haberanaliz

DEM'den CHP’ye dayanışma ziyareti: Mesele yolsuzluksa bir komisyon kurulsun iktidar partisi de dahil bütün belediyeleri incelesin

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
DEM'den CHP’ye dayanışma ziyareti: Mesele yolsuzluksa bir komisyon kurulsun iktidar partisi de dahil bütün belediyeleri incelesin
DEM Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaptıkları görüşme sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi.

Hepinizi sevgiyle selamlıyorum. Bugün bizlerin CHP'yi ziyaret etmemizin sebebi, dün sabah ne yazık yine bir şafak operasyonuyla halkın iradesine bir darbe vurulması. Bununla ilgili geçmiş olsun dileklerimizi, dayanışma duygularımızı paylaşmak için bugün buradayız. Adana, Antalya, Adıyaman belediye başkanlarıyla beraber gözaltılar gerçekleşti, bir tutuklama da oldu. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı tutuklandı, diğerleriyle ilgili hep birlikte izliyoruz. Ümit ediyoruz ki yargı bu yanlıştan, bu birkaç saat içinde geri döner ve gözaltına alınan belediye başkanları serbest bırakılır. Bizler dün bu habere uyandığımızda dünkü programlarımızı gerçekleştirdik ama bugün için olağanüstü MYK toplantısı çağrısı yaptık ve olağanüstü bir şekilde bugün MYK’mızı topladık. Bu gözaltı süreçlerini, belediyelere yapılan bu operasyonları da değerlendirdik. 

Tülay Hatimoğulları: Mesele yolsuzluksa bir komisyon kurulsun, iktidar partisi de dahil bütün belediyeleri incelesin

Değerli halklarımız bizler bu operasyonları kayyım anlayışının bir devamı olarak görüyoruz. Sanıyoruz ki Türkiye’de bunu en iyi anlayabilecek siyasi parti biziz. Üç dönem belediyelerine kayyım atanmış bir partiyiz. Kayyım zihniyetinin başka versiyonlarının devam ettiğini görüyoruz. Bu operasyonların siyasi operasyon olduğunun altını özellikle çizmek istiyorum. Şayet bir yolsuzluk iddiası varsa, şayet bu konuda ellerinde deliller varsa elbette bazı soruşturmalar başlatılabilir. Hiç kimse dokunulmaz değildir. Herkes hakkında soruşturma başlatılabilir. Fakat bunları bir kılıf haline getirerek bu şekilde bir siyasi operasyona dönüştürmelerini asla kabul etmiyoruz. Buradan teklifimiz şudur. Bir komisyon oluşturulsun, bağımsız yargı devreye girsin, sadece muhalefet partilerinin belediyeleri değil iktidar partisinin de belediyelerinin soruşturulacağı, araştırılacağı bir çalışma yürütülsün. Yoksa yapılan bu operasyonların gerekçe ne gösterilirse gösterilsin bir siyasi operasyon olduğunun aksini kanıtlayamazlar. Şunu da eklemek isterim bahsettiğim bu soruşturma ve araştırmaya ayrıca kayyım atanmış belediyelerin ve kayyım yönetiminin de eklenmesini ve araştırılmasını ısrarla öneriyoruz. Biz geçmiş dönemde bu konuyu epey deneyimledik. Sayıştay raporlarına baktığımızda geçmiş dönemdeki kayyımların yolsuzluklarının ne kadar aşikar ve açık bir biçimde yapıldığını o raporlarda pekala görebilirsiniz. Bugün Barış ve Demokratik Toplum Sürecinden bahsediyoruz. Kürt sorununun çözülmesinin arifesinden geçiyoruz. Ve böylesi bir süreçte yani barışı konuştuğumuz, silahsızlanmanın konuşulduğu bugünlerde bu meseleleri yaşamak, bu operasyonlara tanıklık etmek ne yazık ki Türkiye toplumuna iyi gelmiyor. Türkiye toplumu barış böyle mi sağlanır, demokrasi böyle mi kurulur, böyle mi demokratikleşme olacak şeklindeki sorularının her yerden yükseldiğini görebiliyoruz. Hele dün, 3 belediyeye dönük gerçekleşen bu operasyonla bu soruların dozunun ve tonunun çok daha yükseldiğine hep birlikte tanıklık ediyoruz.

