Su güvenliği ulusal bir önceliktir
Tarımına desteği düşünenceklere Cezayir, Çin, Kanada’danörnekler
1 ay geçmiş bile son buluşmamızın üzerinden..
O gün Haber Analiz’de kaleme aldığım Denizlerimizi Koruyalım yazı içeriği dikkat çekmiş olacak ki, Boğaziçi Deniz Kültürü Çevre ve Spor Platformu yetkililerinden bir sunuma davet aldım ve belki sizlerden direk ulaşmayan sorular bu sunum sonrası yöneltildi…
Büyük kuraklıkların ülkesi Cezayir Sahra Çölünü nasıl tarım mekanına çevirdi…
Çin'in su eksikliği komşularını susuz bırakır mı…
Kanada'da su kıtlığıyla mücadele edip, su krizini yener mi … gelin buradan bu 3 ülke örneklerine birlikte bakalım…
Bu ülkeler su sorununu içecek su güvenliği olduğu kadar, tarım sektörü sulama için de öncelikleri yapan devletlere örnektir.
Defalarca belirttik, Tarım sektörü, dünya genelinde su tüketimininyaklaşık %70'ini oluşturmaktadır! Ve maalesef, Türkiye’nin % 40’ı yarı kurak …
Sizlerle daha önce de paylaşmıştım…
Geçtiğimiz Nisan ayı başında Cezayir’deydim ve hayretler içerisinde Cezayir’in güneyindeki Büyük Sahra Çölü’nde Adrar kentinde çölde tarım yapıldığını öğrendim…
Cezayir’in Adrar Vilayeti’nde koca Sahra Çölü’nün ortasında bir vaha yaratmışlar aktarılanlara göre. Burası daha 2 yıl önce çölmüş ama kazılan kuyularla yerin 35-40 metre altından su çıkarılmış ve “istenirse olur” dedirtecek şekilde buğday, mısır, arpa, mercimek ekilen büyük bir tarım merkezi tesis edilmiş.
Cezayir’in güneyindeki Büyük Sahra Çölü’nde bulunan Adrar da çölde tarım yapılmasında yer altısularına ulaşım kolaylığı avantajı veenerji ve iş gücü maliyetinin düşüklüğü getirilerideğerlendirmiştir….
Benzer bir örnekte 1000 km uzaklıktaki yine Cezayir’de Sahra çölünde yeralan önceleri çorak olarak bilinen, El Oued! Şimdi, destekler ile, uluslararası tarım merkezi haline gelen birbölge. “Kullanılan pivotlar araziyi sulamak için sutablasından su çekiyor ve etraftaki hurma dalları, içeride bir çeşit mikro iklim yaratıyor” diye aktarıyor yetkililer.
8 Temmuzdaki sunumumu takip eden söyleşide de dile getirdiğimiz gibi, yağışların azalması ve iklim değişikliğinin etkileriyle karşı karşıya kalan Cezayir, su teminini güvence altına almak için deniz suyunun tuzdan arındırılmasını artık vazgeçilemez bir çözüm olarak görüyor.
2050 yılına ilişkin tahminler, Cezayir ve Kuzey Afrika genelinde yağışlarda %20'ye varan bir azalma olabileceğini gösteriyor.
Buna bağlı olarak ülke, söz konusu su kıtlığı zorlukları karşısında, 25 tuzdan arındırma tesisi kurarak Afrika'da deniz suyu arındırmada öncü konuma gelmiştir.
Anılan altyapılar, yalnızca büyük şehirlere ve kıyı bölgelerine içme suyu teminine katkıda bulunmakla kalmayıp, suya büyük ölçüde bağımlı olan tarım ve gıda sanayi sektörlerini desteklemede de önemli bir rol oynamaktadır.
Tamamlayıcı program kapsamında deniz suyunun tuzdan arındırılması içme suyu arzının yüzde 42'sini oluşturacak olup, bu oranın orta vadede yüzde 60'a ulaşarak Cezayir'de su temininin güvence altına alınmasını hedeflediği bilinmektedir.
Anlaşılacağı gibi, Ülke su temini zorluklarına karşı tuzlu su arıtma tesislerine ve barajlarına güveniyor…
Aktarıldığına göre, Tipaza bölgesindeki Kef Eddir barajı, Cezayir’in 81 büyük barajından bir tanesi olup, 2022 yılında, tarihinin en kurak üç yazını geçiren ülkede buna benzer inşa edilen barajlar, o dönemde ve yakın gelecekte yaklaşık yarım milyondan fazla insanın fayda sağlayacağı çözümler olmuştur.
Devasa baraj ve kanal projeleri geliştiren bir diğer ülke örneği için Afrika’dan Asya’ya geçerek, büyümesini destekleyecek sudan yoksun olduğu bilinen kıtanın süper gücü Çin’ gideceğiz.
1,4 milyarlık nüfusu, dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve milyonlarca askerden oluşan ordusuyla Çinin, bir süper güç olduğu şüphesiz…
Fakat, Çin, kişi başına düşen su arzının küresel ortalamanın dörtte biri olmasıyla dünyanın en su fakiri ülkelerinden biridir…
Bundan ötürü, Çin devinin gelişimini engelleyebilecek ve komşularıyla ilişkilerini bozabilecek inanılmaz su sorunları yaşadığı bilinmektedir. Özellikle Pekin, Astana arası sıkışmalar dikkat çekmektedir.
Son zamanlarda Çin’in, az çok doğa temelli çözümlere yöneldiği söyleniyor; örneğin Devletin, kentsel alanlardaki su baskınlarını yönetmek ve drenajı iyileştirmek için 'sünger şehir' girişimi gibi daha yenilikçi çözümleri teşvik ettiği öğrenilmiştir.
