AYAN 3 AYRI YAZI İLE CEVAP VERDİ: Çamlıbel Barınağına Su Sporları Merkezi mi? AVM ağırlıklı Marina mı?…

Mersinli serbest yazar ve iş insanı ABDULLAH AYAN, “Çamlıbel Barınağına Su Sporları Merkezi mi? AVM ağırlıklı Marina mı?…” tartışması nedeniyle Akdeniz Belediye Başkanının yaptığı açılmalardan sonra konu hakkında 3 makale yayınladı. İşte o makaleleri:
Çamlıbel Barınağına Su Sporları Merkezi mi? AVM ağırlıklı Marina mı?…
Önceki makaleyi Çamlıbel' i kurtarma adına yola çıkıp kentin dinamikleri yerine hükümler tesis eden İl Spor Müdürlüğünün Balıkçı Barınağı ve çevresinde düşünülen yeni yapılanma hakkındaki tarihe geçecek "yerel halkın da rekreaktif, sportif, yeme-içme, dinlence, konaklama sosyal-kültürel ve eğitim ihtiyaçlarına da karşılık verebileceği düşünülerek ilçe ve bölge için yararlı olacağı kanaatine varılmıştır"
Nerede yer alıyor bu kanaat?
Askıya çıkarılan Çamlıbel Su Sporları Merkezi plan revizyon notunda…
Hazırlanan plan notunda bir başka husus daha ilgi çekiyor; tasarlanan yapılanma çevreyi etkileme bakımından o kadar masum ki, bir başka kurum da projeyi ÇED dosyasına gerek duyulmayan kategoride görmüş..
Kentin siluetini katletmeye, hafızasını yok etmeye yönelik ve günün sonunda kentin en değerli alanını ranta açacak projenin önünü açan plan revizyonuyla ilgili tarihe not düşme adına yazılması gerekenler bundan ibaret değil…
Kaldığım yerden devam edeyim:
İl Spor Müdürlüğü 'yerel halkın yeme içme, dinlence, konaklaması' derdine düşmüşken ve sahipsiz Mersin' in yeterince yok edilen hafızasının son izleri de silinirken, koca bir kent ve kentin onca sivil toplum örgütü, odaları, dernekleri, kent konseyleri nasıl bir tavır sergilemiş?
Örneğin TMMOB Mersin oda temsilcilerinin ortak imzasıyla yayınladıkları kapsamlı ve bilimsel temele dayalı uyarılarla dolu raporuna neden kulak verilmediği sorusunun yanıtı yok…
TMMOB Mersin İl Koordinasyon Kurulu şöyle dile getiriyor katılım konusundaki sağırlığı:
" Mersin kentinin önemli bir sorunu olan Balıkçı Barınağı konusunda Mersinli aktörlerin dahil olmadığı bir çözüm üretme biçimi yöntem açısından gelecekte daha büyük sorunlar oluşturmaya aday; sorun çözmekten ziyade sorun üretmeye açık bir yöntemdir."
Kaygılar, çekinceler, denizde karada yaşanacak ve telafisi imkansız doğal hasarlara yol açması mukadder gelişmelerle ilgili uyarılar kimin umurunda?
Acelesi var birilerinin ve o çalakalem hazırlanmış plan değişikliğiyle ilgili rapordan anlıyoruz ki, her yönüyle doğayı etkileyecek bir projeyi amaçlayan düzenleme ile ilgili halkı bilgilendirme toplantısına gerek duyulmadan Mersin Valiliği Çevre Müdürlüğü resen 'ÇED gerekli değildir' kararını vermiş…
Çamlıbel' e yeni çehre kazandırılması, yeni misyon yüklenmesi hususunda hepimizi esas duruşa geçirecek beklenti şöyle dillendiriliyor:
“Türkiye Yelken Federasyonunca 2023 yılı Mersin Optimist Haftası - Uluslararası Optimist Yelken Yarışlarının 26 Ollcak – 01 Şubat 2023 tarihleri arasında Mersin’in Akdeniz ilçesinde yapılmasına ve organizasyon bütçesinin Akdeniz Belediyesince karşılanmasına Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın (Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü) 31.01.2022 tarih ve 1791617 sayılı organizasyon onayı ile karar verildiği, ilçede söz konusu organizasyonun icrası için uluslararası yarışa ev sahipliği yapacak yeterlilikte, uluslararası vasıflara uygun yelken spor tesisi, yelken spor açık alan ve deniz üstü düzenlemeleri ile bunların tamamlayıcısı niteliğindeki konaklama ve benzeri tesislerin yapılabilmesi için gerekli imar plan çalışmalarının Akdeniz Belediyesi tarafından yapılabilmesi için muvafakat talep edildiği"
Demek ki neymiş?