CHP’ye operasyonlar, süreci baltalamaktadır

Bakın birkaç gün içinde Federe Kürdistan Bölgesinde bir silah bırakma merasiminin gerçekleşeceğini hepimiz biliyoruz. Kamuoyu bu konuda bilgilendirildi. Böylesi bir süreci biz konuşmalıyken, 100 yıldır bu ülkede kronikleşmiş olarak devam eden bir sorunun çözümünü konuşurken barışa bu kadar yaklaştığımızı hissettiğimiz bir anda bu operasyonları konuşuyor olmamız barışa olan inancı ve demokrasiye olan inancı ne yazık ki zayıflatmaktadır. O yüzden biz buradan bu operasyonları gerçekleştiren anlayışa bir kez daha seslenmek istiyoruz. Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin önüne geçilmemelidir. Bu operasyonlar bu süreci baltalamaktadır, bu operasyonlardan vazgeçilmelidir. Belediye başkanları halkın seçilmiş iradesidir. Bu operasyonlar sadece bir belediye başkanını cezaevinde koymak anlamına gelmiyor. Aynı zamanda o kentin bütün seçmenlerini, bütün dinamiklerini yok saymak anlamına geliyor. Seçme ve seçilme hakkının ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Seçimin artık formel bir şey olması, yani seçimi fiilen ortadan kaldırmak anlamına geliyor. Bu bakımdan bu anti demokratik uygulamalardan bir an önce geri dönülmelidir. Bunları kabul etmek mümkün değildir. Türkiye’nin barışa, iç barışını sağlamaya ve tahkim etmeye son derece ihtiyacı olan bir dönemden geçiyoruz. Bugün bölgenin kaynadığı bir yerde, her yerden savaş ve çatışmaların yükseldiği bir yerde biz Türkiye’nin iç barışını konuşabiliyorsak bu bizim için çok önemlidir. Biz Türkiye’nin iç barışını muhalefetle birlikte konuşmak zorundayız. Muhalefetin dışında tutulduğu bir barış ve demokratikleşme sürecinin gerçekleşmesinin zor olduğunu, imkansız olduğunu defaatle her şekilde kürsülerden, televizyon programlarından ifade ettik. 

Bütün belediye başkanlarını ve siyasileri serbest bırakın, yargılamalar tutuksuz devam etsin

Bugün Türkiye’nin iç barışını sağlaması, demokratikleşme sürecinin sağlanmasının yolu en geniş toplumsal mutabakatın sağlanmasından geçmektedir. Bir yandan belediyelere operasyon yapılırken öte yandan barışın sesinin yükselemeyeceğinin, demokrasinin gelişemeyeceğinin, en geniş toplumsal mutabakatın oluşmasının zorluklarının daha fazla büyüyeceğinin herkes farkında olmalıdır. Buradan biz çağrımızı yapıyoruz. Bugün bu operasyonları gerçekleştiren akıl bunlardan vazgeçmelidir. Bu ülkenin bütün siyasi çevrelerinin, iç barışın gerçekleşmesi için ana aktör olmasını önceliyoruz. Farklı düşünebiliriz, birimiz iktidarda birimiz muhalefette olabilir ama hiç kimsenin ötekini dışlamadığı, hiç kimsenin ötekinin hakkını gasp etmediği ve yargıyı elinde bulunduran erkin yargıyı muhalefetin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi sallandırmaması gerekir. Çağrımızı yineliyoruz gelin gerçek anlamda barışı gerçekleştirelim. Gelin bu operasyonlardan vazgeçin. Bütün belediye başkanları ve seçilmişlerin yargılanmaları tutuksuz bir şekilde devam etsin, hepsi serbest bırakılsın. Şu anda ifadeleri alınan belediye başkanları derhal serbest bırakılsın. Biz buraya bu ziyareti heyetimizle gerçekleştirirken CHP’ye, belediye başkanlarına, onların seçmenlerine ve bütün Türkiye halklarına geçmiş olsun dileklerimizi bir kez daha belirtiyoruz. Dayanışma duygularımızı bir kez daha paylaşıyorum. 

