerin kapısı aralandı. Şimdiden hepimize, Türkiye halklarına hayırlı olsun" diye konuştu.
Toplumun barışa susadığını belirten Bakırhan, "86 milyon insanın yüreği gerçekten barış için atıyor. Yapılan açıklamalardan sonra yapmış olduğumuz seyahat, gezi, toplantı, miting ve buluşmalarda Türkiye toplumunun barışa susadığını hep birlikte şahit olduk" dedi.
"Tarihi bir süreçten geçiyoruz"
DEM Parti Eş Genel Başkanı, 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde PKK'nin gerçekleştirdiği kongre ve ardından 12 Mayıs'ta açıklanan kararların demokratik çözüm için önemli bir fırsat yarattığını belirterek şöyle konuştu:
"12 Mayıs, Türkiye'de artık bir takvim yaprağı değil, geçmişin büyük yüklerini hafifletmenin başlangıç günü olarak tarihe geçecektir. Dün, Türkiye'de Ortadoğu'nun tarihi günlerinden biri yaşandı. 27 Şubat'tan 12 Mayıs'a uzanan bu kısa ama tarihi süreç, bir dönemin kapanışını ve yeni bir dönemin açılışını ilan etti."
"Artık çözüm ve demokratik toplum inşası zamanı"
Bakırhan, alınan kararların önemine vurgu yaparak, "Şimdi, büyük bedellerle yürütülen mücadele yerini artık meselenin çözümüne ve demokratik bir toplumun inşasına bırakıyor. Bu karar; Kürt-Türk ilişkilerinde demokratik bir zemini kurma, ortak bir vatan fikrini büyütme ve barışçıl bir çözümü geliştirme çağrısıdır" değerlendirmesinde bulundu.
"Siyasetin görevi yasal düzenlemeler yapmak"
Barış sürecinin kalıcı olması için siyasetin üzerine düşen sorumluluklara dikkat çeken Bakırhan, "Siyasetin görevi apaçık ortadadır. Barış sürecini kalıcı kılmak, hukuki ve siyasi düzenlemeleri yapmak, siyasete düşen büyük bir sorumluluktur" dedi.
Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklamalarını değerli bulduklarını belirterek, "Tam da bu açıklamalardan sonra, bu vesileyle insani, somut ve güven artırıcı bazı düzenlemelerin bayram sonrasına bırakılmadan yapılması Türkiye'nin önünü açacaktır. Kurban Bayramı çifte bayram haline getirilecektir" diye konuştu.
"Türkiye'nin kaderi değişecek"
Bakırhan, alınan kararların önemini su benzetmesiyle anlattı: "Düşünün, hep beraber bir köydeyiz. Hepimizin yaşam bulacağı, beklenen suyla dolu bir kuyu var. Bu kuyu için yıllardır didişip kavga ediyoruz. Kavga ettiğimiz için o kuyunun suyundan hiçbirimiz yararlanamıyoruz, kavga ettiğimiz için kuyunun suyu kuruyor. Şimdi bir noktaya geldik. Bir karar vermemiz lazım; ya kuyunun suyu kuruyacak, ya da el ele tutuşarak, omuz omuza o kuyunun suyunu yeniden ortaya çıkaracak, çevremizi yeniden güçlendirecek ve yeşertecek bir pratik içinde olacağız."
"Mandela örneği"
Bakırhan, geçmişle yüzleşmenin önemini vurgulayarak Nelson Mandela'nın örneğini verdi: "Mandela da büyük acılar çekti. 27 yıl, halkını ve kimliğini savunduğu için cezaevinde kaldı. Bir gün bir lokantada kendisine işkence yapan gardiyanla karşılaşan Mandela, 'Korkma, ben bu masaya geçmişin yüküyle gelmedim. Onları bir tarafta bırakarak geldim' demiştir."
Bakırhan ayrıca, DEM Parti'nin deneyimli siyasetçisi Ahmet Türk'ün de geçmişte yaşadığı işkencelere rağmen, "bir gün kin ve nefret duymadığını" belirterek, "O geçmişte yaşadığı acıları bir tarafta bırakarak sürekli barış dedi, demokrasi dedi, çözüm dedi" ifadelerini kullandı.
"Çözüm yeri meclistir"
Barış ve çözümün adresinin Meclis olduğunu vurgulayan Bakırhan, "Sayın Öcalan da meclisi işaret etti. PKK'de yaptığı kongrenin sonuç bildirgesinde Meclisi işaret etti. Biz de diyoruz ki egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözü artık gerçeğe dönüşsün. Meclis milletin barış çağrısına kulak versin, bunun kurucu gücü olsun" dedi.
"Silahlar susuyorsa demokratik siyaset konuşmalı"
Bakırhan konuşmasının son bölümünde, "Silahlar susuyorsa demokratik siyaset konuşmalıdır. Silahlar susuyorsa demokratik siyasetin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Demokratik siyaset ve çözüm hepimize güçlendirecek ve zenginleştirecektir" diye konuştu.
Barış sürecine katkı sunanlara teşekkür eden Bakırhan, "Bu tarihi sürecin gelişmesinde büyük sorumluluk üstlenen, en başta Sayın Öcalan'a, çözüm yolunda cesur bir duruş sergileyen Sayın Bahçeli'ye, bu iradeyi sahiplenen Sayın Erdoğan'a ve sürece ilk günden destek sunan Sayın Özel'e, Sayın Davutoğlu'na, Sayın Babacan'a, Sayın Arıkan'a ve tüm muhalefet partilerine de en içten şükranlarımızı ve teşekkürlerimizi sunuyoruz" dedi.
Bakırhan konuşmasını, "İç barışını sağlamış güçlü bir Türkiye, Ortadoğu'da barışın, huzurun ve istikrarın rüzgarını estirir. Kimsenin şüphesi olmasın. Ki Türkiye'nin iç barışı Ortadoğu'da istikrarın sigortasıdır, Türkiye'nin iç barışı Ortadoğu'nun barış havzası haline gelmesinin garantisidir" sözleriyle tamamladı.
HABER VE KAYNAK: RUDAW