Arıtılmış atık su ve toplanan yağmur suyunun kullanımı gibi alternatif su temin sistemleri ve bulut tohumlaması gibi yenilikçi yöntemler sayılan çözümlerden…
Gezegenin en büyük nehirlerinin kaynaklarını kontrol etmesine rağmen, su kıtlığı çeken, Çin, uzun zamandır bulut tohumlama teknolojilerinde ve dolayısıyla "emir üzerine yağış" konusunda uzmanlaşmış durumdadır.
Çin’in, 2022 yılında su kaynakları projelerinin geliştirilmesine, yılda %44'lük bir artış amacıyla, ülke çapında 162 milyar dolar (148 milyar avro) yatırım yaptığı öğrenilmiştir.
Ayrıca, Çin'in karşı karşıya olduğu asıl sorun, suyun eksikliğinden ziyade, suyun nasıl dağıtılacağıdır.
Zira, Çin’in su kaynaklarının yüzde 80'i güney Çin'de bulunuyor. Ancak bu su, toplam nüfusun yüzde 41'ini, Çin tarımının yüzde 38'ini, sanayisinin yüzde 46'sını ve elektrik üretiminin yüzde 50'sini oluşturan 12 Çin eyaletinin nüfusu tarafından kullanılamıyor.
Ayrıca Çin’in sekiz eyaleti şu anda ciddi su kıtlığı yaşarken, dört eyaletinde su “kıt”, iki eyalet ise büyük ölçüde çöl.
Dahası, sorun giderek kötüleşiyor; Çin'de son 25 yılda 28.000 nehir kurudu.
Çin'in su iştahı da artmaya devam ediyor ve tüketimin 2020'lerin başında yılda 670 milyar metreküp olduğu tahmin edilmişti.
Bildirildiğine göre, Çin'deki toplam su kullanımının %20'si kömür madenciliği, işleme veya tüketim için, yaklaşık %70'i ise tarımsal amaçlar için kullanılmaktadır.
Yani, sorunu daha zorlayan husus kömür madenciliğinin su yoğun ve kirletici olmasından kaynaklanıyor.
Altı çizilecek olan ise Çin'in kömür rezervlerinin %85'inin suyun kıt olduğu ve büyük bir tarım/gıda endüstrisiyle paylaşılması gereken bölgelerde bulunmasıdır.
Üstüne üstlük, hızla artan su talebi ve yeraltı sularına bağımlılık, yeni bir sorun olarak ortaya çıkan çökme sorununu getirmiştir.
Bu çökme durumu, Çin'deki 50'den fazla şehir için tehdit oluşturuyor ve hükümet tarafından yakından takip ediliyor.
Su kıtlığı sorununa değinmişken, Çin’in nüfus yoğunluğu ve hızlı büyümesinin kurbanı olduğunu hatırlatmak da fayda var; iş fırsatları için şehirlere göçler arttığından, şehirleşen insanların artık beklentileri daha yüksek.
Çin’deki birçok şehirde, belediyelerin su arıtma tesislerinde hızlı kum filtreleri kullandığı öğrenilmiştir.
8 Temmuz sunumunda, andığım gibi iklim değişikliği nedeniyle su kıtlığı, bir zamanlar kaynakların bol olduğu Kanada'nın çeşitli bölgelerinde görüldüğünden, sizleri Çin’den Kanada’ya götüreceğim…
Ülkede, bu alanda, özellikle batı eyaletleri savunmasızdır; Britanya Kolombiyası, kentsel su kaynaklarını ve tarımsal sulama sistemlerini etkileyen kuraklıklar yaşamıştır.
Tarım ve enerji sektörlerinde kilit bölgeler olan Alberta ve Saskatchewan, kaynakların aşırı tahsisi ve petrol kumu geliştirmeyle ilişkili önemli talepler nedeniyle artan su sıkıntısıyla karşı karşıyadır.
Bu sorunu hafifletmek için Alberta şu anda petrol üreticileri için arıtma kriterlerini yeniden tanımlıyor.
Önlemler, yasal denetlemeler dışında, teknolojik gelişmeler sorunun kötüleşmesini önlemede önemli rol oynamaya başlamıştır.
Örneğin, atık su arıtımında membran biyoreaktörler gibi su geri dönüşümü ve yeniden kullanımındaki yenilikler, kentsel ve endüstriyel sektörlerde önemli su tasarrufu sağlamaktadır.
Bu konuda incelediğim kadarı ile, tuzdan arındırma teknolojileri, kıyı bölgelerindeki tatlı su kaynaklarından en iyi şekilde yararlanmak için uygun bir seçenek sunmaktadır.
Tarımda ise çeşitli akıllı teknolojiler (örneğin, hassas sulama sistemleri ve toprak nem sensörleri), su kullanımını optimize ederek su tüketimini önemli ölçüde azaltmaktadır.
Bu örneklerle de göstermeğe gayret ettiğimiz gibi, özellikle tarımsal üretimin devamı için, su sorunu yönetilmesi, çözümlerin ivedilikle gelmesi gereken bir sorundur.
Türkiye’nin tatlı su kaynaklarının giderek azalıyor olduğu biliniyor…
Deniz suyu sınırsız bir kaynak ve arıtma teknolojileri iletarımsal sulama için verimli hale getirilebilir.
En azından Denizlerimizi koruyarak, suyumuza Tarımımıza sahip çıkalım…
Su güvenliğinin ulusal bir önceliğimiz olduğunu akıllardan hiç çıkarmayalım…