Özgür Özel: Demek ki kayyım atamalarında istisna hal dışındaki haller siyasiymiş

Tülay başkanımıza Eş Genel Başkanımıza yürekten teşekkür ediyorum dayanışmaları için. Dün Adana'ya ve operasyona tabi tutulan diğer belediyelerimize yerelde yapılan dayanışma ziyaretleri için ayrı ayrı hem Adıyaman hem Antalya örgütlerine teşekkür ediyorum. Sayın başkanın ifade ettiği gibi artık Türkiye’de bu operasyonların siyasi birer operasyon olduğuna inanmayan kimse kalmadı. Anketlerde yüzde 25 gibi inandığını söyleyen seçmen var ama o inandığını söyleyen seçmen Cumhur İttifakının kategorik seçmeni. 2x2 5 eder dese Tayyip bey evet 2x2 5 eder diyen kategorik kemik seçmen, ki muhalefet tarafında da biz bir şeyi yanlış söylesek de destekleyen seçmen bizim tarafımızda da oluyor. Bunun dışında normal ve makul bakan meseleyi siyasi angajmanlarla değil de vicdan gözüyle dinleyen kimse bu yapılan operasyonların yolsuzluk operasyonu olduğuna inanmıyor. Herkes bunun siyasi birer operasyon olduğuna inanıyor. 

Sayın başkan hatırlattı kayyımlardan çok çektiler. Dünya kadar kayyım atandı. Geçtiğimiz dönem yanılmıyorsam 4’ü hariç kazandıkları hemen bütün belediyelere kayyım atandı. O zamanlar Tayyip bey bugünkü özgüveniyle televizyonların karşısına çıkıp şunları söylüyordu. ''Bunlar terör örgütlerine para yolladıkları için gözaltına alınıyorlar. Bunlar teröre finansman sağladıkları için gözaltına alınıyorlar'' dedi. Emin olun buradaki mesele Kürt vatandaşların yerel yönetici seçme hakkına siyasi bişey değil böyle olduğu için oluyor. Şimdi bu süreç başladı Tayyip bey ''süreç ilerleyecek ve kayyım uygulaması istisna olarak kalacak'' dedi. Ne demek istisna? Çoğuna değil binde bir. Demek ki o istisna hal dışındaki bütün haller siyasiymiş, değil mi? Buna Tayyip bey karar verdiğine göre. Tayyip bey ne biliyor bundan sonraki süreçte ne olacağını, veya bundan önce ne olduğunu? Demek ki bundan önce kayyım atamalarının tamamı siyasiymiş. ''Burada mesafe alınırsa kayyım uygulaması istisnaya döner'' diyor. 