26 Ocak- 1 Şubat arası 5 gün sürecek Uluslararası Optimist Yelken yarışlarının Mersin Akdeniz ilçesinde yapılmasına karar verilmiş ama gelin görün ki, ilçede yarışlara uygun tesis yokmuş..
Oturup 'ne yapmak lazım?' diye düşünmüşler ve birden akıllara 2021'de Akdeniz Belediye Başkanı Gültak' ın müjdesini verdiği AVM yapma fikrini biraz daha geliştirip ete kemiğe büründürme düşüncesi gelmiş…
Bunu Uluslararası bir etkinlik çerçevesinde yaparsak daha etkili olur diye düşünülmüş olmalı ki, Çamlıbel Balıkçı Barınağı için kollar sıvanmış…
Peki her Uluslararası etkinlik uğruna düzenlenen kentlerin siluetini bozacak düzenlemeler mi yapılıyor?
Örneği başka alanlardan değil tam da Mersin' e bunca bedel ödetecek Uluslararası Optimist Yarışlarından vereyim..
2008' de ilkine ev sahipliği yapan Türkiye' de, ikinci kez bu yıl Haziran ayında Uluslararası Optimist Yelken şampiyonası Bodrum' da düzenlendi.
Ama hiç kimsenin aklına yelken yarışları düzenliyoruz, hadi bunun hatırına Bodrum' a yeme içme, konaklama amaçlı bir kompleks kazandıralım fikri gelmemiş..
Mersin' e farklı bir misyon yükleyenler gözlerden kaçırsa da 'Uluslararası Yelken Yarışları' kisvesine sığmayacak bir gerçek duruyor orta yerde;
Daha plan tadilatı bile gerçekleşmemiş, muhtemelen yüzlerce itiraz nedeniyle de epeyi zaman alacak oldukça kapsamlı karmaşık, ileride değineceğim pek çok teknik sorunu da içinde barındıran ve tek birine çözüm getirememiş bir proje nasıl olacak ta 6 ay içinde tamamlanıp hizmete girecek?
Bunun imkansızlığını aklı eren ermeyen herkes iyi biliyor…
Daha da önemlisi ülke tarihinin en ciddi krizlerinden birini yaşarken ve yatırım maliyetleri altından kalkılmaz boyutlara gelmişken hangi kurum hem de 6 ay içinde böylesi bir yatırımı hayata geçirecek?
2022 bütçesi 266,5 milyon TL olan ve gün itibariyle 15 milyon dolara gerilemiş, üstelik gelirlerinin büyük kısmını personel, temizlik vb. alanlardaki hizmet alımına ayırmış tüm ssu sporu etkinliklerine 800 bin lira (45 bin dolar) ayırabilen ilçe belediyesi mi gerçekleştirecek projeyi?
Bu durumda Belediye kaynaklarıyla yapılmayacaksa, nasıl hayata geçirilecek?
Sorunun yanıtı zor değil..
Artık kanıksadığımız bir yönteme başvurulur; Yap İşlet Devret modeliyle birilerine Mersin' in kalbi ve en değerli arazisi tahsis edilir, tıpkı kenti kaosa sürükleyen mevcut Marina' da olduğu gibi…
Kentin en değerli 266 dönüm arazisini bedava bulanlar, her noktasını değerlendirir, otel, AVM derken 3-5 yılda koyduğu parayı kaldırır…
Kimse bize kıyı kenar çizgisi içinde kalan kamusal alanlarla ilgili yasal düzenlemeleri anlatmasın…
Anlatmasın çünkü teori ne derse desin, pratikte Mersin Marina örneği duruyor tüm ucubeliğiyle karşımızda…
Türkiye' nin dört yanında marinalar ve marinalara gelen teknelere hizmet amaçlı butik donatılar var ama Mersin Marina AVM amaçlı olarak hizmet veriyor…
Örneğin teknelerin karaya çekilip tamirinin yapılacağı ve kıyı kanununa göre çivi çakılamaz bölümünde lunapark dolapları dönüyor yıllardır…
Teknesiyle gelen bir konuğun en çok gereksinim duyduğu şey gıda, su tedariki değil lunaparkta eğlenme olarak düşünülmüş ve hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış Mersin Marina işletmecisi…
Şaka gibi gelecek ama gerçek bu..
