Sağlık ANALİZ

Sağlık ANALİZ

Mail: saglikanaliz@gmail.com

Sağlıktaki Şinanaycılık son bulmalı!

Sağlıktaki Şinanaycılık son bulmalı!

Bu gün iki ayrı e-posta aldım. Sağlıktaki SÖZLEŞMELİ sistemi ele almışlar ve yaşananları farklı bir dil ile anlatmışlar.

Birinci Mektup şöyle:

Sözleşmeli sistem ve sağlığın çöküşü

Derler ya "Hali pür melali "; sistem ona döndü. Sağlık sistemi her geçen gün geriye gidiyor. Sağlık çalışanları kaderine terk edilmiş. Aile sağlığı merkezleri, hastaneler, semt poliklinikleri artık hizmet verememe noktasına geliyor.

Ciddi bir denetim yok, sağlık sunumunda birlik ve eşgüdüm Yok. Sanki her hastane farklı ülkenin farklı bakanlığına bağlı, bir yerdeki uygulama diğerini tutmuyor.

İl sağlık müdürlükleri ve hastane yöneticileri her ilde farklı telden çalıyorlar.

Sağlıkta kalitede, üretimde, hizmet sunumunda, hasta memnuniyetinde rekabet olacağına, tek bir yerde rekabet var, o da koltuk kapma yarısında.

Teşkilâtın en iş bilmez ve iş üretemez personelleri bile başkan, müdür, uzman olacağım diye birbirlerini yiyor.

Yetmedi, ne idüğü belirsiz partici olduğunu söyleyen şahısların peşinde koşuyor.

Her yerden her türlü gayri ahlâkî ilişkilerin kokusu yayılıyor.

Kimi sermayenin adamı, kimi tarikatın adamı, kimi yazılım programı satan şirketin, müteahhit firmaların beslemesi tipler, sağlık yönetiminde yer alıyor. Ortada ne liyakat kaldı, ne de ehliyet.

Amerikalı Nobel ödülü almış iki psikolog var;

Dunning ve Kruger. 

Bu iki psikolog kısaca cahil cühelâ, iş bilmezlerin cesaretini araştırarak nobel ödülü aldılar.

Dediler ki; kifayetsiz muhterisler yani cahiller hiç çekinmeden her şeyi yapabileceklerine inanıyorlar ve sonunda çuvallıyorlar...

Acınası durumun özeti işte budur.

Teşkilatlar  Dunning - Kruger sendromlu kifayetsizlerin elinde oyuncak olmuş durumdadır.

Bu yeni tip yönetici sınıfının özelliklerinden bahsedeyim ve

 konuyu biraz daha açayım.

Birincisi hepsi partili bir referansa sahip ve devlet memurluğundan çok parti memuru ve üyesi gibiler...

İkincisi hepsi belirli bir sendikaya mensup diyebiliriz ...

Üçüncüsü asla ve kata personel arasında sevilmeyen ve sayılmayan, mesleki yeterlilikleri olmayan insanlar ...

Dördüncüsü mesaileri boyunca odadan çıkmayan, koltukla bütünleşmiş tipler.

Bir halk sağlığı başkanı düşünün ki görev yaptığı yerde yıllardır aile sağlığı merkezlerini gezmemiş, sahada özverili çalışanlara bir merhaba bile dememiş...

Garip ki ne garip (!)

Beşincisi laf, dedikodu, fitne, fesat, adam harcama, işleri kitabına uydurma, iftira atma, ihale kovalamaca da oldukça başarılı ve oldukça hünerliler. Kendilerine rakip olabilecek, güçlü gördükleri herkese itibar suikastı yapmaktan hiç çekinmezler. Çünkü sözleşmeleri gereği alacakları parayı tüm etik değerlerin önünde tutarlar.

Altıncısı, kendilerinin sözleşme işini ayarlayanlardan başka kimseye bağlı değillerdir. Sözleşme süresi boyunca devlet millet işinden ziyade kendilerine torpil olana sadık ve bağlıdırlar...

