Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

YÜKSEK ENFLASYON CEPLERİMİZİ BOŞALTIYOR

ine öyle zorlu bir yıl yaşıyoruz ki, hem dışarıda hem içeride sorunlar yumağı ülkeyi sarmalamış durumda. İyi ve müjdeli haberlere yeterince sevinemiyoruz.

En iyimserlerimiz bile gelecek yılların neler getirebileceğini öngöremiyor. Ukrayna - Rusya Savaşı, Suriye ve Irak’ta terörle mücadelemize engel çıkarılması, iklim değişikliği nedeniyle yaşadığımız sel felaketleri, orman yangınları, enerji krizi ve zaman zaman kilitlenen siyasi arenanın verdiği yorgunluk ve hele de yüksek enflasyon...

Bütün bu meselelerin gölgesinde ülkemizde gelir dağılımı bozukluğu pek fazla dile getirilmiyor, getirilmek de istenmiyor.

Şu yaz aylarında eğer 86 milyonun sadece yüzde 20’si evi ve akraba evi dışında TATİL yapabiliyorsa gelir dağılımı eşitsiz olduğu için bunu gerçekleştiremiyor. Yani yüzde 80’lik bir oran, para harcayarak bir haftalığına bile gönlünce ve özgürce istediği otele, motele  veya pansiyona bile gidemiyor demektir.

Her sabah kalkıp farklı semtlerde ailelerin kahvaltıda neler yediklerine bakalım. Dar ve sabit gelirliler, bir evleri olsa bile korka korka zeytinini, peynirini, tereyağından hiç bahsetmeyelim, yumurtasını, küçük bir tabakta domatesini salatalığını. Bir bardak çayını tam bulundurabiliyorsa şanslı sayıyor kendisini.

Öğle ve akşam yemeklerini çeşitlendirenler ise çok şanslı.

Et, balık ve tavuk almak ise cesaret istiyor. Kasaplar,  etini sıyırdıkları kemikleri bile para ile satıyor.

Bir parça sığır kemiği 15 lira. Eskiden böyle bir şey yoktu.

Aşırı yüksek enflasyon ve her gün her şeye gelen zamlar, tam bir bunaltı yaratıyor. Doğal gaz, elektrik, su ve arabanız varsa yakıt almak elinizdeki avucunuzda ne varsa eritiyor.

Eğer bir damacana su 35 liraysa, şebeke suyunu kullanmak daha evla, gelir dağılımının bu kadar eşitsiz olduğu ülkede.

 Hayallerinizi, projelerinizi gerçekleştiremedikten sonra yaşamanın da tadı olmuyor.

Gelgelelim iktidar, hala “düzelteceğiz, ayarlayacağız”cümleleriyle insanları sakinleştirmeye çalışıyor.

Sanki, gelirimizin bozulması kaderimizmiş gibi davranılamaz. Şu anda gerçekten TEK MAAŞLI ailelerin durumu çok kötü. Evleri olsa bile.

BUZDOLAPLARI ÖKSÜZ KALDI

Geçim derdi, her sorunun başı hale geldi. Türk – İş ve TÜİK’in istatistiklerini bir kenara bırakıp bizzat yaşadığım gerçekleri anlatırsam daha realist davranmış olurum.

Aylık net 10 bin liradan aşağı bir para ile kesinlikle yaşamak çok zor.  Kıt kanaat hayat sürdürmek kimsenin uzun süre dayanamayaçağı bir durum.

Milyonlarca evde buzdolapları ÖKSÜZ kaldı. Çünkü raflar ya çok dolu ya da çoğu boş. “Millet, günü nasıl geçiririm?” derdinde.

Sebze- meyve alınsa bile aileler gıdım gıdım yemeye alıştırıyor kendilerini.

11 milyon kişi, gıda yardımlarıyla gününü geçirmeye çalışıyor.

Buzdolapları adeta ağlıyor..

Orta sınıf, Turgut Özal’ın deyimiyle orta direk de yoksulluk çizgisinde gidip geliyor.  Zenginler ve yoksullar arasındaki uçurum iyice büyüyünce orta sınıf da kendisini konumlandıramıyor.

Evet, ZENGİNLER ve YOKSULLAR, piramidin ortası kaygan zemin halinde.

Yüksek enflasyon böyledir, başta gelir dağılımı her şeyi bozar.

İnsanları, kurumları, ekonomiyi ve yaşamayı ters yüz eder.

Enflasyonu düşürmek öyle “Haydi düş” deyince düşmez. En az 5 yıllık bir program lazım. Bunun 3 yılı ise nüfusu yeni düzene ve yeni davranış kalıplarına hazırlamakla geçer.

Seçim boyutuna geçmişsek bu hazırlıklar nasıl yapılacak?

İktidar ve otoriteler anlatırsa, bizleri de ikna etmek için çabalarsa çok mutlu oluruz.

Şimdiden enflasyonla mücadele programının nasıl uygulanacağına dair belirleyici programlar gündeme gelmeli, 2023’e bırakılmamalı.

Ortak akıl bunu gerektiriyor.

Bu arada Millet İttifakı da eğer seçimi kazanırsa dezenflasyon programının hangi aşamalarda uygulanacağını da açıklamalı.

Çünkü, unutmayalım ki, enflasyonla baş etmek lafla yürümez.