Mevcut marinaya bakın gelecekteki Çamlıbel su sporları merkezinin akıbetini göreceksiniz..
Bu nedenle amatör balıkçılar, spor etkinlikleri kisveli yeni Marina kisveli AVM kimseyi şaşırtmasın…
Nisan 2021' de iktidardaki AKP' nin Mersin Akdeniz Belediye Başkanı Gültak, Belediye Meclis toplantısında kayıtlara geçip ölümsüzleşen sözleriyle Çamlıbel balıkçı barınağının geleceğine özgü projeyi nasıl tanımlıyordu? Bir kez daha anımsatayım:
“Şehrimizin ortasında yer alan marina; yaklaşık 60 bin metrekare kapalı alana sahip, çok modern, alışveriş mağazaların bulunduğu önemli bir ticaret merkezine dönüşecek. Mersin Marina Projesi, şehrimize lig atlatacak proje olacak”
Amaç plan tadilatından çok önce faş edilmiş zaten, gerisi laf-u güzaf…
İster Su Sporları Merkezi deyin, ister Marina, Çamlıbel' i katledecek projenin yaratacağı ilave sorunlar ve alternatif çözümlerle ilgili önerilerim sonraki makale konusu olsun…
* * * * * *
Mersine özgü Su Sporları Merkezi… (Liman içinde seyreden gemilerin arasında tekne ve yüzme yarışları düzenlemek.)
Su Sporları Merkezi kisvesi altında Çamlıbel sahilini 'yeme içme, konaklama' amaçlı oldukça yüksek rantı içinde barındıran düşünce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı' nın hazırladığı plan değişikliğiyle ete kemiğe bürünmekle kalmıyor..
Kentin merkezinde bugüne kadar dokunulamayan bölgesi bu tadilatla birilerinin iştahını kabartacak ranta da amade hale getirilmiş oluyor…
Kaynakları sınırlı ve su sporlarına yılda 45 bin dolar karşılığı TL ayıracak kadar mütevazı bütçeye sahip bir Belediye nasıl olacak ta 45 milyon dolarlık projeyi hayata geçirecek?
Sorunun yanıt basit; kentin en değerli bölgesindeki 233 dönüm arazi 'Yap İşlet' yöntemiyle birilerine tahsis edilecek…
'Yap İşlet' tabiri kamuoyundan tepki çekeceği için tanım 'Yap İşlet Devret' olarak sunulur ama bugüne kadar ülkede devredilen tek bir proje çıkmadığına göre burada da öyle olacak…
Hiç şüpheniz olmasın; 'devret' havucu sadece projenin bize sunulmasıyla sınırlı kalır…
Çamlıbel' i canlandıracağı davul zurnayla bayram şekeri tadında sunulan projenin temelini oluşturan plan değişikliği dikkatli gözlerden kaçırılmayacak kadar ciddi sorunlar barındırıyor kendi içinde…
Akdeniz Belediye Başkanı Gültak,son Mersin Büyükşehir Belediye Meclisindeki konuşmasında, 'hayalini kurduğu' projenin aslında kent merkezinin trafik sorununa da çözüm getireceğini 'bin kişilik otopark yer alacak' sözleriyle dillendiriyor..
Gültak araç yerine bilinçli olarak insan sayısını vermeyi tercih ediyor ama kendisi de vatandaş ta biliyor ki, otopark kapasitesi insan sayısıyla değil, park edecek araç sayısıyla ölçülür…
Plan tadilatında yapılaşmaya açılacak ve 'yeme içme, konaklama, alış veriş amaçlı' düzenlenecek Çamlıbel sahilindeki projede 5 bin metrekareli bir otopark yer aldığı doğru..
Bu ise en fazla 200-250 aracı ancak alabilecek otopark anlamına geliyor..
Başkan her araca 5 kişi oturtarak hesap yapmış ama Marina tarzı bir yapılaşmanın trafiği rahatlatmaktan çok zaten yeterince sorunlu olan bölgenin kaotik duruma düşmesi çok daha yüksek olasılık..
Nereden mi biliyoruz?
