haberanaliz
Dr.Binhan OĞUZ

Dr.Binhan OĞUZ

Mail: binhanoguz@gmail.com

TARIMIMIZA SAHİP ÇIKALIM

 Parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci istemiyorsak Türkiye Tarımına doğru bir destekleme modeli şart 

Sevgili okur, 26 Ağustos tarihindeki yazım için hazırlığıma başlamıştım ancak bazı sağlık sorunları nedeniyle yayına sokamadım bu hafta o derlemeleri de ekleyerek sizlerle buluşalım istedim…

Malum okullar açılıyor, en öncelikli konularımızdan bir tanesi şüphesiz okul çağındaki çocuklarımızın dengeli ve yeterli beslenmeleri zira okula giden çocukların zihinsel ve fiziksel aktiviteleri oldukça yüksek  ve çocuklarımızın 3 ana ve en az 2 ara öğün olacak şekilde beslenmeleri uzmanlarca hep tekrar ediliyor.

Tabiki duyarlı çoğu insan gibi ekranlarda bu konuda dar gelirlilerin yakınmalarını endişe ile izliyor, kaygılarını paylaşıyor “keşke bu ailelerin çocuklarına okullarda ücretsiz yemek verilmesi, çoğu AB ülkesindeki gibi,  mümkün olsa” diyorum…

Defalarca yazdım, söyledim Gıda güvensizliği, gıda kıtlığı dünya çapında önemli bir risk öyleki Ekim 2023’te Küresel Okul Besleme Koalisyonu90'dan fazla ülkeyi bir araya getiriyordu.  2021 yılında Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından Fransa ve Finlandiya'nın desteğiyle başlatılan bu koalisyonun net bir hedefi vardı: Gıda kıtlığı için öngörülen 2030 yılına kadar dünyadaki her çocuğa okulda besleyici bir yemek yeme fırsatı vermek. Peki Türkiye neden bu uygulamayı askıya aldı diye soruyor düşünen kafalar; 2 Mart 2024 günü Türk Tabipler Birliğin’de gerçekleştirilen basın açıklamasında Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu adına basın açıklamasınıdan çok üzülerek öğrendik ki Türkiye’de en az 5 öğrenciden biri haftada en az bir kere parası olmadığı için yemek yiyemiyor ve Türkiyenin OECD üyesi ülkeler arasında parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke konumunda; Türkiye için okul yemeği programları yoluyla okul çağındaki çocuklara ücretsiz gıda ve beslenme desteğinin çok önemli bir öncelik olduğunu tekrar hatırlatmaya gerek bile yok da…hal böyle iken Kamu kurumlarının politika önceliği neden bir türlü Tarımımız olamıyor? Neden öncelik adeta Tarımı bitirmek, yok etmek gibi Neden böyle bir tavır sergileniyor? Uygulamalar görülüyor? Hocam hayırdır ne bu karamsarlık diyeceksiniz…

Geçtiğimiz haftalarda mutlak okuyucu çiftçinin, üreticinin isyanını gördü; kavundan, domatese, ülkenin dört bir yanındaki birçok meyve ve sebze üreticisinin, kimi zaman pazar yerlerine ürünlerini dökerek, kimi zaman otoyolları traktörlerle kapatarak isyanını izlediğimizden, tarımsal üretime dair endişe ve önerilerimi paylaşayım istedim…ayrıca tam da, çiftçinin yayılan “Zor durumdayız, üretemiyoruz” isyanına kulak verilir tarıma, üreticiye  yönelik destekleme gelir beklentisindeyken maalesef tarımsal üretimde şirketleşmenin önünü açacak icraatler gerçekleşti…Adeta müjde verir gibi sunulan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı, 2 yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerinin tarımsal amaçlı kiraya verilmesini düzenleyen “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı

Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” 22 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.!

2022 yılının son yazısında karamsarlığımı yazmışım zaten: “çiftçilerin en çok kullandığı iki girdiden mazot ve gübrede artışlar ve desteklerin azlığı üretimden kaçışı hızlandırabilir gibi… “Üretici, Bodrum gibi bir Güney ilçemizde de son zamanlarda bana sıklıkla aktarıldığı gibi, maliyetleri çıkartamayacağını hesaplayınca bağını, bahçesini ekmekten vaz geçiyor, kötünün iyisi de kiralıyor anladığım”…demiştim.

2024’de sizlerde mutlak izliyorsunuz çiftçiler, sezon başladığından bu yana Tohum ve gübre maliyetlerinden çok dertli, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) alım fiyatları üreticinin zararının önüne geçmedi hatta belki sizlerde hayretler içinde bir muhalefet milletvekilinin “Bakanlık tarım mezarları açtırdı, tonlarca buğday toprağa gömüldü” açıklamasını izlediniz.

Kimi çiftçi ürününü yok pahasına satmak zorunda kalırken kimisinin ürünleri de alım fiyatlarının geç açıklanması nedeniyle ya elinde kaldı ya da tarlada çürüdü. Buğdaydan, pamuğa üretimin her aşamasında sıkıntı çeken binlerce üretici, bir sonraki sezon üretim yapmaya değecek kadar para kazanamadı…Bu işlenmeyen arazilerin kiraya verilmesi olayını ben kafamda şöyle özetliyorum:  küçük çiftçinin üretim yapmasını imkansız hale getir, sonra da boş kalan tarlasını elinden al kirala…acı ama gerçek bu sanki.