Yedincisi, sözleşmeli sağlık yöneticileri havayı en iyi koklayan tiplerdir. Yerel siyaseti en iyi onlar bilir. Yağmur nereye yağarsa tarlayı oraya taşırlar. Bunları bir sağlık tesisinin iyileştirilmesinde ve denetiminde göremezsiniz...

Sekizincisi, alttaki personellerine karşı çok acımasız ve gaddardırlar. Bilgisizliklerini ve iş bilmezliklerini sert ve acımasız tavırlarıyla saklarlar. Kendilerine soru sorulmasından hiç hoşnut olmazlar, çünkü verecek doğru dürüst cevapları yoktur...

Dokuzuncusu, hepsi il müdürlerinin sağ kolu olma peşindedir ve sürekli birbirlerine iftira atarlar ve müdüre birbirlerini şikâyet ederler...

Onuncusu hepsi hak etmediği mevkilerde bulunduğu için şükretmez ve daha üst mevkilere nasıl gelirim hayalleriyle yaşarlar...

Sağlığın yeni trio'su (üçleme);

"Hizmet yavan, maaşlar tavan, sözleşmeler devam"

Bir halk sağlığı başkanı düşünün ki halk sağlıkçı değil. Odasından çıkmaz...

Falanca siyasinin yakını...

Yardımcısı gücü yetip başkan olamadığı için elini Allah'a açıp  bu bir ölse de ben başkan olsam diyen biri...

Kamu hastaneleri başkanı hastane sayısını bilmez, gidip de bir hastaneyi ziyaret etmez ise....

Ona bağlı Başkan yardımcısı hizmet bahane yan flüt şahane şiarıyla eli cebinde gezen bir olursa....

Nasıl düzgün yürüsün bu işler!!!

Destek hizmetleri başkanı en sağlam olması gerekeni. Kaya gibi sağlam olmalı. Kendi Kaya gibi değil ise arkasını bir KAYAYA dayamalı. Kısacası kayacı olmalı... Yani arkasında dağlar olmalı... Yardımcısı ise uzman olmalı. Ama ne uzmanı olduğunu kendi de bilmemeli.

Öyle ki bilgisayardan anlamamalı, hastane yönetim sistemlerinden anlamamalı. Işı bilgisayar mühendisine sormamalı, sonra devleti zarara uğratmalı....

Doktor olan destek hizmetleri başkanına ya tıbbi teknoloğ, ya hemşire, yada sağlık memurunu bilgisayar konusunda yap uzman,  saldım çayıra mevlam kayıra...

Hele teşkilattaki işin uzmanlık tarafına hiç girmeyelim... Her çeşit tip bu uzmanlık kadrolarında mevcut....

Bunların hiçbirinin performans ölçeği yok, tek ölçekleri referansları...

Zaten bu yüzden sağlık sistemi gittikçe çöküyor, içinden çıkılmaz hale geliyor.

Sosyal medyada Profiline Türk bayrağı koymak, Müslümanların sözde yoldaşı olmak yetiyor...

Vatan millet sakarya yüksek kayalardan bizim de cebimize akar ya....

Artık maalesef devlette devamlılık esas olmaktan çıkmış vaziyet aldı...  Rezillik esas oldu...

Vatandaş desen kıvranıyor. Hastalık yayılıyor. Çalışanlar isyanda, ya emekli oluyor ya istifa ediyor. Yetişmiş insan bu ülkenin değeridir, milli servetidir. 

Türkiye’nin yetiştirdiği hekimleri, hemşireleri, devlet memurlarını kendi varlığından bitkin, devletten başka çok şeye tabi, korkak, ürkek, ne istediğini, ne yaptığını bilmeyen hâle lütfen getirmeyin.

Çok ama çok yazık....

Güçlü bir ahbap, tanıdık referansı dışında gücü olmayan liyakatsiz kişilerle yönetilen bu sistemden ne olur vazgeçin.