Mersin' de Marina adı altında lunaparkından restoranlarına, spor merkezine ünlü markaların yer aldığı çok sayıda mağazaya ev sahipliği yapan AVM niteliğindeki yine deniz kenarında ve kıyı kenar çizgisi içinde yer alan marinadan başka her şeye benzeyen tesisin bölge trafiğini nasıl felç ettiğini sanırım anlatmaya gerek yok…
Kimsenin şüphesi olmasın, Çamlıbel' de düşünülen Su Sporları Merkezi olarak sunulan yeni marinamsı AVM özellikle araç trafiği konusunda çok daha büyük sorunlara gebe…
Peki, Mersin gibi denizle var olan denizle yaşayan bir kent yelken yarışlarından su sporlarından mahrum mu kalsın?
Tam aksine bir an önce bir değil, çok sayıda su sporları yapılacak tesise, o tesislerde boy gösterecek ve birbiriyle rekabet edecek pek çok takım oluşmalı, ülkeye sporcular yetiştirilmeli..
Bu anlamda Su Sporları Merkezi yapma fikri muhteşem bir düşünce…
Üstelik kentin kuruluşundan itibaren 1950' lere kadar tüm ülkenin en başarılı isimlerinin doğmasına vesile olan bir alan olarak mutlaka yeniden canlandırılması gereken de bir spor dalı…
Ama neden Çamlıbel balıkçı barınağı gibi kentin siluetini belirleyen, dokusuna renk veren bölgesinde ısrar ediliyor hatta katlediliyor da örneğin Karaduvar, Kazanlı hatta oralar uzak diye düşünülüyorsa, askeri alan olarak halka kapatılan Orduevi batısı ile Tenis Tesisleri arasındaki bölge veya bugün Mezitli Anadolu Lisesi önünde kıt kanaat olanaklarla amatör yelkencilere kucak alan bölge tam donanımlı bu Su Sporları için düşünülmüyor?
Müftü deresi ıslah edilip yeterli suyla beslense, oradan denize ulaşacak bin metre uzunluğundaki bir alanın emrivaki ile Orduevi batısında halka kapatılan bölge ile entegre edilerek Müftü Deresi doğu-batı aksında yaratılacak bir su sporları merkezi, ülke bir yana dünyada ses getirecek olağanüstü güzellik ve işleve sahip bir alan olur…
Mersin' de geçmişte bunu neden gerçekleştiremediğimizle ilgili yüzlerce gerekçe sıralanabilir ama bugün yapılamayışının somut tek nedeni var: Bahsettiğim bölgenin Akdeniz ile Yenişehir Belediyelerinin ortak sınırında yer alması..
Çamlıbel gibi zorlama bir alana AVM kondurma yerine söz ettiğim bölgede sadece optimist teknelerle sınırlı olmayan, su sporlarının her dalında sporcuların yetiştiği bir merkez sadece kısır siyasetin kendine özgü mantığı, hesaplarıyla izah edilebilir…
Öyle olmasa limanın içinde devasa gemilerin arasına sıkışacak su sporları merkezi mi olur?
Limanın o trafiği ve kirliliği içinde yelkenciliği hadi hayal olarak anlattınız, yüzme sporu nasıl olacak?
Aslında henüz Kazanlı Belediye iken ve Akdeniz' e bağlanmamışken benim Kromsan tesisleriyle ilgili bir hayalim vardı..
15-20 yıl önce kaleme aldığım ve Cumhuriyetin 100. yılı için hayalini kurduğum o makaleyi yeniden paylaşayım diyorum…
Müftü Deresi ve Kazanlı Su Sporları merkezi hayalleri sonraki makaleler olsun..
Yaz sıcağında içimizi yakan bunca rant gerçeğine karşı içinizi ferahlatır belki…
* * * * * *
Çamlıbel’ e alternatif, Çamlıbel’ e komşu Deniz Sporları Merkezi…
Çamlıbel’ e Su Sporları Merkezi kisvesi altında AVM kondurma girişiminin bu kente vefayla bağlanmış çoğu insanın mazide kalan hayalleri yanında kent siluetini nasıl katledeceğini askıya çıkarılan plan değişikliğiyle ilgili veriler ışığında anlatmaya çalıştım…
Yoğun gemi trafiğiyle zaten baş edemeyen limanın içinde neden optimist tekne yarışı yapılamayacağını aklını yitirmemiş herkes bilir de, o projeyi kamuoyuna pazarlamaya çalışanlar bilmez mi?
