haberanaliz
Mustafa GÖKTAŞ

Mustafa GÖKTAŞ

Mail: mustafagoktas006@gmail.com

Akıl ve yürek birleşmez ise nafile…

Zaman zaman benim yazılarıma bozulanlar oluyor, kırılıyorlar.

Ama önemli olan niyet!

Benim niyetim halis!

Sorun ise şu.

Etrafımızda olanların Aklını yürekleri ile pişirmemeleri…

Akıl ile yürek birlikte hareket etmez ise, soncu nafile çabadır.

Öğüdü eleştiri sananlar var.

Oysa yapıcı öğütler vardır ve insan onu aklı ve yüreği ile değerlendirmeli, kendine hisse çıkarmalıdır.

Mesela Serçe’nin Avcı’ya öğüdünü bilir misiniz siz?

Avcının biri tuzak kurup bir serçe yakalamış. Avucuna almış, birdenbire serçe dile gelmiş:

“Ey avcı, sen bunca zaman koyunlar, sığırlar yedin, bunlarla doymadın da benim birkaç dirhemlik etimle mi doyacaksın? Beni bırak karşılığında sana faydalı üç öğüt vereyim. Bu öğütlerin birini avucunda, ikincisi şu karşıki damın üzerinde, üçüncüsünü ise şu karşıki ağacın dalında söyleyeceğim” demiş.

Avcı razı olmuş, Serçe birinci öğüdünü söylemiş:

“Olmayacak şeyi kim söylerse söylesin inanma!”

Avcı, ikinci öğüdü dinlemek için Serçeyi bırakmış.  Serçe uçup dama konmuş. İkinci öğüdünü söylemiş:

“Geçmiş gitmiş şeyler için gamlanma, fırsatı kaçırdınsa üzülme, içinde bulunduğun vaktin değerini bil, pişmanlıkla vakit geçirme”

Sonra sözlerine eklemiş:

“Ey avcı, benim karnımda on dirhemlik paha biçilmez bir inci vardı. Senide senden sonrakileri de ihya ederdi. Yazık kısmetin değilmiş. Bak elden kaçırdın. Bu incinin dünyada başka bir eşi bulunmaz…”

Avcı, bu söz üzerine, başlamış dövünmeye:

“Ahh ben ne yaptım, neden salıverdim” diye.

Serçe o zaman şöyle demiş:

“Yahu ne bağırıp çağırıyorsun, feveran ediyorsun. Ben sana geçmiş gitmiş şeyler için gamlanma, fırsatı kaçırdım diye üzülme demedim mi? Sen ne aptal adamsın! Ben kendim üç dirhem gelmem. Nasıl olur da karnımda on dirhemlik inci taşırım?”

Avcının aklı başına gelir ama kuş elden gitmiştir.

Avcı:

“Bari üçüncü öğüdünü söyle de öyle git” der.

Bunun üzerine Serçe, damdan atlayıp, karşıki dala konar:

“Allah için ilk iki öğüdümü tuttun da, üçüncüsünü mü tutacaksın? Boş ver vaktimi alma” der.

Ve gökyüzüne kanat çırpıp gider.

Mevlana hazretlerinin bu hikâye için Mesnevideki beyitleri ise şöyledir.

“uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır. Aptallık ve bilgisizlik yırtığı yama kabul etmez. Ey öğütçü hikmet tohumunu saçmadan önce onu yamasız ve yırtıksız hale getir!”

Bilmem anlatabildim mi?!

Anlayana saz, anlamayana benim yazılar az!

Baki selam ve dua ile.