haberanaliz
Mustafa GÖKTAŞ

Mustafa GÖKTAŞ

Mail: mustafagoktas006@gmail.com

NASIL BİR TOPLUMUZ?

Kaç gündür ZEHİRLENME vakalarını izliyor, onlarla yatıp kalkıyoruz. İnsan canı ne kadar ucuz tartışmalarını ekranlarda görüyoruz.

Sevgili okurlarım, başında bulunduğum ÇETKODER (Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği) tarafından 2007 – 2013 arası, başında bulunduğum ve 2009 da siyaseti bıraktığım partinin aktif başkanı iken 2001- 2002- 2003 – 2004 – 2005 yıllarında defaten dile getirdiğim meseleleri, hiç kimse dikkate almadığı için biz bugün bu acımasız olayları yaşıyoruz.

Oysa ben ve benim gibiler bu işleri dile getirdiğinde dikkate alıp gerekli önlemler alınmış olsa idi ve toplum bizim dediklerimizden kendine bir şeyler çıkarsa idi, bugün yaşadığımız ortamda bu ölümler olmayacaktı.

Ülkemizin en büyük eksikliği DENETİM eksikliğidir. Ve ne acıdır ki, gelen giden tüm iktidarlar bu işe bir şekilde göz yummuşlardır. Sebebi de oy kaygısıdır. Geneli de böyle, yereli de böyle davranmıştır.

Oysa bu bir milli güvenlik meselesi halini almıştır. Dünya şu an GIDA TERÖRÜ ile baş başadır. Biz bunu yukarı da verdiğim tarihlerde sık sık dile getirdik. Gıdadaki hile, düzenbazlık, insan hayatını hiçe sayma akıl alacak gibi değildir. Otama bir bakın.

Soluduğumuz hava, hayatımızda yer alan bilinçsizce tükettiğimiz kimyasallar, yediğimiz gıdalardaki hormonlar, Hayvanlarda kullanılan antibiyotikler, GDO’lu ve katkı maddeli gıda yiyecekleri, bizleri sadece fiziki hastalıklara muhatap etmiyor, ruh sağlığımızda bozuldu farkında değiliz. Hormonal dengelerin bozulması, vitamin ve mineral eksiklikleri, beyin algılama kapasitemizi, hafızamızı ve öğrenmeyi de olumsuz etkiliyor, depresif hastalıkları tetikliyor, kişileri daha saldırgan yapıyor.

Bu gerçekleri halen görmezden gelip, halkımızı doğru bilgilendirmez isek ve gerekli tedbirleri almada ihmal etmeye devam edersek, toplum her geçen gün daha da sağlıksız hale gelecek işlenmiş gıda ve kimyasal ilaç üreten firmaların elinde sömürü aleti olmaya devam edeceğiz.

Küresel sermaye, küresel sistem, insan odaklı değil, her geçen gün artan şekilde kâr odaklı çalışmaya devam edecektir.

Yaşadığımız çağda dünyada tüm insanlığı bekleyen en önemli sorun GIDA TERÖRÜDÜR. İnsanlığı ve doğayı tehdit eden, büyük finansal krizlerden, doğal felaketlerden, biyolojik silahların kullanılmasından ya da nükleer bir savaşın çıkmasından daha çok bütün boyutlarıyla doğal dengenin ve tabiatın yok olmasına, çevre kirliliğine ve insan sağlığının bozulmasına neden olan biyoemperyalizm olacaktır. Biyoemperyalizm, topsuz tüfeksiz şekilde insanları gıda yoluyla kontrol altına alıp sömürmek, tüketim sürüleri haline getirmektir. Bu işi de tohumdan soframıza gelene kadar süreçteki gıda zincirini tekeline geçirerek yapmak üzeredir. Biz yediğimiz gıdaların arkasında dönen politikaları, ta tohumdan başlayarak gıdaların toprakta yetişip de masamıza gelene kadar nasıl bir işlemden geçtiklerini ve nasıl sağlıksız tüketim maddelerine dönüştüğünü görmez isek, yalnız kendimizin değil, çocuklarımızın ve doğanın geleceğini de tehlikeye attığımızı işte böyle acı olayları yaşayarak öğreneceğiz.

Gerek GIDA gerekse hayatımızın her alanında kullanmakta olduğumuz kimyasallar ve zirai ilaçların bizim yaşamımızı nasıl etkilediğini, yeni yetişen neslin kız veya erkek, nasıl etkilendiğini, Kızların ve erkeklerin hormonal dengelerinin nasıl bozulduğunu irdelemez isek, bu işin sonu çok acı yerlere varacaktır.

Bu acı olayları yaşamak istemiyorsak, ülkemizdeki TARIM- SAĞLIK- TİCARET bakanlıkları birlikte hareket edecekler, içişleri Bakanlığından da destek alarak, her alanda ve her yerde DENETİMİ ARTTIRACAKLAR, gıdaya yönelik her işin çok sıkı denetimini yapacaklar.

Aynı şekilde kullanılan kimyasallar, ilaçlar çok ciddi denetlenecek. Kurala, kanuna, nizama uymayanlara kesinlikle müsamaha gösterilmeyecek, adil ve hakkaniyetli bir mücadele her alanda verilecektir.

Genetiği ile oynanmış yiyecekler, içine kimyasal ve tatlandırıcı, renklendirici konulmuş içecekler, Gıdalara raf ömrü uzun olsun diye konan kimyasallar, Tavuk da ve Balık da kullanılan antibiyotikler başta olmak üzere Hayvanlara verilen antibiyotikle ve katkılı yiyecekler çok sıkı denetlenmeli, bunların önüne geçilmelidir. Kullanılan antibiyotikler bizlerin vücudunda antibiyotike karşı direnç sağladığı gibi, sağlıklı yaşamı alt üst ediyor. Biz bunları yıllardır dile getirip yazıyor, söylüyor, eyleme dönüştürüp haykırıyoruz.

Ama ciddiye alınmıyor.