Mevcut marinanın Mersin’ e verdiklerinden çok yaşattığı sorunlar, gelecekte Çamlıbel’ de ortaya çıkacak kaosun öncü habercisi…
Su Sporları demişken akla sadece yelkenin gelmeyeceğine göre, kirliliğin had safhada olduğu o liman sularında hangi sporun yapılacağı, hangi cesur yüzücünün kulaç atacağı sorularına aklı başında herkesin vereceği yanıt belli…
Önceki makaleyi, Çamlıbel katledilmemeli tespitine bakıp sakın kimse Mersin’ e Su Sporları Merkezi yapılmasına karşı olduğumuzu çıkarmasın uyarısıyla noktalamıştım..
Deniz sporları için uzaklara gitmeye de gerek yok…
Düşünülen bölgeye komşu Müftü Deresini eksen alan bölgenin bugün Tenis Kulübü olarak değerlendirilen ‘Vakıf Tesisleri’ ni de içine alarak Dünya çapında bir Su Sporları Kompleksi’ ne dönüştürülmesinin önünde yerel siyasi hesaplar dışında engel de bulunmuyor..
Yatırımcı aramaya, merkezi idare kaynaklarına da ihtiyaç duymadan Büyükşehir Belediyesinin Hilton Oteli önüne inşa edeceği mendirek söz konusu alanı hem korunaklı hale getirir hem de Spor etkinlikleri dışında oluşacak kumsal sayesinde kent merkezi kısa zamanda doğal plaja kavuşur…
Çamlıbel projesiyle ilgili kaygılarımı, düşüncelerimi dile getirdiğim makaleleri noktalarken 2013 Ocak ayında gündemi bir süre işgal eden ‘Müftü Deresi’ni ıslah edip Mersin’ i Petersburg yapalım’ önerisi üzerine o günlerde kaleme aldığım ‘Hadi Mersin’i Petersburg Yapalım’ makalem geldi aklıma…
Üzerinden neredeyse on yıl geçse de, en azından okurken gülümsetecek, şu karamsar havamızı bir nebze dağıtacak o makaleyi paylaşayım istedim…
“HADİ MERSİN’ İ PETERSBURG YAPALIM…
Dubai’ yi duymuştuk ta, Petersburg nereden çıktı demeyin..
Tanım bana ait değil, MESİAD dönem Başkanı Akkurt’ un…
Müftü deresinin denize döküldüğü yerde poz veren başkanın fotoğrafı ve ekinde demecini gazeteler farklı başlıklarla vermiş:
“DERELER TURİZME KAZANDIRILACAK” gibisinden sanki öneri kabul görmüş hatta projelendirilmiş te, kısa zamanda hayata geçirilecek gibisinden umut vaat edeni de ya da “MÜFTÜ DERESİ VENEDİK OLSUN”, “MÜFTÜ DERESİNE PETERSBURG MODELİ” gibi hayli iddialı manşetler de…
Hatta hızını alamayıp “MERSİN İKİ DEREYİ ISLAH EDECEK, AMSTERDAM OLACAK” başlığını atanı bile gördüm. (Hani kimi gazetelerin çabası desem o da değil, Akkurt memnun ki spotlardan, MESİAD e-mail zinciri üzerinden ulaşabildiği herkese duyuruyor dereleri ıslah ederek Mersin’in yakında Amsterdam, Venedik, Petersburg gibi olacağı müjdesini)
Aslında iki tarafı elli yıldır işgal edilmiş, her sel felaketinde çevresini düzenleyelim de bir daha benzer sorunlar yaşamayalım düşüncesinin şöyle bir aklımıza estiği, sonrasında o sellerin de, ıslahın da unutulduğu hayli sığ bir dereden söz ediyoruz.
Yılın belli aylarında biraz seviyesi yükselen, yaz döneminde ise kurumaya yüz tutan bir dereden Venedik veya Petersburg yaratma düşüncesi gerçekten çok geniş bir hayal dünyasının eseri ama pratikte ancak gülünesi değeri var.