DEM Parti'ye gösterdikleri dayanışmadan dolayı teşekkür ediyoruz

O yüzden açık ve net şekilde şunu görmek lazım. Yapılan her şey hem belediye başkanlarının kişilik haklarına, ailelerine yapılan zulümler bunların hepsi büyük bir vicdansızlıkla yapılan siyasi işlerdir. Suçları Tayyip beyin adayını yenmektir, suçumuz partimizi birinci parti yapmaktır. Ekrem İmamoğlu’nun suçu 15,5 milyon kişinin oylarıyla Cumhurbaşkanı adayı olmuş olmasıdır. Risk Sayın İmamoğlu’nun Sayın Erdoğan'ı bütün anketlerde açık farkla yeniyor olmasıdır. Bunun için yapıyorlar bütün bunları. Şu anda arkadaşlarımız ifade veriyor, sonra büyük ihtimalle tutuklamaya sevk edilecekler. Sabah da söyledim Abdurrahman Tutdere bambaşka bir isim. Adıyaman'ın kendi kendine adaylaştırdığı, kendisini zorla aday ettiği, zorla seçtiği, Adıyaman'a katkı sağlamak için gözüne uyku bile girmeyen birini bununla itham ediyorlar. Zeydan başkan gibi bütün Adana'nın gönlünü kazanmış birisine leke çalacaklar. Daha doğrusu İstanbul'daki için bu işe rıza üretemediler. Kendi seçmenlerini bile ikna edemediler. Şimdi bunu Anadolu'ya yayarak yapmaya ve bunun büyük bir organizasyon olduğunu diğer şehirlerde de kolunun bacağının olduğunu inandırmaya çalışıyorlar. Burada Adana elverişli bir yer kendilerince. Bizle DEM’i Adıyaman’da Adana’da karşı karşıya getirebilirler kolaylıkla. DEM bu operasyonlara tepki göstermezse DEM’e, DEM bu operasyonlara tepki gösterirse bu sefer Türkiye toplumuna başka bir mesaj verecekler kendilerince. Zeydan başkana bunu yapmak için şu an muhatap olduğu soru şu. Aziz İhsan Aktaş bu dönem değil, bir önceki 5 yıl değil, ondan önce Seyhan Belediye Başkanı iken Seyhan Belediyesi ile çalışmış. Bunun üzerinden suçlamaya kalkıyorlar. 8 yıl önceki bir ihaleyle ilgili bir kanıt da bulmuş değiller. O dosya defalarca incelenmiş, sayıştay tarafından uygun görülmüş. Hiçbir problemin olmadığı bir nokta. Ama konu şu Aziz İhsan Aktaş'a isim ver diyorlar o da dönüp bakmış 8 yıl önce Seyhan diyor. Şimdi bunun için belediye başkanımızı gözaltına aldılar tutuklamaya çalışıyorlar. Bundan sonra artık söylenecek söz yok, yapılacaklar var. Onunla ilgili bir takvim içindeyiz. Tam bu saatlerde parti meclisimiz toplandı, toplantıyı açmak üzere bizleri bekliyor. Bundan sonra artık Cumhuriyet Halk Partisi'nin yeni bir sürecin içinde olduğunu ve süreç ne kadar zor olursa olsun direncin ve dirayetin daha da yüksek olacağını bir kez daha ifade edeyim. 

Sayın başkana ve onun şahsında DEM heyetine ve DEM Parti'ye teşekkür ediyoruz, gösterdikleri dayanışma için. 

Gazetecilerin gözaltına alınmasını asla kabul etmiyoruz

Soru: Gazeteci Timur Soykan tutuklama istemiyle hakimliğe sevk edildi. Nasıl değerlendirirsiniz?

Hatimoğulları: Bahsini ettiğiniz operasyonlar ne yazık ki muhalefetin tamamına dönük olduğu gibi aynı zamanda muhalif basına dönük de devam ediyor. Soykan'ın hem gözaltına alınması, gözaltına alınma gerekçesi bütün bunların hiçbirinin gerçek anlamda bir hukuk ya da yargıyla alakası olmadığını çok iyi biliyoruz. Bugün Türkiye’de bütün özgür kalemlere, özgür yazan klavyelere, özgürce fotoğraf çekene bile operasyon düzenleniyor, gözaltına alınıyor, tutuklanmak isteniyor. Aynı zamanda aslında muhalefeti dizayn etmeye çalışan anlayış basını da kendine göre dizayn etmeye çalışıyor. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bir ülkede basın özgür değilse o ülkenin hiçbir özgürlüğünden bahsedemeyiz. Bugün basın özgürlüğünün durumu ve niteliği o ülkedeki özgürlüklerin ve demokrasinin niteliğini ortaya koyar. Hiçbir gazeteci gözaltına alınamaz, hiç kimse fikirlerinden, düşüncesinden ve düşüncesini ifade etmekten dolayı ne gözaltına alınabilir ne de tutuklanabilir. Ümit ediyorum ki yargı bu hatadan döner ve Soykan’ı serbest bırakır. 