Sözleşmeli, çarpık ve devlete zarar getiren bu sistemden yöneticileri de hizmet alan vatandaşı da kurtarın...

Yüksek yöneticiler değil birim sorumluları bile bu şekilde seçilir halde.

Sen ben bizim oğlan anlayışı ile teşkilat yönetilmez...

Kimse kimseye güvenmiyor, çalışanlar yöneticiye güvenmiyor,  vatandaş hiçbirine güvenmiyor....

İşte bu yüzden Sağlıkta şiddet de artıyor....

Vatandaşın sağlıkçıya takındığı tavırı bir kenara bırakın, çalışanların birbirlerine tavrına ve kendi aralarındaki şiddete bir bakın...

İkinci mektup ise şöyle:

Doktor olmak için son 6 sene tıp okursun. Hastanede bir çok hasta bakarsın, gecen gündüz nöbet tutsan hiç dinlenmesen, derken onca tükenmişliğin sonunda eline en fazla 12.000 lira para geçer. Bunca hastalık riski, şiddet riski, ne uğraşacaksın, daha az çalışarak 2 katı para kazanmak istemez misin?

Hele de biraz tembelsen, işini yapmaktan da acizsen, ne uğraşacaksın, yok mu bir partili tanıdık, Partili olmazsa cemaatten bulsan daha iyi olur, Hele ki bazı ticari bağlantıların göbeğindeki Sözde dindarlardan olursa ballı börek olur, Hasta ile hasta sahibiyle şiddetle neden uğraşacaksın, git abine 2 Vatan millet Nutku at,  profilini Türk bayrağı koy sosyal medyada parti ve partiliye övgü düz,  iyiymiş gibi paylaşımlar yap, arada cuma mesajları paylaş, bu kanat tamam.

Şimdi Sağlık Müdürünü kolla, ona en yakın Benim mesajı vermek için her türlü fırsatı değerlendir, dilin her yöne dönebilsin, yalan söylemekten çekinme,  Aman siyasi sermayenin köşetaşı, Müslümanların Yoldaşı kişilerle mutlaka derin ilişkiler kurmayı ihmal etme...

Siyasetçinin, cemaatin, müdürün cenazesini, düğününü kaçırma...

Duruma göre en acılı ağıtı sen yak, en ağır takıyı sen tak.

Taktığın takıyla orantılı makam kap..

Hangi projeleri ürettin, hangi başarılara imza attın, yola çıkarken bunları düşünmene gerek yok, sen gerekli bağlantıları kurdun,  gelsin koltuk yatsın ballı maaşlar....

Yolun bitmedi. Her gün müdüre yakınlık kavgasına devam.. Diğerlerini saf dışı etmek için pürdikkat müdürü kollamaya devam...  Seni oraya getirenlere olan diyetin ödenmesini, Ben bilmem bilen bilir...

Tüm Bunların içinde hastanelere sağlık ocaklarına kim gidecek, sorunları kim dinleyecek,  sorunlara çözüm kim üretecek,  ona vakit mi kalıyor ki....

Kendiniz, devletin müdürü, başkanı, Başhekimi veya bürokrat olarak bu durumu bir düşünün...

Partinin, cemaatin, sermayenin askeri mi olur....

En temiz kişiyi bu işin başına koysan, önce ben, sonra beni buraya getiren, sonra vatandaşlar der...

Ehliyet ve liyakat aranmadan yapılan sözleşmeler nedeniyle sağlık çöküyor, olan millete ve devlete oluyor.

*  *  *  *  *  * 

Baki Selam ve Dua ile.

www.haberanaliz.net

CEVAP HAKKINA SAYGILIYIZ. 

Cevabı yazıda, adı geçen ilgilisi ve yetkilisi göndermesi gerekir. Telefon ve iletişim bilgilerini koymayı unutmayınız.

CEVAP GÖNDERECEĞİNİZ ADRES: batuhansezerhaberanaliz06@gmail.com 

Yorum Yazın