BU VATAN HEPİMİZİN
Sevgili okurlarım, adına Anadolu dediğimiz, doğusu – batısı- güneyi- kuzeyi ile bir bütün olan ve TÜRKİYE, hepimizin vatanı.
Bu kadim topraklarda 100 yıllardır yaşayan, renk, din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmaksızın hepimizin.
Ülkemiz çok zor günlerden geçiyor.
İçte ve dışta düşman sayısı az değil. İçimizdeki işbirlikçilerin oyuna gelmeyelim. Devletimiz bir karar almış yol yürüyor. Barış süreci ile ilgili. Bu konuda akıllı düşünelim, toplumsal yanaşalım, kamu yararı ve ülke çıkarını ön plana alalım. Kişisel kin ve düşmanlıklar bir kenara bırakıp, şahsi çıkar hesabı yapmadan, Devletimizin, milletimizin, vatanımızın yararına olacak şekilde fikir üretelim. Kuru eleştiriler ve gereksiz laf salataları ile bu aziz vatana ve devlete zarar vermeyelim. Bu işin sağcısı solcusu yok. Bu işin BARIŞTAN YANA, KALKINMADAN YANA, HUZURDAN YANA, ülke ve devletin çıkarları ön plana alınarak değerlendirilmesi gerekir. Bunu yapacak olanlar ise, bu işte eğitimli, bilgili, donanımlı, tecrübeli, akil adamlarıdır. Önüne geleni ekrana çıkartıp bu işleri tartışmak doğru değil. Bu ülkeye, millete ve devlete yarar yerine zarar veriyorsunuz. Bunu da sözde vatanı milleti sevdiğiniz için yapıyorsunuz. Yanılgıdasınız. İyi düşüneceğiz. Doğru işlerde doğru olana destek olacağız. Kimsenin vatanseverliğini sorgulamıyorum.
Hadisi şeriftir. “Hubbü'l-vatan mine'l-iman” ” (Vatan sevgisi imandandır).
Allah'ın rızasının olmadığı Allah kastedilmeyen hiçbir savaş veya değer için ölmek dini açıdan sahibini ''şehid'' yapmaz. Gazi yapmaz. “Hubbü'l-vatan mine'l-îmân” (Vatan sevgisi imandandır) sözü, hadîs-i şerif olarak yaşantımıza yerleşmiştir.
Çok kritik bir süreçten geçiyoruz.
Osmanlının son 50 yılını hatırlamayanlar, geçmişten ders çıkarmayanlar, tarihi doğru dürüst bilmeyenler, bugün devletimiz ve yetkililerimizin BARIŞ SÜRECİ ile ilgili tavırlarını anlamakta zorlanıyorlar.
Yapmayın!
Bu ülkenin huzurla, barışla, kardeşlikle, insanca ve uygarca yaşamak hakkıdır.
Bunu millet olarak, toplum olarak, el ele verip, her tür kişisel çıkarlarımızı bir kenara koyarak değerlendirmek zorundayız.
Günlük basit hesaplar üzerinden hareketle devlete ve millete zarar vermeyelim, verdirmeyelim.
Devlet, üç beş kişiden ve 100 idareciden ibaret değil.
Devlet aklını önemseyin.
Bize devletimizin yanında yer almak yakışır.
Bu bağlamda, Bahçeli Büyüğümüze ve Erdoğan büyüğümüze laf yetiştirmek yerine, çözüme katkı sunalım.




