Adeta tehdit, şu traji komik, şekli ile ifade edilebilir: “Tarıma doğru bir destekleme modeli beklemek,  hangi ürünün kim tarafından, nasıl, hangi fiyatla alınacağını bilmek, neyi, niçin, nasıl ekeceğini öğrenmek yok öyle bugün neden bu araziyi ekmediğini anlatmadan üreteceksin”…yoksa başka “büyüklere” ürettiririm…

Aslında, 2019 Aralık ayında başlayan, 5 Mayıs 2022’de küresel acil durumdan çıkarılan COVID-19 pandemi sürecitarım sektörünün krizlere karşı dayanıklı ve sürdürülebilir hale getirilmesi konusunu gündeme getirdiğinde tüm dünyada ve ülkemizde bu kiralama tarımsal üretim seferberliği için gündeme gelmişti. Ancak bugün 4-5 yıl sonra durum çok farklı Türkiye’de üretici ürününü satamadığı için ekmiyor…girdi maliyetleri tavan yapmış durumda, yıllardır yazıyoruz destek yok…üretici para kazanmasın ve bu alandan çekilsin mi yani çözüm? Sen çekil büyüklere kiralayalım demeden önce su sorunu çözeceğim demek daha doğru olmaz mıydı? Tam 1 ay önce öğrenmiştik Seyhan Sol Sahil Sulama Birliği, 24 Temmuz 2024 tarih ve 13743023.956-1313 sayılı yazı ile çiftçileri güzlük ekim yapmamaları konusunda uyarmıştı…Ülkemizin en verimli alanlarından Çukurova’da su yok…Su sorunu yıllardır yönetilememiş, tarımsal üretim planlaması yapılamamış[1] rağmen de cezayı küçük üreticiye kesmek nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Meraktayım acaba ne kadar arazi kiralanacak bu şekilde? Kimin mülkiyetindeki arazilerdir söz konusu edilen?

Onlarca yıldır arazi mülkiyeti bir tabudur ve  aslında tüm dünyada ulusal kamu politikalarında kör bir nokta olmuştur.

Tarım arazilerinin kullanımının belirlenmesinde mülk sahipleri önemli bir rol oynamaktadır.

Fransa gibi bir ülkede dahi tarım arazilerinin mülkiyetine ait tapu kadastro dosyaları büyük ölçüde gizlidir. Ancak, Fransa’da genel kanının aksine, ekili arazinin yalnızca %35'i (9 milyon hektar kadar) bu alanda çalışan çiftçilere aittir.Bugün çiftçilerin çoğunluğu hem sahip oldukları hem de kiraladıkları arazileri ekip biçiyor.Bu da 17 milyon hektar tarım alanının üçüncü şahıslara kiralanması anlamına geliyor. Peki kendisi çiftçi olmasa da tarım arazisine sahip olan bu üçüncü şahıslar Fransa’da kimlerdir? Soruyu irdelerken Tarım ve Maliye Bakanlıklarının denetimi altında, kâr amacı gütmeyen Safer(Arazi geliştirme ve kırsal kuruluş şirketi) isimli şirketler ilgimi çekti; kar dağıtımı olmaksızın halka açık bir limited şirket olan Safer'ler, daha verimli tarımın kurulmasının bir parçası olarak tarımsal faaliyetlerin yeniden düzenlenmesi ve gençlerin yerleştirilmesi amacıyla, 5 Ağustos 1960 tarihli tarımsal yönlendirme yasasıyla oluşturulmuş; “Kırsal alan ortak bir alandır” mottosu ile yola çıkılmış ve SAFER’e özel çıkarlar ile kolektif projeler, kamusal yarar arasında  uzlaştırma görevi verilmiş. Karar alma yerel oyuncuları ve Kamuyu bir arada uyumlu çalışır halde tanzim edilmiş: Danışma ve karar alma organları (teknik komite, yönetim kurulu, Hükümet komisyon üyeleri) çerçevesinde ilgili yerel aktörler birbirlerine danışarak karar almakta vealınan tüm kararlar Devlet tarafından onaylanmaktadır.  Neden Fransa örneği diyeceksiniz; Fransa, 2020'den bu yana istikrarlı bir seviyede olan %4,4 pazar payıyla dünya tarım ve tarım-gıda ürünleri ihracatçısı olarak 6. sıradaki yerini koruyor ve az önce değindiğim gibi 1960’larda önlemlerini almaya başlamış…

Ben de bir kaç gün önce Türkiye’nin bir kez daha tarımda destekleme modelini değiştirdiğini görüp, umutlandım. Zira, destekler ilk kez 3 yıllık dönem için açıklandı.[2] Mazot ve gübre desteği yerine temel destek ödenecek. ÇKS kaydı olan her çiftçi temel destekten yararlanacak. En çok destekin planlı üretim kapsamındaki ürünlere yapılacak olması da ümitleri arttırıyor…Bu desteklerin ve uygulamalarının üreticiye, çitçiye açık ve net anlatılacağı bilgilendirme toplantılarının Tarım ve Orman bakanlığı tarafından hızla çoğaltıldığını da sizlerle paylaşırız olumlaması ile bu haftayı kapatalım.

[1] Yönetmelik var 14.09.2023 Resmi Gazete, 32309 Ama uygulama olur mu?

[2] Resmi Gazete’de 29 Ağustos 2024 tarihinde yayınlanan “2025-2027 Yıllarında Yapılacak Bitkisel Üretime Yönelik Desteklemeler ile Diğer Bazı Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar” ile bitkisel üretim destekleri 3 yıllık olarak açıklandı.