Venedik’ i zaten bilen biliyor, o konuda söz söylemeye bile gerek yok. Amsterdam nereden çıktı diye sormayın, cevabı yok çünkü. Ama şu “Petersburg modelini” ve Mersin’ e uygulama şansını bir konuşalım:
Petersburg aşkın şairi Puşkin’ e, Suç ve Ceza’ nın yazarı Dostoyevski’ ye ilham veren kent…
Rusya’ nın Finlandiya körfezine açılan kapısı olarak yaklaşık 200 yıl önce Çar Petro (hani bizim deli, Rusların ise dahi dediği Büyük Petro) tarafından kurulmuş bir şehir. (zorlarsak Mersin’ e benzeyen tek yanı da bu)
Ama Mersin’ in aksine planlandığı günden beri kokusunu, dokusunu koruyan, geleceği o plan çerçevesinde bugüne kadar değerli tablo titizliğiyle koruyan bir kent.
Gelelim Akkurt’ a Müftü deresinden yola çıkıp Mersin’ i Petersburg yapma ilhamını veren periye…
PETERSBURG’ U VAR EDEN, BULUNDUĞU YERE KURULMASINI DA SAĞLAYAN EN ÖNEMLİ ZENGİNLİK NEVA NEHRİ…
MÜFTÜ DERESİNDEN BİR NEVA NEHRİ YARATABİLİRSEK PETERSBURG OLACAĞIZ HAYALİNE TURP SIKACAK GERÇEĞE GELİNCE, RAKAMLARLA ANLATAYIM:
NEVA 30 KİLOMETRESİ PETERSBURG İÇİNDEN AKIP DENİZE ULAŞAN 75 KİLOMETRE UZUNLUĞUNDA DERİN VE GENİŞ YATAKLI BİR AKARSU.
SADECE İÇİNDEN GEÇEREK HAYAT VERMİYOR KENTE… NEHİR ÜZERİNDE TAM 42 ADA YER ALIYOR VE KENT İÇİNDE OLUŞTURULAN 95 KANAL, KURULAN 500 KÖPRÜ SÜSLÜYOR PETERSBURG’ U…
Nehrin derinliği ve genişliği her türlü taşımacılığa uygun. Petersburg’ a yanaşan büyük gemilerin boşalttığı yüklerin önemlice kısmı Moskova başta olmak üzere Rusya içlerine Neva ile başlayan rota üzerinden naklediliyor.
Turizmde de önemli payı var nehrin. Petersburg’ a gelen turistlerin nehir üzerindeki çeşitli kentlere de uğrayarak Moskova’ ya kadar aldıkları tur programının en önemli bölümünü Neva oluşturuyor. Güzergah üzerinde farklı nehirler, göller var. Yolcu gemileri farklı nehirlerin birinden öbürüne elliye yakın havuzdan geçiriliyor ama kesintisiz ve nehir üzerinde on gün süren dünyanın en muhteşem yolculuklarından birini yapanlar, yaşadıkları doyumsuz anları ömür boyu hafızalarından silemiyorlar.
Diyeceğim o ki, NE MERSİN’ DEN PETERSBURG OLUR, NE DE MÜFTÜ DERESİNDEN NEVA NEHRİ…
Ama anlattıklarıma bakıp, Müftü deresinden bir şey olmaz dediğim sonucu çıkarılmasın.
Aksine kenti ikiye ayıran bu dere, kavuştuğu denizden de yararlanarak, yeni bir rekreasyon alanının yaratılmasında elbette bir cazibe merkezi olabilir.
Bu aslında yeni bir şey de değil.
1935′ te Mersin’ in bugüne kadar gelmiş, geçmiş en iddialı ve kapsamlı planını yapan Jansen’ in çalışmasında özel yeri var Müftü veya o günlerdeki adıyla Efrenk deresinin.
Günümüzde nelerin yapılacağına gelince; bir sonraki yazıda Kruvaze turizmiyle entegre edilmesi başta olmak üzere, Orduevi ve arkasındaki askeri lojmanların kaldırıldığı, Müftü Deresiyle liman arasında kalan alandan başlayarak ardındaki bölgenin düzenlendiği, Mersin’ in çehresini değiştirecek proje üzerindeki düşüncelerimi, Jansen’ in planından günümüze kadar yaşananların ışığında anlatmaya çalışacağım.
Bakarsınız birilerinin ilgisini çeker de, Amsterdam, Venedik, Petersburg’a özenme yerine kendimize özgü varlıklarımızla, 21.yüzyılın imrenilen Mersin’ini kuracak olanlara karınca kararınca bir ilham kaynağı sağlamış oluruz.
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN