Mustafa GÖKTAŞ

Mustafa GÖKTAŞ

Mail: mustafagoktas006@gmail.com

Hangi Basın Özürlüğü...

Türkiye de bu gün önüne gelenin 3 Mayıs Basın Özgürlüğü gününü kutlama mesajı yayınlanıyor.

Bizim muhterem basında yağlı ballı haber yapmaktan geri kalmıyor.

Meslekte 41 yılımı doldurdum.

Sürekli Basın Kartı taşıyorum.

Ne zaman iptal edilecek, ne zaman bir balta vurulacak diye de doğrusu bekliyorum.

Çünkü sebepsiz yere, bir kısım istihbarati raporlar ile gazetecilerin TERÖRİST, TERÖR YANLISI gibi yaftalandığını okuyoruz.

Yazı yazdı, haber yaptı, fikrini ve görüşünü beyan etti diye hakkında dava açılmayan gazeteci var mı?

Geçen yıl gazeteciler hakkında 18153, bu yıl 21468 dava açılmış.

Çoğu hakaretten.

Nerede basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü kavramı?!

Şu an cezaevlerinde mesleğini icra ettiği için onlarca gazeteci tutuklu.

Sırada yüzlercesi var.

Bu gün yarın içeri atarlar.

Konuşmayan, tartışmayan, eleştirmeyen bir gazeteci tipi isteniyor.

Gazeteci muhaliftir.

Genelde ve yerelde kim varsa onun şakşakçısı değil arıza giden işlerini, yanlışlarını, hatalarını, eksiklerini dile getirmek, gazetecilerin işidir.

Son 10 yıla göz atın.

Namuslu muhalefet yapan, eleştiren, eksiği gediği yazan, yolsuzluk, hırsızlık ve arsızlığı dile getiren, tüyü bitmedik yetimin hakkını koruyan kaç gazete ve gazeteci kaldı...

Eleştirdi, tartıştı, ayıbı ortaya koydu diye 158 meslektaşımız geçen yıl işinden oldu. Bu yılın ilk yarısında ise 45 kişi işinden oldu.

Yerel Basın tamamen bitmiş durumda. Ekonomik sıkıntılar yüzünden çoğu bülten basıncılığına dönüşmüş, “borazancı” basın olmuş durumda.

Bu meslekte çalışanların yüzlerce, ekonomik ve sosyal sorunu var.

Açlık sınırı altında, yokluk sınırı altında yaşam sürdüren yerel basın mensupları var.

Bu yaşamsal sorunlar yetmezmiş gibi birde haklarına açılan hakaret davaları var.

Siyaset yapanlar, Mecliste olanların hiçbiri BASININ sorunlarını çözmek için gayret içinde değiller.

Çünkü kimse güçlü basın istemiyor.

Eleştiriyor, ayıplarını yazıyor, eksiklerini dile getiriyor...

O yüzden “vurun ......ye”.... der gibi bir tavır içindeler.

Ama unutmasınlar ki özgür basının olmadığı toplumlar yok olmaya mahkûmdurlar. Azap çekmeye, sıkıntı yaşamaya mahkûmdurlar.

Millet işin farkında değil. Başına gelecek fenalıkların farkında değil. Şimdi korono konuşuluyor. Yarın hak- hukuk- adalet eşitlik gittikçe azaldıkça, yoksulluk ve yolsuzluk arttıkça, başka neler konuşulacak yaşarsak göreceğiz...

Ekonomisi düzgün giden tek kişi yok. Ama muhterem basınımız pembe tablolar çiziyor.

Halkımız mışıl mışıl uyuyor.

Gelecek le ilgili çok güzel rüyalar görüyor.

Bugün biri paylaşmıştı :  “Gerçek hiçbir şey... Algı her şeydir...” diye..

Çok doğru...

Hiçbir basın mensubunun ve gazetenin işini yaptığından dolayı baskı ve zulm görmediği, hakkında dava açılmadığı, işinden olmadığı günleri görmek umuduyla...