Milletin vekili nasıl olmalı?!!
Yıllardır dillendirilir ama vücut bulmaz.
Ülkemizdeki siyasi partiler yasası ve ona bağlı partilerin tüzükleri buna cevaz vermiyor.
Liderlerin iki dudağı arası VEKİL sıralamaları yapılıyor, vatandaş gidip, hangi partiden ise o listeye oy veriyor.
Öyle olunca da halkı temsil eden olmuyor.
Milletin vekili, MİLLİ İRADENİN vekili olması için, oy kullanan halkın, bu kişileri kendisinin belirlemesi lazım.
İşte benim vekilim diyebileceğimiz ve göğsümüzü kabartacak bir kişiye rastlıyor muyuz?!
Oy verdiğimiz ve başımıza taç ettiğimiz, TBMM gibi bir önemli çatıya gönderip, bizi temsil etsin, hakkımızı savunsun, milletin ve devletin çıkarını savunsun, dediklerimizin kaçı bu işi doğru düzgün yapıyor?!
TBMM kürsüsünde yemin etmekten başkaca göremediğimiz, kendi çıkarı, kendi yakını, eşi, dostu için çaba harcamaktan başkaca hiçbir iş yapmayan o kadar çok kişi var ki, hangi birini yazalım…
El kaldırıp el indiren, insanlara tepeden bakan, hor görenden, halkın talebini uyduruk kağıt parçalarına yazıp, sonrasında kaldırıp atandan vekil olur mu, halkın temsilcisi olur mu?!
Liderlerin birinci sıralara yazdığı çok sayıda ismin vekillik yapıp, sonrasında indikten sonra adı sanı hatırlanmayan ve anılmayan, o kadar çok isim biliyoruz ki…
Seçim zamanı Bavulunu alıp otele yerleşen veya zenginlerin kendine sunduğu imkânlar ile lüks rezidanslara yerleşenlerin seçildikten sonra dama çıkıp merdiveni de çekip, halktan uzaklaştıklarını gördük…
Milletvekilliğini kendine sanat ve meslek edinen, beleşçi zevatı da gördük.
Acı olan ise, milletimizin oyu ile seçilip TBMM çatısına gittikten sonra seçildiği kente gelmeyeni, bir kere halkın içine inmeyeni, dert dinlemeyeni, burnundan kıl aldırmayanı, yöreye ve obaya tek kalıcı bir hizmet sunmayanları da gördük.
Kısacası bunları artık görmek istemiyoruz, görmemek için ne yapabiliriz, bunu tartışmaya açalım istiyoruz.
Liderlerin kuklası değil, halkın sesi, soluğu olacak, vatana ve millete karşılıksız hizmet sunacak insanları belirlemeliyiz.
1- Milletvekili adayı, seçim bölgesinin “yerli ve milli” kimliğine sahip olmalı!.. O şehrin yaşayanı, uzun süre oturanı, ömrünü tükettiği, havasını soluduğu, çamuruna bulaştığı, tozuyla hemhal olmuş, halkının mizacını bilen, konuşan, onunla bütünlük sağlamış şahsiyet olmalı.. Yani halktan biri olmalı..
***
2- Siyasi ve ideolojik değil, ama “kent milliyetçiliğini” özümsemiş, şehir için projeler üretebilen, her türlü faaliyete odaklanıp, halkın saadetini icap edecek şeyleri düşünen olmalı.. Beğenen ve onu hayata geçirme adına, misyon üstlenen olmalı.. İstişareye önem veren, kamu ile halk arasında köprü olmaya muktedir gören olmalı..
***
3- Parayı görünce her şeye boyun eğecek kadar bağrı yufka olmamalı.. Rüşvet ve yolsuzlukla anılan, ihale peşkeşçiliği yapan, kadro satacak kadar, ucuz kişi olmamalı.. Devlet kurumlarını kendine “çiftlik” haline getiren, aile saltanatıyla, feodal vesayet oluşturup, eş, dost akraba hükümranlığına soyunmamalı..
***
4- Eğitimli, bilgili, kültürlü, şehrin kadim medeniyetiyle hemhal olmuş, inancıyla da “helal süt emmiş” kişi olarak, bilinen ve tanınan olmalı.. Sözü de, özü de, hal ve hareketi de bir olmalı, yalana dolana meyil etmemeli.. İki yüzlü, fikri-zikri zıt kutuplarda yüzen, bukalemun ruhlu ve karakterleri kimliği, taşımamalı…
***
5- Vizyonu ve misyonu, devletinin de, milletinin de, ülkesinin de şerefini, birliğini, dirliğini, düşünen, konumda olmalı.. Her fikre, düşünceye açık olmalı.. Dilini de, kimliğini de, kültürünü de unutmamalı, dava edip, savunmalı.. Ama, hizipleşmeden, marjinal, radikal, olmadan, “dağıtıp, yıkmadan” bayrak açmalı, çözümü sağlamak adına..
***
6- Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilmeli.. İster Devlet-i Aliye'den, ister herhangi bir kurum ve kişiden gelen, kanunsuz, hukuksuz, haksız iş ve işlemlere karşı, sessiz ve biat edici olmamalı, dur diyebilmeli.. Hakikatleri her kim olursa olsun, Meclis kürsüsünde haykırmalı… Korkmamalı, pısırık ve siyaseti ikbal adına ketuma yatmamalı..
***
7- Dünya için, menfaat ve ikmal için hiç kimseye “müdana etmez” olmalıdır.. Haksızlık edene, göz kırpmamalı, hukuksuzluk yapana da “menfaat çarkı” içerisinde, libas giydiren olmamalı.. İki sözlü, iki yüzlü karakteri taşımamalı.. Özü de, sözü de, yaşamı da, bir olmalı… Vekilliği, “emanet edilen namus” olarak görüp, bu kavram üzerinde kendini, idame etmelidir.
***
8- Milleti ve memleketi alakadar eden meseleler söz konusu olduğunda, safını net etmeli.. Siyasi ideolojisini ve istikbalini bir kenara bırakmalı adil olmalı.. Sorunlara hak ve hakkaniyet dairesinde yaklaşarak, çözüme paydaş olmalı.. Toplumsal olaylara da aynı mülahazalarla yaklaşmalı.. Kışkırtan değil, uzlaştıran, sulhu sağlayan, barışçıl dili olmalı..
***
9- Sorunlara karşı duyarlı ve çözüm noktasında üretken olmalı. Ortaya atılan bir projeye sırf muhalefet olsun diye değil, eğer karşı çıkacaksa bile milletin faydasına olmadığı için karşı çıkmalı. Barışa, huzura ve çözüme katkı sağlayacak her adıma ve projeye, siyasi fikir ayrılığı gözetilmeden, mutlaka destek ve sahip çıkmalı…
***
10- Vekil adayı şunu bilmeli… Halk milletvekillerini, sorun çıkartmak için değil sorunları çözmek için seçiyor.. Halkın milletvekillerinden adaletli davranmalarını ve topluma örnek olmalarını beklemektedir…Oyunu verdiği vekiline umut bağlamıştır.. Onun için, onların söyledikleri her şey halkın nazarında çok büyük bir önem taşımaktadır.
***
11- Milletvekili adayı, önce kendinde “ehil ve liyakat” ölçüsünü, teraziye koymalı.. Bu yola baş koyarken, amacının ve temel felsefesini net olarak belirtmeli.. Kişi “ben gerçekten de milletime hizmet için mi adayım” diye, kendini sorgulamalı ki, halkın huzuruna çıktığında “bu adam bir şeyler yapabilir” diye, kanaat oluşsun..
***
12- Özü itibariyle, daha sıralanabilecek çok madde ve kriter vardır.. Bizim vekil adaylarından beklentimiz şu… Kişi tam anlamıyla donanımlı olmalı, bilgili olmalı, partilerinin üzerinde bir ağırlığı, yaptırımı olmalı. Kentiyle ilgili her konuda söz söyleme yeteneğine sahip ve tabi ki hatip olmalı, güven vermeli, iki kelam etmesini de bilmeli… Yani sivil hayatında yaptıkları, yapacaklarına teminat olmalı…
İYİ GÜZEL, BURAYA KADAR NASIL OLMALI DEDİK…
Bizim seçenler olarak, seçmenler olarak hiç kusurumuz, kabahatimiz yok mu?
Seçtiğimiz, oy verdiğimiz kişileri, parti gözetmeksizin söylüyorum, inceliyor, araştırıyor, soruşturuyor muyuz?
Dün ne idi, bu gün ne?
Dün ne söylüyordu, bu gün ne?
Eylemi söylemi ile örtüşüyor mu?
Aile hayatı düzgün mü, örnek mi?
Geçmişi, soyu, sopu nedir?
Bu güne kadar olumlu icraatları nedir, olumsuz olanlar nedir?
Oy verirken ölçümüz ne, kıstasımız ne?
Ne düşünüyoruz, ne umuyoruz ki, ne buluyoruz?!
Paraşütle birinci sıralara yerleşenlere tepki gösterip oy vermesek, işte benim vekilim diyeceğimiz kişileri kendimiz belirlesek, bu iradeyi ortaya koyabilsek, bir şey değişecek ama aslında çok şey değişecek.
Bir düşünelim….