DEM Parti olarak tutumumuz net, siyasi operasyon hangi partiye olursa olsun karşısında duracağız

Soru: CHP’ye dönük operasyonlara karşı partinizin tutumu en başından beri çok net. Tepkinizi çok açık bir şekilde ifade ediyorsunuz. Bunu yalnızca CHP’ye değil hem de Türkiye’nin genel demokratik tutumuna ve sürmekte olan sürece zarar verdiğini ifade ediyorsunuz. Yarın da önemli bir görüşme olacak. Pervin Buldan ve Mithat Sancar Sayın Erdoğan ile görüşecek. Öncesinde sizinle bir araya gelecekler. CHP’ye dönük operasyonları ve bu tepkilerin görüşmede gündem olmasını bekliyor musunuz? Bu yönde bir tutumunuz olacak mı? Barış sürecine ilişkin CHP’ye dönük operasyonlar bir engel teşkil edebilir mi? Bu konudaki değerlendirmelerinizi rica ediyorum.

Hatimoğulları: Yarın İmralı Heyetimizin Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmesi gerçekleşecek. Bugün de İmralı’ya gittiler. Kendileri İmralı’dan döndükten sonra bizler de kendileriyle görüşeceğiz, hem barış ve demokratikleşme sürecini hem de bu süreç içerisinde ana muhalefet partisine dönük gerçekleşen bu operasyonları da detaylı bir biçimde kendileriyle değerlendireceğiz. Bu konuda bizim DEM Parti olarak baştan beri bir ilkesel tutumumuz vardı ve biz bu tutumumuzu devam ettiriyoruz. Bugün hangi siyasi parti olursa olsun, ne şekilde saldırıya maruz kalırsa kalsın biz kaşısında olduk, olmaya devam edeceğiz. Geçmiş dönemde başörtülü kadınlar baskı altındaydı. Biz kadın hareketi olarak o kadınların yanındaydık siyasi anlayış olarak. Bugün başka bir kesim güçlenince muhalefet partilerine dönük ve muhalefetin her kesimine dönük baskılarını arttırdığı zaman elbette biz onların yanında olacağız. Yani bugün bizim temel amacımız, Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Türkiye’nin eline şu an tarihi bir fırsat geçmiş durumda. Biz bu sürecin heba edilmemesi için gece gündüz çalışan bir partiyiz. Türkiye 100 yıllık sorununu çözebilecek bir evreye gelmiş durumdadır. Bu sürecin çözülmesinin yani barışın bu ülkede tesis edilmesinin demokrasiden asla ayrılamayacağını baştan beri ifade ettik. 

Demokratik dönüşüm barışla barış da demokratik dönüşümle mümkündür. Bu iki kavramı ve anlayışı birbirinden ayırırsak bu ülkede biz kalıcı barışı tesis edemeyiz. Barışı dışında tutarsak demokratikleşmeyi bu ülkede tesis edemeyiz. Bizler kimlerle nasıl görüşürsek görüşelim bu ilkesel tutumumuzu her fırsatta ifade ettik ifade etmeye devam edeceğiz. Elbette yarınki görüşmelerde muhalefete dönük bu baskıların, belediyelere dönük bu operasyonların da gündem olmasını bekliyoruz. 


Bakırhan: PKK'nin silah bıraktığı bir süreçte hükümeti demokratik akla davet ediyoruzÖnceki Haber

Bakırhan: PKK'nin silah bıraktığı bir sü...