Yaşananlar öğretir
İnsanoğlu yaşadıkça öğrenir. Öğrenme kapısı hep açıktır. İnsan olmanın gerekleri vardır.
Acıya gülmez, hastalığa sevinmez, ölüye saygı gösterir, vicdan- merhamet- sevgi- saygı- hoşgörü –tevazu- iyilik besler…
Bazen yaşarken gördüğün DELİ bir velidir.
Bazen KÖTÜ gördüğün, aslında zalimin cellâdıdır.
Biz kimin iyi olduğunu nereden bileceğiz?
Her şeyi sadece yüce yaradan bilir.
Mesele kendimizi iyi tutmak, iyi düşünmek, iyi duygular beslemekte…
Türk milleti Devletine, milletine sıdkı sadakatle bağlı, töresinde kalleşlik olmayan bir millettir.
Mazluma kılıç çekmez.
Doğusu, Güneyi, Kuzeyi, Batısı ile adına ANADOLU dediğimiz bu coğrafyada yaşayan, etnik kökeni, dini, dili, ırkı, mezhebi, rengi ne olursa olsun tüm herkesi kardeş bilen bir neslin evlatlarıyız.
Mersin’e çok BABA bir vali geldi. Ben bu güne kadar gelenlerin hiçbirini tanımadım, makamına gitmedim, ama izledim.
Yazdım. Çünkü benim işim yazmak, duyurmak…
42 yıldır Gazetecilik mesleğini icra ediyorum. Eski adı şeref basın kartı olan, şimdiki adı sürekli basın kartı olan Cumhurbaşkanlığından verilme kartı taşıyorum. Tam 20 yıldır…
Neler geldi neler geçti Mersin’den…
Ömrümden ise neler geldi neler geçti…
Hani derler ya, “Neler geldi neler geçti felekten, un elerken deve geçti elekten” (!)
Hayat insana çok şeyler öğrettiği gibi, zaman zaman kaybettirir, zaman zaman buldurur…
Kaybettiğimize üzülmeyeceğiz, kazandığımıza ise sevinmeyeceğiz.
Her şeyin sahibi yüce Allah, yarının sahibi yine Yüce Allah!!!
Bize hayır görünende şer, şer görünende hayır olduğunu biz bilemeyiz.
İnançla, ümitle, insanlığa, sevgiye, barışa sarılmalıyız.
Devletimizin açtığı yoldan yürümeliyiz.
Karşılaştığımız olaylarda başımızın öne eğilmemesi gerektiğini bilenlerdeniz.
Sessiz çoğunluk, yapanları ve yapılanları eşiz sağduyusu ile görür.
Tarihi yapanlar ona emek verenlerdir.
Zaman, bir garip değirmen, her şeyi sahibince öğütüyor, ömrümüz oldukça daha neler göreceğiz kim bilir; biz haddimizi bilelim yeter!
Yaşamım boyunca, Allah katında, şu kıvranıp durduğumuz dünyanın esasen bir sivrisineğin kanadı kadar bile değeri olmadığına iman ettim.
Verdiğim sözlere mümkün olduğunca sadık kaldım.
Çünkü söz büyük bir emanettir.
Küçücük fidanlara öğretmek gerekir ki ahde vefa gerektir.
Ahdinde sadakati olmayanın, gönlünde hayır bulunmaz.
Zor günlerden geçiyoruz. Ekonomik, sosyal… Dünya milletleri de aynı.
Bu zor ve dar günlerde, kesif, ağaçları birbirleriyle kaynaşmış ormanlar gibi sarmaş dolaş bir millet olmalıyız.
Olmayalım, diye kurulan tuzakları bozmamız lazım.
Devletin ortaya koyduğu BARIŞ çalışmalarına katkı ve destek vermeliyiz.
Ufacık hataları abartmayalım, küçük meseleleri büyütmeyelim.
Maharet çirkinde güzeli görebilmektir…
Ortalığı karıştırarak sözde güzellik adına güzeli aramak hiç değildir.
Unutmayalım, unutturmayalım!!!
Kızaran yanaklarımız vardı bizim, ar ile devrilen kirpiklerimiz…
Edebinden susan bir dilimiz var idi, birde hayâ ile titreyen yüreğimiz…
Biz TÜRK milletiyiz!!