haberanaliz
Mustafa GÖKTAŞ

Mustafa GÖKTAŞ

Mail: mustafagoktas006@gmail.com

Memleketimizin hali!

Siyaset kavga gürültü ile gidiyor.

Meydanlarda bomboş laflar.

Herkes bir arayış içinde…

Kimi sevgi, kimi saygı, kimi lider, kimi geçim, kimi seçim, kim zenginlik, kimi şöhret…

Kimin, neyi, niçin, neden aradığı da şüpheli…

Bir amaç, bir duruş, bir ilke yok…

Vatan millet Sakarya, bizim torbaya da akar ya zihniyetindekilerin oynadığı çirkin oyunlar yüzünden memleket biçar hale geldi.

Bunları yazarken, herhangi bir siyaset ayrımı yapmıyorum, kişileri hedef almıyorum.

Toplumun yüzde 80’i bu hale gelmiş.

Varsa yoksa kişisel ÇIKAR!!!

Bu yüzden toplumsal bir kirlenme yaşıyoruz.

Devlet temizlik yapıyor.

Görüyoruz.

Her gün bir operasyon, çete çökertmesi, çıkar amaçlı suç şebekeleri, haksız mal edinimler, rüşvet, yolsuzluk…

Bunların üzerine daha sıkı gidilmeli.

Devletin içine yuvalanmış sinsi tiplerde temizlenmeli.

Egedeki 12 mil olayı, adalar meselesi, Kıbrıs göz ardı edilmemeli, Topraklarımızın dibinde yaşanan savaşlar hafife alınmamalı, bunun için çaba veren devletimizin yetkili ve ilgililerinin yanında olmalıyız.

Mecliste bir barış süreci görüşmeleri devam ediyor. Baltalamak yerine, katkı sunmalıyız, çözüme öneriler sunmalıyız. İşi zorlaştırmamalı, kolaylaştırmalıyız.

Her işe çomak sokan, her işe muhalefet eden, her işe baş kaldıran bir kitle var.

Bu kitle kendine bir isim belirlemiş, o ismin etrafından toparlanmış ve körü körüne inanarak, iyi şeyler olacağına kanaat getirmişler.

Mevcut şartları, olayları, yaşanan gerçekleri görmezden gelerek nereye kadar?

Hayalci olmak iyi de, birazda gerçeklere bakmak lazım!!!

Yazımı bir hikâye ile bitireyim.

Karadenizli Dursun yatarken hanımına tembih etmiş:

“Hanım bizi saat beşte uyandır, oğlanı da yanıma alıp dağa oduna gideceğim. Saati kur, unutma!”

Fadime, “Saat bozuk”” demiş:

“Ama siz hiç merak etmeyin, ben her sabah saat tam beşte çişe kalkarım, sizi de uyandırırım!”

Yatmışlar, Fadime kocası ile oğlun saati gelince uyandırmış:

“Hadi kakın, çişim geldi, saat beştir!”

Baba oğul binmişler eşeğe, dağ yoluna çıkmışlar. Ortalık zifiri karanlık.. Birden eşek tökezlemiş paldır küldür uçurumun dibine yuvarlanmışlar.

Bir süre sonra oğlan başlamış inlemeye:

“Baba bu ne haldir!”

Dursun da inleye inleye oğluna karşılık vermiş:

“Ananın çişinden saat olanda, başımıza gelen azdır”!

Bu her şeyi eleştirip, muhalefet edenler, Siz buradan bir kıssadan hisse çıkarırsınız artık.