GAZETECİLERE GİYDİRİLMEYE ÇALIŞILAN DELİ GÖMLEĞİ YIRTILMIŞTIR!

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
GAZETECİLERE GİYDİRİLMEYE ÇALIŞILAN DELİ GÖMLEĞİ YIRTILMIŞTIR!
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu; GAZETECİLERE GİYDİRİLMEYE ÇALIŞILAN DELİ GÖMLEĞİ YIRTILMIŞTIR!

GAZETECİLERE GİYDİRİLMEYE ÇALIŞILAN DELİ GÖMLEĞİ YIRTILMIŞTIR!

Değerli basın mensupları;

Son yıllarda yaptığımız açıklamalar, verdiğimiz demeçler ağırlıkla ya bir meslektaşımızın gözaltına alındığı, tutuklandığı, yargılandığı ya da bir basın kuruluşuna yönelik baskılara tepki göstermek, yaşanan basın ihlallerinin kamuoyuna duyurulması nitelikliydi. Türkiye’nin; dünyada en fazla gazetecinin cezaevinde bulunduğu, Sınır Tanımayan Gazetecilerin dünya genelini esas alarak hazırladığı Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 154’üncü olduğu göz önüne alındığında ne yazık ki içinde bulunduğumuz bu baskılar da normalmiş gibi algılanmakta. Hemen hemen her gün bir gazetecinin yaptığı haber nedeniyle hakim karşısına çıkması, toplumsal olaylarda gazetecilerin engellenmesi, darp edilmesi vaka-ı adiyeden sayılmakta. Bunun temel nedeni, emek sömürüsü üzerine kurulu sosyo-ekonomik düzenin adı olan kapitalizmin gittikçe derinleşen krizdir. Kapitalist sistemin bu krizi aşma yöntemi ise otoriter-faşist iktidarlarla işbirliğidir.

Kapitalist sömürünün otoriter yönetimlerle tahkim edilmesinin bariz örneklerinden birini de ne yazık ki uzun süredir ülkemizde yaşamaktayız. Rejim değişikliği düzeyine varan bu tahkimatın pratikte ortaya çıkardığı etkilerin başında ise düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü üzerindeki baskılar; temel haklarımız arasında olan bu özgürlüklerin yok edilmeye çalışılmasıdır. Bu gün sizlerle birlikte olmamızın gerekçesi de işte bu baskı araçlarından biri haline dönüştürülen basın kartlarına ilişkin bir yargı kararıdır.

Değerli basın mensupları;

Yaklaşık iki yıl üç önce yürürlüğe giren yeni Basın Kartı Yönetmeliği’ne karşı, “gazeteciliğin Resmî Gazete yayıncılığına, gazetecinin de memura” dönüştürülmek istediği tepkisini gösterip, yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı duyurmuştuk.

Çünkü bu yönetmelik gazetecileri belli bir kalıba sokma, adeta deli gömleği giydirerek zapt etme amacı taşıyordu. Yani İletişim Başkanlığı istediğine kart vermeyecek, istediğini ömür boyu kart başvurusu yapamayacak şekilde reddedecekti. Bu kabul edilemezdi.

Açtığımız davada önce Danıştay 10. Dairesi, basın kartı için getirilen sigorta primlerinin basın iş yasasına göre yatırılması şartını kaldırdı. Dilekçemizde yürütmesinin durdurulmasını talep ettiğimiz diğer hükümlerin reddedilmesi üzerine, avukatımız aracılığıyla İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde itirazda bulunduk.

Ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, yani ülkenin en yüksek idari yargı mercii, kararında basın özgürlüğü tarifi yaptı, mevcut yasalar ve Anayasa uyarınca idareyi, hukuka uymaya çağırdı.

İLETİŞİM BAŞKANLIĞI SUÇ İŞLEMEKTEDİR

Danıştay bu kararında özetle şunları söylemiştir:

·       Basın Kartı vermemek basın özgürlüğünü, gazetecinin çalışmasını engellemektir.

·       Basın Kartını komisyon kararı olmadan iptal etmek hukuki değildir.

·       Gazeteci, bazı davranışları “alışkanlık haline getirmesi” gibi muğlak ifadelerle engellenemez.

·       Gazetecinin kartını keyfi olarak iptal edemezsin, ‘ömür boyu başvuru yapamaz’ diyemezsin.

·       Basın ve ifade özgürlüğü vazgeçilmezdir, bunun için memura değil gazeteciye kart verilmelidir.

Bir kez daha ortaya çıkmıştır ki İletişim Başkanlığı hukuk dışı eyleme imza atmıştır. Bu yönetmelik hükümlerine göre verilen ve hukuk dışı olduğu ortaya çıkan tüm kararlar iptal edilmelidir.

İletişim başkanlığını hukuka uymaya çağırıyoruz ve soruyoruz:

Hukuki olmadığı tescil edilen bu yönetmelik hükümleriyle kaç gazetecinin basın kartı keyfi olarak engellenmiştir, idare kaç gazeteciye kart vermeyerek hukuk dışı işlem kurmuştur?

Bu sorular çok önemlidir, çünkü:

Bu hukuk dışı işlemler mahkemelerde meslektaşlarımızın karşısına çıkıyor, önlenemez sonuçlar ve mağduriyetler yaratıyor.

Örneğin Bugün Van’da 4’ü 6 aydır tutuklu 5 meslektaşımız köylülere işkence iddialarını haberleştirdikleri için hâkim karşısına çıkıyor. Savcılık, meslektaşlarımızın basın kartı taşıyıp taşımamalarına bakarak karar veriyor. Ancak bu durum hukuki dayanak olmaktan çoktan çıkmıştır.

Anayasa Mahkemesi, geçen ay verdiği Beyza Kural kararıyla, meslektaşımızın basın kartı sahibi olmamasına karşın gazeteci olduğunu belirtmiştir. Yine Yüksek Mahkeme Şubat 2020’de verdiği kararla basın kartı olmayan meslektaşlarımızın da gazetecilik faaliyeti yürüttüğünü ve yıpranma hakkından yararlanması gerektiğini belirtmiştir.

Hatta İletişim Başkanlığı bile açtığımız davaya verdiği savunmada “…gazetecilik faaliyetinde bulunmak için basın kartı” şart değil demiştir ve “Kişiler, basın kartı sahibi olmaksızın da gazetecilik yapabilir, fikirlerini ifade edebilir. Nitekim basın kartı sahibi olmayan pek çok basın mensubu bulunmaktadır” diye yazmıştır.

Ve tüm bu karar ve açıklamaları, son Danıştay kararı ile birlikte düşündüğümüzde çok açık ki basın kartı uygulamasında hukuksuzluk, belirsizlik, tutarsızlık vardır.

İletişim Başkanlığı Basın Kartı uygulamasını eline yüzüne bulaştırmıştır, yargılamalarda esas alınması hukuken doğru değildir.

İLETİŞİM BAŞKANLIĞI SAYILARI AÇIKLAMAK ZORUNDA

Demokrasinin daraldığı ülkelerde devletler önce gerçek verilere ulaşımı engeller. Türkiye’de de aynı durumla karşı karşıyayız. Kaç gazetecinin basın kartı iptal edildi, kaçı başvuruya rağmen bekliyor, kaçının başvurusu reddedildi… bunların hiçbiri idare tarafından açıklanmıyor. Hatta bireysel dilekçeler bile İletişim Başkanlığınca “Kart durumunuz inceleniyor” yanıtıyla geçiştiriliyor. Basın kartı ya da sürekli basın kartı verme işlemi sınırsız bir keyfiyetle yürütülüyor.

İletişim Başkanlığı, Danıştay kararından ders çıkarmalı ve derhal basın kartı başvurularıyla ilgili verileri şeffaf biçimde açıklamalıdır.

BASIN KARTLI GAZETECİ SAYISI NASIL OLUYOR DA AZALIYOR?

Tek bilgi kaynağımız muhalefet milletvekillerinin soru önergelerine verilen yanıtlar ama onlar da biliyorsunuz keyfi olarak ya hiç yanıtlanmıyor ya da kısmen yanıtlanıyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtladığı son soru önergesine göre iki yıl önce 15 bin 206 basın kartlı gazeteci varken 2020 sonunda bu sayı 15 bin 148’e düşmüştür.

İki yıl içinde artması gerekirken bu sayının 58 kişi azalması neyin sonucudur? İki yıldır beklemede olan 600’e yakın kart başvurusuna ne yanıt verilecektir?

BASIN KARTI KOMİSYONUNDA MESLEK ÖRGÜTLERİ OLMALI

Bilindiği üzere Basın Kartı Komisyonu, kart vermekle görevli bir yapı. Tüm üyeleri İletişim Başkanlığı tarafından belirlenen bir komisyon. Bu bile komisyonun göstermelik olduğunun kanıtıdır.

Basın kartları basın meslek örgütleri dışlanarak verilemez. Bizim sendikalarımız var, cemiyetlerimiz, derneklerimiz var. Yurt çapında örgütlü gazetecileriz ama kimin gazeteci olduğuna hayatında bir gün bile gazetecilik yapmamış memurlar karar veriyor.

Ülkenin tüm medya ekosistemini kontrol altında tutan bir yapıyla karşı karşıyayız. Bir ahtapot gibi tüm basın camiasını kuşatan bu karanlığa karşı hukuki yollarla hakkımızı aramak, mücadele etmek zorundayız

BİRLİKTE MÜCADELE ETMEK ZORUNDAYIZ

İnternet basınında binlerce meslektaşımız gazeteci sayılmadan çalışmaya devam ediyor, yasal olarak hiçbir hakları yok. İşte mevcut basın yasası böyle hukuksuz, anti demokratik yönetmeliklerle işletiliyor.

Danıştay kararı da göstermiştir ki önümüzdeki en önemli sınav yeni Basın Kanunu ve bu kanun için birlikte mücadele olacak. Bugün bu toplantıyı Gazeteciler Cemiyeti ev sahipliğinde yapmamız da anlamlıdır. Basın meslek örgütleri olarak daha fazla bir araya gelelim, ortak mücadele verelim.

Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak, atanmış memurların değil gazetecilerin yazacağı yeni bir basın kanunu için tüm meslek örgütlerini ve meslektaşlarımızı ortak mücadeleye çağırıyoruz.

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu


0Önceki Haber

0

MERSİN BASINI BELEDİYENİN YAPTIĞI ÖDEMEYE ÇILDIRDISonraki Haber

MERSİN BASINI BELEDİYENİN YAPTIĞI ÖDEMEY...

Başka haber bulunmuyor!